Gündem

?Çok Çalışmalıyız?

?Çok Çalışmalıyız?

?Çok Çalışmalıyız?
25-08-2013 16:51


Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, ‘Önümüzde üç seçim var, her biri bir diğerinden önemli. Eğer Mısır’daki oyunların Türkiye’de tutmayacağını göstermek istiyorsak, bu seçimde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım. Suriye’de yaptıklarını Türkiye’de yapamayacaklarını göstermek istiyorsak, bu seçimlerde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım. Gezi Parkı olaylarını devam ettiremeyeceklerini göstermek istiyorsak, işte bu seçimlerde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım.’

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem; ‘Bizden önce Türkiye’de birçok parti vardı. Hükümetler kurdular, Cumhurbaşkanı çıkarttılar. Ama AK Parti farklı bir parti. AK Parti ihtiyaçtan doğdu. AK Parti daha kurulmadan önce milletimiz AK Parti’yi kurdu, adını bekliyordu, işaret bekliyordu. O aşamada aktif olan insanlardan birisi olarak birçok olaylara şahidiz. Nitekim o gün iktidarda bulunan partiler, bu milletin kendisine verdiği süreyi kullanamadan erken seçim kararı alarak adeta kaçtılar. İktidardan kaçtılar, çünkü gerçekten Türkiye perişan olmuştu.’

ERSAN ARSLAN

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem, AK Parti İl Başkanlığı’nın kent merkezindeki Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını AK Parti Sivas İl Başkanı Burhanettin Kuru Yaptı. Kuru konuşmasında ağırlıklı olarak Gezi Parkı olayları, Suriye ve Mısır’daki gelişmelere yer verdi. Yaklaşan seçimlere de değinen Kuru, ‘Çok fedakâr, çok gayretli olmanızı istiyorum. Çok hassas olmamız lazım. ‘Ben’ değil, ‘biz’ dememiz lazım. Kesinlikle birbirimizle uğraşmamamız lazım.’ dedi.

Kuru’nun ardından konuşan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın da ana gündem maddesi Gezi Parkı olayları oldu. Türkiye’de iktidarı yıkmak isteyenlerin, bilerek ya da bilmeyerek dış güçlerin oyununa geldiğini ve ’Sorunlarını çözen, kendini yenileyen, atak yapan, kalkınan bir ülke istemiyorlar. Uyanık olmamız, hem de her zamankinden daha çok, gaflete düşmemiz, rehavete kapılmamız gerekiyor. Aramıza ikilik düşürmek isteyenleri, aramızda ihtilaf oluşturmak ve körüklemek isteyenlere itibar etmememiz gerekiyor’ dedi.

‘14 AĞACI BAHANE EDEREK

150 MİLYON TL, ZARAR VERDİLER’

Hükümeti, terörle, ekonomik krizlerle götüremeyenlerin farklı yollara başvurduğunu belirten Bakan Yılmaz, Gezi Parkı olaylarında, 14 ağacı bahane ederek ülkeye can kayıpları hariç, en az 150 milyon TL’lik zarar verdiklerini söyledi. Yılmaz; ‘Sivil araçları, polis araçlarını, belediye otobüslerini, durakları zarar ettiler. Verdikleri zararla en az 15 milyon ağaç dikilebilirdi. Liderimiz üzerinden kaleyi fethetmek, surdan gedik açmak istediler’ dedi.

