Elif ELMALI
TÜRK-İŞ, Türkiye genelinde iş yerleri önünde kitlesel basın açıklaması ve 1 saatlik oturma eylemi yaptı.
Sivas’ta ise TÜRK-İŞ’e bağlı TES-İŞ Sendikası Sivas Şube Başkanı Ömer Yolcu, DSİ 19. Bölge Müdürlüğü önünde işçiler ile birlikte basın açıklaması yaptı.
DSİ önünde basın açıklaması öncesi yürüyüş yapan işçiler basın açıklaması sonrası sessizce oturma eylemi yaptı.
BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulunan TES-İŞ Sendikası Sivas Şube Başkanı Ömer Yolcu “Biz sendikacılar ilgililere sıkıntı ve problemleri defalarca anlattık Şimdi ise sizlerle birlikte izah etmeye çalışacağız. Sıkıntılarımız aratarak devam ediyor. Hayat pahalılığı , satın alma gücümüzdeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi, kamu iş yerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlar, başta işsizler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısı ile mücadele etmektedir. 26 Ağustosta Tekirdağ/Çerkezköy de, 3 Eylül de ise Zonguldak ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık. Sesimiz duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” dedi.
GEÇİM ŞARTLARI AĞIRLAŞTI
“Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk” diyen Yolcu, “Büyük şehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. Elektriğe ve doğal gaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış. İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzur tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz. Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönmede olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı. Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerektiğini dile getiren Yolcu, “Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet edinenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV si ÖTV si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeye de güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’te sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir. Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz.2023 yılında çerçeve anlaşma protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebi ile sözleşme başlangıç tarihleri arasında ki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimiz yaptık. Yürürlülük başlangıç süresi ocak ayı olanlarla, Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır. Sosyal güvenlik sitemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bu gün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeni ile enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde,2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebi ile emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” ifadelerine yer verdi.
“Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır” diyen Yolcu, “İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi. Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda ‘kızımın çeyizi oğlumun düğün parası dedik’ ortadan kaldırılmasına karşı durduk. TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bugüne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içerisinde eridi. Kıdem tazminatı tavan uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün artırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir. TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar gelirli ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir. Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyeti sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. Yaşasın TÜRK-İŞ yaşasın TES-İŞ. Yaşasın emek, barış ve özgürlük mücadelemiz...” dedi.
Editor : Elif Elmalı