Gündem

?Devlet, Bu Kişilere Haddini Bildirmelidir?

?Devlet, Bu Kişilere Haddini Bildirmelidir?

?Devlet, Bu Kişilere Haddini Bildirmelidir?
19-08-2014 18:00


Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Derneği Başkanı Mustafa Hızal, ‘Çözüm süreci bir taraftan yürütülmeli. Devlet birlik, beraberlik ve bütünlük adına hizmet eden, bu oluşumun içerisinde yer almak isteyen her kesimi kucaklamalı ama bu oluşumu bombalamaya çalışan, devlete kurşun sıkan, bayrağımızı indiren, bir PKK’lının heykelini diken kişilere de haddini bildirmelidir’ dedi.

ERSAN ARSLAN

Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Derneği Başkanı Mustafa Hızal, Diyarbakır'ın Lice ilçesi Yolçatı Köyü’nde PKK’lı Mahsum Korkmaz’ın heykelinin dikilmesi konusunda sert açıklamalarda bulundu. Heykelin kaldırılması sırasında yaşanan olayları da değerlendiren Hızal, çözümden, birlik, beraberlik ve kardeşlikten yana olmayanların bu tür provokatif eylemlerde bulunduklarını belirterek, güvenlik güçlerinin bu kişilere gereken müdahaleyi yapması gerektiğini söyledi.

‘TOPLUMUN DA BİR SABRI VAR’

Kardeşlik ortamını bozmak isteyenlere devletin gereken dersi vermesi gerektiğini belirten Hızal, ‘Biz şehit, gazi gelsin istemiyoruz. Ama bunu istemiyorken de bazı şeylerden ödün veremeyiz’ dedi. Kardeş Kürt halkının büyük çoğunluğunun çözümden ve kardeşlikten yana olduğunu belirten Hızal, halkın bu tür provokatif eylemlere karşı büyük sabır gösterdiğini ama bunun bir sonunu olduğunu kaydetti.

Hızal, şu ifadeleri kullandı:

‘Biz geçmiş dönemden beri yapmış olduğumuz açıklamalarımızda her zaman ülkemizde birlik beraberliğin sağlanması noktasında gereken her türlü desteği vereceğimizi belirtmiştik. Ama özellikle çözüm süreci noktasında hükümetin almış olduğu kararlarda Güneydoğu bölgemizde terörle mücadele noktasında olumlu adımların atılmasının olumlu yönlerini hep beraber gördük. Çünkü şehidin, gazinin olmaması hepimiz tarafından benimsenen bir şeydi. Ama bu doğrultu özellikle siyasi amacıyla şuanda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan partinin bu süreci tıkama noktasına getireceğini hepimiz biliyoruz. Taban yapısına baktığımız zaman bu insanların her zaman teröristleri desteklediğini biz sürekli gündeme getirdik.

Şuan ki sürece baktığımız zaman ülkemizde geçmişte olduğu gibi şuanda kendilerini güçlü hale getirebilmek için bunun mücadelesini siyaseten yapıyorlar ve bundan sonra da o siyasi güçlerini o bölge içerisinde devam ettiriyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar. İşte bugün yaşadığımız halkı galeyana getirebilecek adımlar atmaya başlıyorlar. Bugün heykel oldu, geçmiş dönemlerde yol kesmeler, karakollarımıza baskınlar oldu, şantiyelerimiz basıldı. Orada yapılan çalışmalar o bölgeyi kalkındırmak, oradaki halkın refah seviyesini yükseltmek için yapılan çalışmalardı. Çözüm sürecinin zaten gidişatı buydu. Ama oradaki belirli bir kesim, ‘halk’ demek herhalde biraz ağır olur diye düşünüyorum. Halk dediğiniz zaman oradaki toplumun tamamını bunun içerisine almış olursunuz. Ama PKK’ya sempati duyanlar, ‘biz Kürt’üz, biz Türk değiliz kardeşim. Bizim her şeyimizin ayrı olması lazım’ diye düşünenler var. Halkı, geniş anlamda bu kesimin içine dahil etmek yanlış olur diye düşünüyorum.

Orada, gerek Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gerek emniyet teşkilatımızın ciddi anlamda önünü açacak bazı çalışmaların yapılması lazım. Bu açıdan gerekli önlemlerin alınması lazım. Çünkü haberlere baktığımızda burada dört gündür böyle bir çalışmanın yapıldığı ve buna hiç kimsenin müdahale etmediğini görüyoruz. İnşallah hükümetin bundan sonraki süreçte gerekli önlemleri alacağı ümidi ile bakıyoruz olaya. Bunlar, ülkenin gerek ekonomik istikrarını ve huzurunu kaçırmak için gerekli mücadeleyi vereceklerdir. Bunu zaten biliyoruz biz. Ama toplumun galeyana gelmesini de istemiyoruz. Biz, STK’lar, şehit aileleri ve gazi dernekleri olarak bu sürece temkinli yaklaşıyoruz. Ama bundan sonraki süreç içerisinde bazı tepkilerimizi koymak zorunda kalacağız. Hiçbir zaman şehidimizin, gazimizin gelmesini de istemeyiz. Ama bunu istemiyorken de birliğimizden, beraberliğimizden, vatanımızdan, manevi değerlerimizden de ödün veremeyiz. Toplumun da belirli bir sabrı var. Bu sabır belki bugün taşmadı, ama yarın başka bir provokatif girişim de taşabilir. 

Çözüm süreci bir taraftan yürütülmeli, devlet birlik, beraberlik ve bütünlük adına hizmet eder her kesimi, bu oluşumun içerisinde yer almak isteyen her kesimi kucaklamalı ama bu oluşumu bombalamaya çalışan, devlete kurşun sıkan, bayrağımızı indiren, bir PKK’lının heykelini diken kişilere de haddini bildirmelidir.’

‘TEK BAYRAK, TEK MİLLET, TEK DEVLET’

Türkiye’de birlik, beraberlik ortamı tesis edilmeye çalışırken, bundan rahatsız olan, PKK ve uzantılarına karşı, devletin silahlı unsurlarının da gereken müdahaleyi yapması gerektiğini belirten Hızal, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Tek bayrak, tek millet, tek devlet’ sözlerini hatırlattı.

Hızal, ‘Sayın Başbakan, ‘tek bayrak, tek millet, tek devlet’ ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Sayın Başbakan’ın ifadelerinden biz şunu algılıyoruz; o bölge içerisinde kesinlikle herhangi bir ayrışma söz konusu değil. Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle o bölge içerisinde biz hep beraber yaşayacağız. ‘Tek bayrak altında yaşayacağız’ dediğimiz zaman bu ifadeden, orada biz tamamen, hep beraber, birlik beraberlik içerisinde yaşayacağız’ anlamı çıkıyor. Ama bu süreci bölmek, parçalamak isteyen var ise buna razı olmayanlar varsa, sonuçta bizim bir Türk Silahlı Kuvvetlerimiz var, emniyet teşkilatımız var. Güvenlik birimlerimizin hemen bu işe müdahil olması gerekiyor. Biz bunu istiyoruz. Yarın bir gün Sivas ilinde gezen, tanınan, bilinen bir Kürt kardeşimiz, bakın ‘kardeşimiz’ diyorum. Biz ayrım yapmıyoruz çünkü. Bu kardeşimizin burada barınması mümkün müdür. Bizim kendi içimizdeki insanlar da o bölgeye gittiği zaman orada farklı şeylerle karşılaşırsa bu doğru bir şey midir. Ülkeyi, bu çatışma ortamına getirmemek lazım. Onun için devletin ileriyi çok ciddi anlamda görmesi gerekiyor. Siz birazcık ipin ucunu kaçırdığınız zaman onlar bunu sonuna kadar kullanmak istiyor’ dedi.