Bakan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

‘Tarihin yazıldığı günlere şahitlik ediyoruz. Bugün yaşadığımız olaylar tarihin akış süreci içerisinde bir virgül mesafesinde bir değer kazanacaktır. Ancak bu olaylar karşısında insanların tutum ve davranışları ebediyen unutulmayacaktır. ‘Çünkü yiğit neye talipse pahası odur’ derler. Bu olaylar karşısındaki tutumunuz ne ise size ona göre değer verirler. Hem bu dünyada hem de öteki dünyada. Değişim ve dönüşüm hem ülkemizde hem bölgemizde çarpıcı bir şekilde devam etmektedir. Ülkemizde bu süreç içerisinde yaşanan Gezi Parkı olayları ülke gündemimizin önemli bir kısmını aldı. Masum ve haklı görünebilecek bir çevre duyarlılığı bahane edilerek, iktidardan rahatsız olan kesimlerin, demokrasi ile iktidara gelemeyecek olan kesimlerin iktidarı götürme çabası içerisinde tırmandırdığı olaylardır. O dönemde verilen mesajlardan biri şu, ‘Arkadaşlar hükümeti bugün düşürdük, düşürdük, yoksa bir daha kuyruğumuzu dikemeyiz’ bu metni, Hilmi Bey’den (AK Parti Sivas Milletvekili) aldım. O da bir başka arkadaşından aldı. Bir başkası, herkes biliyor, ‘mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı, haydi gel’ Eğer sadece Gezi Parkı olsaydı, bir İstanbul’da olurdu. Ama Türkiye’nin hemen hemen bütün illerinde oldu. Dolayısıyla Gezi Parkı’nın ötesine geçildiğini biz bundan görüyoruz.  Terör ile ekonomik kriz ile netice alınamayacağını görenler, çünkü şimdiye kadar hep onu bahane ederlerdi, yeni bir arayış aranırdı ama terör de Allah’a hamdolsun geriletildi ve artık kimse ekonomiden bahsetmiyor. Yüzde 30, yüzde 100 faizlerden kimse bahsetmiyor, yüzde 7 bin, yüzde 4 bin faizlerden kimse bahsetmiyor. Dolayısıyla bunlardan hükümeti götüremeyenler ülkemizin milli birlik ve beraberlik ruhuna darbe vurmak istediler. Başka bir yerden ülkemize darbe vurmayı denediler. 14 tane ağacı bahane ederek tam 150 milyon TL, en az rakam bu, zarar verdiler, can kayıpları da hariç. Sivil araçları, polis araçlarını, belediye otobüslerini, durakları zarar ettiler. Verdikleri zararla en az 15 milyon ağaç dikilebilirdi. Liderimiz üzerinden kaleyi fethetmek, surdan gedik açmak istediler. Vatandaş ne olduğunun farkında… Gezi Parkı olayı halkımızı daha da bilinçlendirdi. Eskinin tam ölmediğinin, yeninin ise tam doğmadığının farkına vardı. Yıkmak, karıştırmak kolay, yapmak ve yönetmek zordur. Biz zora talip olduk. Problemler sarmalı içinde olan bir ülkemiz var. Biri bile, ülkemizi karıştırmaya yeter. Bu da bizim daha çok çalışmamızı, daha çok uyanık olmamızı gerektirir. Ülkemiz üzerinde gizli-açık bir ittifak var. Üzerimizdeki olan şey, bizden önceki nesillerin bize emanetidir. Aldığımız bu emaneti bizden sonra evlatlarımıza, torunlarımıza bizden daha iyi bir şekilde teslim etmek boynumuzun borcudur. Gezi Olayları’nda Hukuk Devleti olarak hukuk ne derse ve müteakibinde halkımız ne derse o olacaktır ve sonucuna göre de davranacağız. Biz kendimize bakacağız. Doğru yolda, doğru istikamette olduktan sonra kimse bize zarar veremez.’

‘HİZMETTEN RAHATSIZ OLDULAR’

Bazı iç ve dış güçlerin millete yapılan hizmetten rahatsız olduklarını, Gezi Parkı olaylarındaki asıl maksadın, Türkiye’yi ayağa kaldıracak projelerin durdurulması olduğunu söyledi.

‘Sorunlarını çözen, kendini yenileyen, atak yapan, kalkınan bir ülke istemiyorlar’ diyen Bakan Yılmaz, partililere, ‘Uyanık olmalıyız’ diye seslendi.

