Hayrullah AĞKAŞ
Sivas Cumhuriyet Anadolu Lisesi öğrencileri Osmanlı Türkçesinin öğrenciler üzerindeki kelime hazinesine etkisine yönelik bir araştırma gerçekleştirdiler. Proje Danışmanı Sinan Baydar öncülüğünde 11. Sınıf öğrencileri Ayşe Sena Cantemür ve Habibe Çakır´ın yürüttüğü projede Osmanlı Türkçesi dersi eğitimini alan öğrenciler ile Osmanlı Türkçesi dersi almayan öğrenciler karşılaştırıldı.
Proje sonunda Osmanlı Türkçesi dersi eğitimi alan öğrencilerin kelime hazinesi ile okuma, anlama ve yazma becerilerinde önemli gelişimler tespit edildi. Projenin sonuçları TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığına gönderildi. Cumhuriyet Anadolu Lisesi öğrencileri projeleri ile birlikte 27-30 Mart tarihlerinde Kayseri´de düzenlenecek bölge sergisine katılacaklar. Burada derece almaları halinde ise Türkiye birinciliği için yarışacaklar.
Proje Danışmanı Sinan Baydar ve öğrenciler Ayşe Sena Cantemür ve Habibe Çakır, Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Orhan Üngör´ü ziyaret ederek, proje çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Projenin önemine vurgu yapan Üngör, Kayseri´de yapılacak olan bölge yarışmasında öğrencilere başarılar diledi.
Cumhuriyet Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencilerinden Ayşe Sena Cantemür ve Habibe Çakır, Osmanlı Türkçesi derslerinin öğrencilerin kelime haznesi ile okuma, anlama ve yazma becerilerine olan katkısını tespit etmek üzere deneysel bir araştırma projesi yürüttüklerini ifade etti.
Araştırmada, Osmanlı Türkçesi dersini okuyan sınıf ile bu dersi okumayan bir başka sınıf eşleştirildi. Her iki sınıftaki öğrencilere, dönem başında, içinde eski Türkçe kelimelerin de bulunduğu bir metin verildi. Metindeki eski Türkçe kelimelerden 10 tanesinin altı çizildi ve ilk aşamada öğrencilerden metni okuyarak bu kelimelerin anlamını keşfetmeleri, daha sonra da bu kelimeleri kullanarak hayatlarından bir kesiti anlatmaları istendi. Aynı uygulama 16 haftalık bir eğitim sürecinin sonunda tekrarlandı ve grupların gelişim farkı tespit edildi.
Dönem başında iki grup arasında gerek kelimelerin anlamını keşfetme, gerekse bu kelimeleri kullanarak metin yazma becerisi açısından anlamlı bir fark bulunmadığını söyleyen araştırmacı öğrencilerden Ayşe Sena Cantemür, 16 haftalık eğitim sürecini sonunda ise Osmanlı Türkçesi dersini okuyan sınıfın, okumayan sınıfa oranla çok daha başarılı olduğunu ve bu başarının özellikle yazma becerisinde çok daha belirgin olarak ortaya çıktığını söyledi.
Araştırma projesi sonuçlarının TÜBİTAK´a bağlı Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı´na gönderildiğini ve bu birim tarafından 27 ? 30 Mart tarihleri arasında Erciyes Üniversitesinde düzenlenecek olan Bölge Sergisine davet edildiğini söyleyen Cantemür, bölge 1.si olmaları halinde Mayıs ayı içinde Ankara´da düzenlenecek olan Türkiye Finallerine katılmaya hak kazanacaklarını ifade etti.
Araştırmacı öğrencilerden Habibe Çakır ise bu araştırma ile hem Osmanlı Türkçesi derslerinin öğrencilerin dil becerilerine olan katkısını tespit etmeyi hem de bu derse yönelik farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Bu doğrultuda araştırma sonuçlarının İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile paylaşıldığını söyleyen Çakır, önümüzdeki günlerde bir televizyon kanalı aracılığıyla kamuoyuyla da paylaşılacağını ifade etti. Araştırma raporunun bir örneğinin Talim ve Terbiye Kurulu´na da gönderildiğini söyleyen Çakır, bu suretle Osmanlı Türkçesi dersi öğretim programlarının geliştirilmesine katkı sağlamak istediklerini belirtti.
Bütün öğrencilerin, en azından bir sene Osmanlı Türkçesi dersini almalarının faydalı olduğunu söyleyen araştırmacı öğrenciler, bu dersin öğrencileri çoğu zaman yeni kelimeler ve edebi eserlerle karşılaştırdığını, böylece öğrencilerde hem kelime hazinesinin oluşum ve gelişimine hem de nitelikli eser okumaya yönelik fikri altyapının oluştuğunu söylediler.
Öğrencilerin daha ziyade ?akıcı? olarak nitelendirdikleri, zihinlerini hiç yormayan ve düşündürmeyen, bir çırpıda okuyup bitirdikleri eserlere yöneldiklerini söyleyen araştırmacı öğrenciler, yüzlerce sayfalık bir romanı ara vermeksizin okuyan öğrencilerin, 5-10 sayfalık bir makale ya da fıkra yazısını birkaç haftada sıkıla sıkıla okuduklarını, bundan hemen hemen hiç memnun olmadıklarını ve eserdeki ana fikre vakıf olamadıklarını belirttiler.
Bu durumun ortaya çıkmasında, insanı düşündüren ve beynini yoran nitelikli eser okumaya alışmamış olmalarının yanında öğrencilerin bu tür eserlerde anlamını bilmedikleri birçok kelimeyle karşılaşmalarının da etkisinin olduğuna dikkat çekerek, Osmanlı Türkçesi derslerini bu boşluğu doldurabileceğine vurgu yaptılar.
OECD tarafından düzenlenen PİSA 2015 sonuçlarına göre Türkiye´nin okuma becerileri bakımından 72 ülke arasında 50. sırada yer aldığına dikkat çeken araştırmacı öğrencilerden Habibe Çakır, bu durumun düzeltilmemesi halinde gelecek yıllarda Türkiye yazar, düşünür ve şair gibi edebi şahsiyetler açısından daha da kısırlaşacağına dikkat çekti. Tüm bu durumun tersine çevrilmesi, öğrencilerin hafızasındaki kelime haznesinin zenginleştirilmesine ve bu kelimelerin öğrenciler tarafından işlenebilmesi için gerekli şartların eğitim süreci içinde sağlanmasına bağlı olduğunu söyleyen Çakır, öğrencilerin böylece kendi dillerinin ve fikir hayatının gelişimine katkı da sağlamış olacaklarına dikkat çekti. ?Kişi ne kadar çok kelimeye vakıf olursa kendini ifade etme gücü de o kadar artar.? diyen Çakır, insanın kelimelerle düşündüğünü, konuştuğunu ve yazdığını vurguladı.
Lise çağına gelmiş öğrencilerin hemen hemen bütün dil kurallarını ezbere bilmelerine rağmen, imla ve yazım kurallarına uygun nitelikli bir yazı kaleme alamadıklarını, hikâye ve roman türünün ötesinde şiir, makale, fikir kitabı gibi eserleri okumadıklarını dile getiren proje danışmanı Sinan Baydar ?Yalın haliyle okumak insana fazla bir şey kazandırmaz. İnsan okuduğundan bir şeyler alabilmeli. Okudukları, duygu ve düşüncelerini harekete geçirebilmeli, beynini yormalı insanın. İnsanda konuşma ve yazma isteğini uyandırmalı kitap. Hiçbir kitap, kapılarını bir anda açmaz okuyucuya. O kapıyı açmak, yani yazarın fikir dünyasına girebilmek için bedelini ödemeli okuyucu. Kapısı herkese açık olan kitapta keşfedilecek hiçbir sır yoktur. Yani keşfedilecek bir dünya sunmaz bize. Bir çırpıda okunup raflara kaldırılan kitaplardan geriye ne kalır ki? Cemil Meriç´in ?İki nevi kitap vardır: konuşup susan kitap; düşünen, düşündüren kitap? sözüyle anlatmak istediği de bu olsa gerek? dedi.
Nitelikli eser okumanın önemine vurgu yapan Baydar, Osmanlı Medeniyetinin, tarihin gördüğü üç büyük medeniyetten birisi, insani yönüyle yegânesi olduğunu söyleyen ve bu medeniyetin muazzam birikiminin yeni nesillerle buluşturulmasının önemine değinerek, bu suretle Yarınki Türkiye´yi inşa edecek gençliğin, çok değerli bir birikime sahip olacaklarına dikkat çekti.
Editor : Haberpanelim