Sevda ÇİFTÇİ
AK Parti Sivas Milletvekili Rukiye Toy, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda Öğretmenlik Mesleği Kanunu hakkında konuştu.
Şehit edilen öğretmenleri anarak konuşmasına başlayan Toy, “1987 yılında PKK'nın şehit ettiği ilk öğretmen henüz 22 yaşındaki Şenol Akar. 1993 yılında, 25 Ekim günü 2 yaşındaki kızlarının yanında şehit edilen öğretmen Yasemin ve Bayram çifti; ertesi gün, 26 Ekimde 5 yaşındaki kızlarının gözü önünde şehit edilen öğretmen çift Numan ve Ayşe Konakçı; aynı gün öğretmen babasıyla birlikte şehit edilen, henüz yirmi beş günlük genç öğretmen Neşe ve ismini sayamadığım onlarcasıyla birlikte 2017 yılında yitirdiğimiz Aybüke ve Necmettin kardeşlerimizin nezdinde görevi başında şehit edilen tüm öğretmenlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum ve bir kez daha terör örgütü PKK'yı, destekçilerini ve milletimize yaşattığı bunca acıya rağmen ‘PKK terör örgütüdür’ diyemeyen acz içindeki zavallıları lanetliyorum. Son günlerde menfur saldırılarla hayatını kaybeden öğretmen ve yöneticilerimize Allah'tan rahmet ve yakınlarına, eğitim camiamıza bir kez daha başsağlığı diliyorum. Öğretmenler bir toplumun güneşidir, rehberleridir. Hepimizin hayatında güneş misali yolumuzu aydınlatan yol arkadaşları öğretmenlerimiz olmuştur. Öğretmenlik bir peygamberlik mesleğidir. Peygamber Efendimiz, öğretmenlikle ilgili ‘Allah beni zorlaştırıcı ve başkalarının hatalarını arzu eden değil, bir muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi’ diyerek öğretmenliğin toplumdaki rolüne işaret etmiştir. Öte yandan, Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk ‘Muallimler, yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğiticileri sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır; eserin kıymeti sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır’ sözüyle öğretmenler için ne kadar iyi yetişmiş ve gerekli hasletlerle mücehhez ise ve mesleğinde ne kadar özverili ve üretken ise yetiştireceği neslin de o kadar nitelikli olacağını vurgulamıştır” dedi.
Bilginin baş döndürücü hızı, zenginliği ve çeşitliliği ile buna bağlı olarak gerçekleşen bilimsel ve teknolojik gelişmelerin insanları daha önce hiç olmadığı kadar iletişim ve etkileşim içerisinde yaşamaya sevk ettiğini belirten Toy, “Sosyolojik sonuçları itibarıyla bireylerin ve toplumların çağın sürekli değişen ve yenilenen şartlarına uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu zorunlulukla birlikte, küresel ve bölgesel ölçekte ülkeler arasındaki yarışta geri kalmamak, öne çıkabilmek için bilgi toplumunun meydana getirecek genç kuşaklarımıza millî ve evrensel düzeyde değer ve düşünceler ile üstün becerilerin kazanılmasını, kazandırılmasını ancak eğitimle sağlayabiliriz. Kurumsal düzeyde ise bu beklenti ancak iyi bir eğitim sistemiyle mümkün olacaktır. Yetiştirdiği her insanı yeniden kullanabilen toplum akılcı, uygar, ileri bir toplumdur ancak yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen toplum en güçlü toplumdur. Önemine binaen tekrar etmek istiyorum: Yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen toplum en güçlü toplumdur. Biz bu eğitim felsefesini özetleyen sözü toplumların öğretmene neden değer vermesi gerektiğini açıkça ortaya koyan bir felsefe olarak görüyoruz. Ülkemizde eğitime devasa bütçeler ayrılmaktadır. Bu bütçelerle toplumun ihtiyaç duyduğu becerileri kazandıracak müfredat geliştirilmekte, geliştirilen müfredatla uyumlu olarak materyal, araç gereç ve teknolojik donanım sağlanarak eğitim sisteminden yararlanan tüm kesimlerin hizmetine sunulmaktadır. Başta müfredat olmak üzere eğitim sistemimize yapılan her bir yatırım, anlam kazanması ve bu yeniliklerin öğretmenler marifetiyle sınıflara taşınması ve öğrencilerimize aktarılmasıyla mümkündür. Bu sebeple, eğitim sistemimize yapılacak yatırımların karşılığının alınabilmesi ancak iyi yetişmiş öğretmen kadrolarıyla mümkün olacaktır. Bu denli önemli olan öğretmenliğin bir ihtisas mesleği olarak kendisine has özellikleri göz önünde bulundurulduğunda görev hak ve sorumlulukları ile çalışma esaslarına ilişkin düzenlemeler, hizmet öncesi eğitim, mesleki gelişim, kariyer gibi birçok boyutlu süreçlerin bir sistem bütünlüğü içerisinde ele alınması ve buna bağlı olarak da müstakil bir kanun gerekliliği uzun yıllardır büyük bir ihtiyaç olarak beklemektedir. 2022 yılında 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Öğretmenlerimiz açısından yıllar sonra gelen çok büyük bir kazanımdı ve bu sayede uzun yıllar ihtiyaç duyulan düzenlemeler hayata geçirilmiş oldu. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum fakat geçen sürede mevcut kanunun bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, kıymetli öğretmenlerimizin her geçen gün artan beklentileri, yeni ve güncel ihtiyaçlar sebebiyle kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı hasıl olmuş ve bugün görüşeceğimiz kanun teklifi hazırlanmıştır. Tabii, burada belirtmeden geçemeyeceğim, bu kanun teklifinin Genel Kurula gelmesinde emeği geçen herkese, özellikle de günlük on dört saatlere varan çalışmalarla, mesailerle gerçekleşen Komisyon toplantılarında aktif katılımları, gayretleri ve önerileri sebebiyle bakanlık bürokratlarına, sendika temsilcilerine, tüm siyasi parti milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Teklifle, öğretmenlerimizin öğrencileri yetiştirirken ve eğitim öğretim faaliyetlerini gerçekleştirirken bağlı kalacağı standartlar, aile ve meslektaşlarıyla iş birliğinin niteliği, mesleki gelişiminde görevlendirilme durumları açısından öğretmenlerimizin hak, ödev ve sorumlulukları tanımlanmaktadır. Tanımlanan diğer bir husus, yöneticilerin ödev ve sorumluluklarıdır. Kanun teklifimiz bu yönüyle uluslararası literatürde önerilen ve gelişmiş birçok ülkede hayata geçirilen eğitim ve okul yöneticiliğinin meslekleşmesi çalışmalarıyla uyum göstermektedir. Kanun teklifiyle öğretmen olma şartları yeniden tanımlanarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirlenen genel şartlara ek olarak, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, bazı hususlar ile hayâsızca hareketler, müstehcenlik, fuhuş suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan ceza türü ve süresine bakılmaksızın mahkûm olmama şartı getirilmektedir. Bunun dışında, Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarına atanacak öğretmenler için mesleğe hazırlık eğitimine katılma ve başarılı olma şartı konulmuştur. Hazırlık eğitimi için de Millî Eğitim Akademisi kurulacaktır. Bu noktada hemen belirtmeliyim ki akademi asla yükseköğretim kurumlarının alternatifi veya muadili değildir, aksine, akademi üniversitelerle yoğun iş birliği içerisinde ve öğretmen yetiştirme sürecinin tamamlayıcısı niteliğinde olacaktır. Hukuk mezunları için Adalet Akademisi, ilahiyat mezunları için Diyanet Akademisinde olduğu gibi öğretmenlerimiz için de Millî Eğitim Akademisi ilgili fakültelerin yetersizliği sebebiyle değil, göreve başlayacak adayları mesleğe ve kuruma daha iyi hazırlamak amacıyla ihdas edilmiştir. Akademinin kurulmasındaki temel hedef öğretmenliğin görev öncesinde mesleğe olabildiğince hazır olmalarını sağlamak ve adaylara öğretmenlik deneyimi kazandırmaktır. Bu durumun tesis edilmesinde öğretmenlik uygulaması çok önemli bir süreci teşkil etmektedir. Son dört Millî Eğitim Şûrası'nda da öğretmenlerin meslek öncesi eğitimleri yeterince uygulama içermemesi yönüyle eleştirilmişti. İspanya ve İtalya'da 550 saat, Hollanda'da 370, Fransa'da bu süre 216 saat iken ülkemizde öğretmenlik uygulamalarının süresi sadece 96 saattir. Bu süre yeterince uygulama yapılmaması anlamına gelir ki bu da öğretmen yetiştirme modelimizin teorik ders ağırlıklı bir yapısının olduğunu göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, 21 yıl boyunca yürüttüğümüz politikalar ve hayata geçirdiğimiz projeler neticesinde, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları artırılmış, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı önemli ölçüde azaltılmıştır. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için şartlı eğitim yardımından pansiyon kapasitesinin ve bursların artırılmasına, taşıma yoluyla eğitime erişim hizmetinden ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı sosyal yardım politikaları kararlı bir şekilde uygulanmıştır. Giderek gelişen ve uluslararası örneklerle yarışır düzeye gelen fiziki ve teknolojik altyapısıyla eğitim sistemimiz, ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ vizyonunda tekâmül ederek ülkemizin ve insanlığın ihtiyaç duyduğu doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş, ahlaklı ve erdemli öğrenciler yetiştirecektir. Tabii ki bu hiç kuşkusuz dün olduğu gibi bugün de yarın da öğretmenlerimizin nitelikli ve özverili çalışmalarıyla olacaktır. Sözlerime son verirken, Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nun tüm eğitim camiamız, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
Editor : Sevda ÇİFTÇİ