Bakan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

‘Eğer bugün güçlü bir Savunma Sanayimizin, güçlü bir ordumuzun olmasını istiyor ve bunun için çaba sarf ediyorsak, bunun nedeni aziz milletimizi, kimliğimizi ve bağımsızlığımızı her şeyden çok daha önemsiyor olmamızdır. Temel amacımız milletimizi, bedenen ve ruhen başkasının kölesi haline getirilmesine engel olmaktır. Bunun milli birlik ve beraberlik ruhu içerisinde güçlü devletin özgür ve zengin milleti ile kucaklaşmasından geçtiğini biliyoruz. Tıpkı Mısır darbesi gibi Gezi Parkı olaylarının ardında da kimin ya da kimlerin olduğunu feraset ve basiret sahibi olan milletimiz biliyor, anlıyor.

Sayın Başbakanımız Gezi Parkı temsilcilerini Ankara’da kabul edip görüştü. Meramlarını anlatmaya çalıştılar, biz de anlamaya çalıştık ne istiyorlar diye… O süreçte anlaşıldı ki, bu adamların asıl derdi Ülkemizi ayağa kaldıracak projelerin durdurulması…

Ne istemediler, yeni otoyolu, yeni köprüyü, yeni havaalanını, Kanal İstanbul’u, Topçu Kışlası’nı istemediler, Nükleer santrali, termik santrali istemediler. Bunlardan vazgeçen bir Türkî’ye 21. Yüzyılı Türkiye’nin asrı yapabilir mi? Çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak istiyoruz, bunlardan vazgeçerseniz, siz bu hedeflere ulaşabilir misiniz? Bu projelerin yapılmasını istemeyenlerin kimlere hizmet ettikleri ortaya çıktı. Millete hizmetten rahatsız oldukları ortaya çıktı. Millete hizmet olmasın diye bilerek veya bilmeyerek dış güçlere hizmet ettiler. Asıl maksat, Türkiye’yi ayağa kaldıracak projeleri durdurmak… Bugün ülkemiz 4 bir yandan, projelerle ayağa kalkmış durumda.

Hızlı trenimiz var, artık milletimizin aklına hızlı tren girdi. Ana yollar üzerinde olması önemli değil, hızlı trenin grup yolları üzerinde en taşrada olan ilçe dahi, ‘ne istiyoruz?’ denildiğinde, ‘Hızlı Trenin ilçemize gelmesini istiyoruz’ diyorlar. İnşallah İstanbul’a Sivas’ı bağlayacak hızlı trenimizle, Ankara ile Konya’yı bağlıyor. Onu gördük, ondan sonra istiyoruz.

Sorunlarını çözen, kendini yenileyen, atak yapan, kalkınan bir ülke istemiyorlar. Uyanık olmamız, hem de her zamankinden daha çok, gaflete düşmemiz, rehavete kapılmamız gerekiyor. Aramıza ikilik düşürmek isteyenleri, aramızda ihtilaf oluşturmak ve körüklemek isteyenlere itibar etmememiz gerekiyor. Birlik ve beraberliğimizi her halükarda sürdürmemiz, aynı gemide olduğumuzun unutulmaması gerekiyor. Bazıları, kaptana zarar vermek için gemiyi batırmak istemekte, gemi batınca kendisinin de yok olacağını idrak edememekte…

Sırf iktidara zarar vermek için ülkenin en azından ekonomisinin çökmesini isteyenler var. O süreçte görüldü biliyorsunuz, ‘herkes şu kadar süre alışveriş yapmazsa, ekonomi çöker’ diyerekten… Çöken ekonomi, Türkiye’nin ekonomisi, çöken ekonomi milletimizin ekonomisi, senin eline ne geçecek? Bize düşen, böylesi insanlara fırsat vermemek. Bunu da milli beraberlik ruhunu canlı tutarak yapabiliriz.

‘DAHA FAZLA ÇALIŞMALIYIZ’

Önlerinde üç seçim olduğunu, bu seçimlerde elde edilecek sonuçların çok önemli olduğunu belirten Bakan Yılmaz, ‘Gezi Parkı,  olaylarını devam ettiremeyeceklerini göstermek istiyorsak, her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım’ dedi.

Bakan Yılmaz; ‘Önümüzde üç seçim var, her biri bir diğerinden önemli. Eğer Mısır’daki oyunların Türkiye’de tutmayacağını göstermek istiyorsak, bu seçimde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım. Suriye’de yaptıklarını Türkiye’de yapamayacaklarını göstermek istiyorsak, bu seçimlerde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım. Gezi Parkı olaylarını devam ettiremeyeceklerini göstermek istiyorsak, işte bu seçimlerde her zamankinden daha fazla çalışmamız lazım. Bu sorumluluk bizim gelecek nesiller için sorumluluğumuzdur.  Onlar için çalışacağız ve yarın Hak divanında hesap vermek için çalışacağız’ şeklinde konuştu.

‘BUNLAR GERÇEKTE

KAYBEDENLERDİR’

Suriye ve Mısır’da yaşananlara da değinen Bakan Yılmaz, her şeyin hesabının bu dünyada görüleceğinin sananların, asıl kaybedenler olduğunu söyledi.

Bakan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

‘Bugün gerek Suriye’de, gerek Mısır’da olanlar karşısında herkes sınavda. Doğu’da -batı da her şeyin hesabının bu dünyada görüleceğini sananlar, bu dünyadaki geçici zaferleri her şeyin üstünde görenler, bütün ömrün sadece bu dünyada olduğunu düşünenler ilkelerini bir tarafa bıraktılar. Onlar kısa bir süre içerisinde galip gelmeyi her şeyden değerli gördüler, onlar hesap gününü düşünmediler. Mısır’da olana darbe diyemediler, binlerce masumun gerek Mısır’da, gerek Suriye’de öldürülmesine katliam da diyemediler. Gözleri var bakarlar, görmezler. Dilleri var konuşamazlar…

Bunlar gerçekte kaybedenlerdir. Gerçek galip olanlar, Yıldızların rabbi olan Allah’a giden yol üzerinde olanlardır. ‘Allah’tan başka galip yoktur’ diyenlerdir. Doğru yoldan ayrılmayanlar, haklı davanın takipçileri bu dünyada kaybetmiş görünseler dahi ki, tarihte bunun örnekleri vardır. Gerçekte zafere erenler onlardır.  Tarih hak ile batılın da mücadelesidir. Ne doğru unutulur, ne yanlış, batıl unutulur.  Dünyada Hz. Peygamber de unutulmadı, Ebu Leheb’ler de unutulmadı. Kerbela’nın Yezidi de unutulmadı, şehitlerin Şahı, Hz. Hüseyin de unutulmadı. Kafkasların ne Çarı unutuldu, ne Şeyh Şamil’i, Çanakkale’nin ne Anzak’ları unutuldu, ne 58. Alayı…

Bugün de, ne Mısır’daki darbeye sessiz kalanlar unutulur ne de, Mısır’daki halkın iradesine saygı duyulsun diyenler unutulur. Ne Suriye’deki katliama sessiz kalanlar unutulur. Ne de Suriye haklı davasının yanında olanlar unutulur. Biri şerle anılır, biri hayırla anılır.’

‘AK PARTİ, İHTİYAÇTAN DOĞDU’

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem de konuşmasında hem Türkiye’de hem de Mısır ve Suriye’deki, olayları değerlendirdi.

Türkiye’nin köklü bir ülke olduğunu belirten Erdem, Ağustos ayının Türkiye için çok önemli olduğunu söyledi. Ağustos ayındaki önemli olaylardan birinin de AK Parti’nin kurulması olduğunu belirten Erdem, AK Parti’nin ihtiyaçtan doğduğunu, AK Parti’yi halkın kurduğunu ve destek verdiğini söyledi.

Erdem, şu ifadeleri kullandı:

‘Ağustos ayı Türk tarihi açısından önemli aylardan bir tanesidir. Tabi aslında her ay bizim için önemli.  Her ayda üzüntülerimiz, sevinçlerimiz var. Niye? Çünkü biz çok köklü bir milletiz. Köklü bir millet olunca da hemen her günde tarihte onur duyduğumuz, gurur duyduğumuz, heyecanlandığımız olayları yaşadığımız gibi üzüntü duyduğumuz olayları da yaşıyoruz.