‘HEYKEL OLAYI BİR BAŞLANGIÇ’

PKK’lı bir kişinin heykelinin dikilmesi olayının gelecekte yaşanabilecek farklı provokatif olayların bir başlangıcı olduğunu savunan Hızal, PKK’nın bazı şeyleri yaparken önce altyapısını hazırladığını dile getirdi. Türkiye’de her yerde aynı kanunların geçerli olduğunu, hiç kimsenin hiçbir haktan mahrum olmadığını belirten Hızal, herkesin bu sınırlar içerisinde yaşaması gerektiğini belirtti.

İnsanların bu ülkede hiç olmadıkları kadar özgür yaşadığını, ancak bir kesimin bunu ısrarla kabullenmek istemediğini belirten Hızal, bir devletin olmazsa olmazları olduğunu belirterek, sınırları aşanların bunun cezasını da çekmesi gerektiğini belirtti.

Hızal, şu ifadeleri kullandı:

‘Bu heykel olayı bana göre bir başlangıçtır. PKK’nın geçmişten bugüne kadar baktığımızda bir anda bazı şeyleri gündeme getirmiyorlar. Hep böyle altyapısını yaparak hareket ediyorlar. Bizim söylemeye çalıştığımız olay şu; bazı şeylerin önünü neşter gibi kesmek lazım. Bir şeyin karşılığı ne ise onu yapmak lazım. Buna nasıl Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir takım haklar veriliyorsa, bu hakların aynısı şuanda oradaki kardeşlerimizin hepsine veriliyor. Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı yapılmıyor. Şuanda bizim Sivas’taki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda nasıl bir kanun işliyorsa, Güneydoğu bölgemizdekinde de aynı kanun işliyor. Aynı yönetmelikler işliyor, kaymakamlıklar aynı kararı veriyor. Bunlar yapılırken siz farklı şeyler düşünebilir misiniz?

Bir ilde veya bir ilçede bir yere heykel dikmek için nerelerden müsaade alınacağı konusu belirlidir. Böyle bir heykeli dikmek için ilgili makamlara başvuru yapılsa herhalde kabul edilmezdi. Biz, şuanda bir şehitler anıtı yapabilmek için, bu ülke için canlarını feda etmiş insanlar için anıt yapabilmek için belirli makamlara müracaat ediyoruz. Öncelikle Valiliğe, Belediye’ye müracaat ediyorsunuz. Gerekli yer tespiti ve analizler yapılıyor ve ondan sonra sizin bununla ilgili gerekli çalışmayı yapma imkânınız var. Yani ‘ben istediğim yere istediğim heykeli dikerim’ böyle bir şey olur mu? Bu şu demektir, ‘ben ne valiliği, ne belediyeyi, ne köy tüzel kişiliğini tanırım…’ Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nin Yolaçlı Köyü olarak biliyoruz bu bölgeyi. Burada İl Özel İdaresi’nden böyle bir izin dahi söz konusu değil. Yani orada tamamen, ‘biz buyuz, bizim gücümüz bu, biz istersek bunu yaparız’ anlayışı var şuanda. Buradaki yetki kimde? Tabi ki, TSK ve emniyet teşkilatımızda. O bölge tamamen Jandarmanın alanı içerisinde. Gerekli müdahale Jandarma tarafından yapılmış. Ölü ve yaralılar var. Burada halka götüreceğiniz şeyler vardır, bir de devletin olmazsa olmazları vardır. Yapılması gereken şeyler vardır.

Bugün Sivas’ta siz imarı olmayan yere bir şey yaptığınız zaman ertesi gün geliyor kepçe kaldırıyor. Yani bu kadar özgür değilsiniz. Ama şuanda oradaki tavır tamamen farklı bir konjüktürde gidiyor. Çözüm sürecini desteklemeyen kesim şuanda bunu tıkamak için ellerinden gelen her türlü mücadeleyi verecektir. Oradaki halkımızın bu konuda uyanık olması lazım. Gerekli desteği vermememiz gerekiyor.

Bakın çocuklarımız dağlara kaçırıldı bizim. Binlerce çocuğumuzun şuanda dağlarda olduğu söyleniyor. Orada bu işe destek vermeyen halkımızın da gerekli güvenlik şartlarının sağlanması gerekiyor.’


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER