Hayrullah AĞKAŞ
Numune Hastanesi diyetisyenlerinden Utku Yüceyurt, 4 Mart Dünya Obezite Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Obezitenin tanımıyla açıklamasına başlayan Diyetisyen Yüceyurt, “Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından ‘Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi’ olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama % 15-20'sini, kadınlarda ise % 25-30'unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın % 25, kadınlarda ise % 30'un üzerine çıkması durumunda obezite söz konusudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. BKİ sınıflandırılmasına göre 25.00 - 29.99 kg/m2 arasında ise fazla kilolu, BKİ 30.00 kg/m2 ve üzerindeyse obez olarak sınıflandırılmaktadır” dedi.
Obezitenin pek çok hastalık riski barındırdığını ifade eden Yüceyurt, “Obeziteye neden olduğu bilinen çok sayıda faktör içinde, aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği en önemli nedenler olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyokültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Fazla kilolu veya obez olmak; hipertansiyon, hiperlipidemi, kalp-damar hastalıkları, inme, Tip 2 diyabet, kanser türleri, kas-eklem hastalıkları ve solunum sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık sorunları riskini artırır. Obezite yüzünden her yıl en az 3,4 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. Tüm dünyada fazla kiloluluğun ve obezitenin görülme sıklığı giderek artmakta olup obezitenin sıklığı 1975’den beri yaklaşık üç kat artmıştır. 2016 yılında 18 yaş ve üzeri 1.9 milyardan daha fazla erişkin fazla kilolu ya da obez olup bunların içinde 650 milyon yetişkin obezdir. 2016 yılında beş yaş altı çocukların 41 milyonu fazla kiloludur” dedi.
Türkiye’de obezite sorununa değinen Yüceyurt, “Ülkemizde; Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması (TBSA) 2017 sonuçlarına göre 15 yaş ve üzeri bireylerde obezite % 31,5; düşük fiziksel aktivite düzeyi %42,4 olarak saptanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü işbirliğinde yürütülen Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık 2016 Araştırması sonuçlarına göre ilkokul ikinci sınıf çocuklarda obezite %9,9; 10-18 yaş çocuklarda obezite %9 ve fazla kiloluluk %18.3 bulunmuştur. Ortaokul çocuklarında şişmanlık %10.5, fazla kiloluluk 19,6; lise çağında şişmanlık %5.6, fazla kiloluluk %15 olarak tespit edilmiştir. Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocukluk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Obeziteyi önlemek için sağlıklı beslenmek ve fiziksel aktivitenin arttırılması önemlidir. Günlük beslenmede; taze sebze ve meyvelerin, tam tahıl ürünlerinin, süt ve ürünleri, balık, tavuk ve diğer yağsız etler ile kuru baklagillerin tüketimi sağlıklı seçimlerdir. İşlenmiş ve hazır besinlerden yağ ve şeker içeriği yüksek olanların tüketimi sağlıksız seçimlerdir. Sağlığınız için yetişkinlikte haftanın en az 5 günü ve günde en az 30 dakika orta şiddetli, çocukluk çağında ise günde en az 60 dakika orta ve yüksek şiddetli fiziksel aktivite yapılmalıdır” dedi.
Fazla kilolu ve obez bireyler için sağlıklı beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Utku Yüceyurt, “Besinler diyetisyen tarafından bireye özgü planlanmış porsiyonlarda tüketilmeli, aşırıya kaçılmamalıdır. Hızlı vücut ağırlık kaybına neden olan popüler diyetler ve kontrolsüz zayıflama ilaçları kesinlikle uygulanmamalıdır. Yağ ve/veya şeker miktarı azaltılmış (diyet/light) ürünler, her zaman düşük enerji içermez. Bu ürünlerin tüketiminde dikkatli olunmalı ve diyetisyene danışmadan tüketilmemelidir. Hazır meyve suları, gazlı içecekler vb. yerine su, süt, ayran, taze sıkılmış meyve suyu gibi sağlıklı içecekler tercih edilmelidir. Kızartma yerine ızgara, haşlama, buharda ve fırında pişirme yöntemleri seçilmelidir. Ev dışında beslenme günlük enerji alımını artırabilmektedir. Dışarıda yenilen öğünlerde enerji alımını kontrol etmek için porsiyon miktarına dikkat edilmesi ve fast-food besinlerin tüketiminin sınırlandırılması gereklidir. Posa tüketimi artırılmalı ve kurubaklagiller, tam tahıllar, sebze-meyveler beslenmede yer almalıdır. Kahvaltı öğünü mutlaka yapılmalıdır. Ana öğünler atlanmamalı, ara öğün sayısı artırılmalıdır. Yiyecekler iyice çiğnenmeli, yavaş yavaş tüketilmelidir. Aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır. Günlük 2-2,5 litre sıvı ihtiyacının 1,5-2 litresi sudan gelmelidir (1,5-2 litre su=8-10 bardak su). Fazla kilolu ve obez bireylerin zayıflama diyeti önerisi sadece diyetisyen danışmanlığı ile belirlenmelidir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Editor : Haberpanelim