Ama ben burada bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk demokrasisi, Türkiye açısından önemli bir günü… Biliyorsunuz, partimiz 14 Ağustos’ta 12. Yıldönümünü geride bıraktık. Bu önemli…

Bizden önce Türkiye’de birçok parti vardı. Hükümetler kurdular, Cumhurbaşkanı çıkarttılar. Ama AK Parti farklı bir parti. AK Parti ihtiyaçtan doğdu. AK Parti daha kurulmadan önce milletimiz AK Parti’yi kurdu, adını bekliyordu, işaret bekliyordu. O aşamada aktif olan insanlardan birisi olarak birçok olaylara şahidiz. Nitekim o gün iktidarda bulunan partiler, bu milletin kendisine verdiği süreyi kullanamadan erken seçim kararı alarak adeta kaçtılar. İktidardan kaçtılar, çünkü gerçekten Türkiye perişan olmuştu. Memurun maaşını verecek durumda değil, maaş vermek için borç alma ihtiyacı hissediyor ama borç bulamıyor. Burç bulmak için dışarıdan bakan getirdiler, ona da güçleri yetmedi. Paramız pul olmuştu. Gecelik enflasyon binlerle ifade ediliyordu. Gerçekten ciddi bir ekonomik kaos, ciddi bir güvensizlik vardı. Siyasetçilerin itibarı yoktu, milletvekilleri halkın arasına karışamıyor, siyasetçiyim, ben şu partinin temsilcisiyim diye kimsenin dolaşamadığı bir noktada, ufuktan güneş gibi bir parti doğdu, o da AK Parti… Kurulduğunun daha yıl dönümünü yakalar yakalamaz kendisini iktidarda buldu. Köklü zannettiğimiz bir sürü parti vardı, bütün bu partileri sildi. Yüzde 34 gibi bir rakamla ki, seçime giderken genel başkanımızı seçimlere sokmadılar biliyorsunuz. Yani, biz bugünlere kolay gelmedik. Bir sürü engelleri aşa aşa, bir sürü bedelleri ödeye ödeye bugünlere geldik. Allah’a şükürler olsun, genel başkanı aday yapılmamasına rağmen, tek başına iktidar olduk. İktidar olduğumuzda genel beklentiler şuydu. Bir partinin genel Başkanı, AK Parti’nin iktidara gelişini o gün sevinçle karşılamıştı. ‘İstanbul’da bitiremediğimiz Recep Tayyip Erdoğan’ı, şimdi iktidarda bitireceğiz. Çünkü Türkiye çok kötü bir noktada, çok kötü bir noktada iktidara geldi. Yapacağı bir şey yok’ diyordu. Ama Allah’a şükürler olsun, biz gerçekten güzel şeyler yaptık. Yaptığımız için de kadir kıymet bilen milletimiz bize destek verdi. Allah bu milletten razı olsun. Ne yapıyorsak onların desteği ile yapıyoruz. Esas gücümüz halkımız. Gerçekten iyileri takdir eden, yanlışları da kolayca cezalandıran bir halkımız var. Herkese demokrasi dersi veriyor. Yıllarca darbelerle boğuştuk. Yıllarca darbelerle boğuştuk. Ama AK Parti kurulduktan sonra bugün iktidarda bulunan partilerin şuanda isimleri bile unutuldu. 3 tane parti vardı, iki tanesi şuanda mecliste bulunuyor. Ama onun dışında diğer partiler halk tarafından kapatıldı, devre dışı bırakıldı. Koca koca partileri geride bırakarak AK Parti iktidara geldi. AK Parti’de Allah’a şükürler olsun güzel şeyler yaptı.’

Konuşmaların ardından İn Danışma Meclisi Toplantısı’na geçildi. Toplantı’nın bu bölümü basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Toplantıya Bakan Yılmaz ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erdem’in yanı sıra AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin ve Ali Turan, AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, Tarım ve Köyişleri Eski Bakanı AK Parti Yürütme Kurulu Üyesi Musa Demirci ve partililer katıldı.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER