Şimşek, Sapanca'da düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, küresel ekonomik görünümde Türkiye lehine daha olumlu bir arka plan olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin ana ticaret ortaklarında toparlanma öngörüldüğüne işaret eden Şimşek, "İç talebin bir miktar yumuşadığı bir dönemde dış talebin destekleyici olması bizim için çok önemli." diye konuştu.
Şimşek, küresel dezenflasyonun devamını beklediklerini aktararak, dünyanın önde gelen merkez bankalarının finansal koşulları daha destekleyici hale getirdiğini, bunun Türkiye gibi ülkelere fon akışında destekleyici olabileceğini söyledi. Şimşek, dünyadaki emtia fiyatlarının istikrarlı devam edeceğini, bunun de destekleyici etkisi olduğunu belirtti.
Gelecek 5 yıllık perspektifte küresel büyümenin nispeten yavaş seyredeceğini anlatan Şimşek, "Ama orta vadede büyümeyi olumlu etkileyecek bir yapay zeka kullanım beklentisi var. Yapısal reformlar belirleyici olacak. Bu iki faktör orta ve uzun vadeli büyümeyi olumlu etkileyebilir. Aşağı yönlü de ticarette parçalanma, ticarette korumacılık önemli bir negatif faktör." ifadelerini kullandı.
"OVP arzulanan sonuçları veriyor"
Şimşek, Orta Vadeli Programı (OVP) güçlü şekilde uyguladıklarına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"OVP çalışıyor, arzulanan sonuçları veriyor. Programı güçlendireceğiz, Türkiye'nin makroekonomik sorunlarını çözmekte son derece kararlıyız. OVP'de en büyük önceliğimiz fiyat istikrarı. Çünkü fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir yüksek büyümeyi yakalamamız zor. Program, bütün kazanımlarımızı kalıcı hale getirecek yapısal dönüşümü de içeriyor. Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve yeni sanayi politikası ön plana çıkıyor."
Haziran 2023 ile Haziran 2024 arasını dezenflasyon dönemi olarak öngörmediklerini anımsatan Şimşek, bunu bir geçiş dönemi olarak gördüklerini, daha sonra kontrol ve dezenflasyon döneminin gerçekleşeceğini söyledi.
Dezenflasyonun bu yılın ikinci yarısında başlayacağını dile getiren Şimşek, "Dezenflasyona geçiş için para politikasında bir normalleşme süreci, para politikasında yeniden inşa süreci gerekiyordu. Bunu da Merkez Bankamızın iradesiyle başarmış durumdayız." dedi.
Para politikasının aktarım mekanizmasının gecikmeli çalıştığını ifade eden Şimşek, "Dezenflasyonu önümüzdeki dönemde destekleyecek ilave adımlar atacağız, bu adımlar daha çok maliye politikası alanında olacak, yapısal reformlar alanında olacak. Çünkü yapısal reformlarla verimliliği ve rekabet gücünü arttırdığımız ölçüde dezenflasyona kalıcı destek sağlamış oluyoruz. Maliye politikası önemli bileşen olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Şimşek, dezenflasyonun bütün dünyada zaman aldığına işaret etti.
Enflasyonun, sıkı para ve maliye politikası, hedeflerle uyumlu sıkı gelirler politikası, yapısal dönüşüm ve verimlilik artışıyla indirileceğini vurgulayan Şimşek, bu konuda epey mesafe katettiklerini, sonuçları yılın ikinci yarısında almaya başlayacaklarını belirtti.
Merkez Bankasının para politikasında önemli adımlar attığını ve sadece geleneksel sıkılaşmaya gitmediğini anlatan Şimşek, "Faizin durduğu yere oranla para politikası daha sıkı bir durumda." ifadesini kullandı.
"Harcamalara odaklanacağız"
Şimşek, kamuda tasarruf tedbirlerine yönelik çalışma konusunda da bilgi vererek, "Bu sene harcama ayağına odaklanacağız. Kamuda tasarruf ve harcama üzerine bir süredir çalışıyoruz. Tasarruflar konusunda çalışmalarımızı nihai noktaya getirdik, yakında bazı hususları paylaşacağız, bazı hususlarda gereken adımları atacağız. Kamuda tasarruf artış ve harcama kontrolü 2024'ün ikinci yarısında güçlü şekilde devreye gidecek." şeklinde konuştu.
OVP'de vergi muafiyeti ve istisnalarının gözden geçirilmesi konusunun yer aldığını anımsatan Şimşek, "Biz ne yapacağımızı biliyoruz. Sadece ne zaman, hangi sıralamayla, hangi dozda yapacağımıza programın ihtiyaçlarına göre karar veriyoruz." dedi.
Kayıt dışılıkla mücadele konusunda Bakanlığın çok güçlü şekilde sahada olacağına dikkati çeken Şimşek, "Bu noktada herkesten destek bekliyoruz. Kayıt dışılıkla mücadele adil rekabet ortamı açısından da önemli, sadece vergi gelirlerini arttırmak için değil." değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, mali politika hedeflerini anımsatarak, bütçe açığının hiçbir şekilde milli gelire oran olarak yüzde 3’ü geçmeyeceğini, ayrıca borcun milli gelire oranının deprem etkisi dahil yüzde 35’i geçmeyeceğini söyledi.
Bu çerçevenin korunduğu ölçüde gelecek dönem şokları için mali alan oluşturacaklarını belirten Şimşek, "Reformlar için mali alan oluşturacağız. Merkez Bankasına dezenflasyon için destek vereceğiz." dedi.
Maliye politikasındaki sıkılaştırmanın hedefinin, kısa vadede Merkez Bankasının elini güçlendirme, orta vadede ise yapısal dönüşüm, yapısal reformlar için mali alan oluşturmak olduğunu anlatan Şimşek, "Şoklara karşı da Türkiye'nin kırılganlıklarını azaltacağız." ifadesini kullandı.
Sürdürülebilir cari açığın aslında dezenflasyon programının ve yapısal dönüşümün bir çıktısı olduğuna işaret eden Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sürdürülebilir cari açıktan kastettiğimiz, cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2,5’in altına çekilmesidir. Bu bize rezerv birikimi imkanı sağlayacak. Peki bunu nasıl yapacağız? Sıkı maliye, sıkı para politikası, beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek. Altın ithalatında bir normalleşmeye doğru gideceğiz. Yenilenebilir enerjiyi önceliklendirdik, önceliklendiriyoruz. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde artış var. Yeni bir sanayi politikasıyla Türkiye'yi katma değer zincirinde yukarı çekerek Türkiye'nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir bir patikada tutma hedefimizi gerçekleştireceğiz."
"İkiz açığı çok daha yönetilebilir bir patikada götüreceğiz"
Şimşek, altın ithalatının cari açığa 2,3 puanlık etkide bulunduğunu söyledi.
Yüzde 4’lük cari açığın yarısından fazlasının altın ithalatından kaynaklandığını belirten Şimşek, "Bu sene Orta Vadeli Program'da yüzde 3,1'lik bir cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2,5’in altında olacak. Bütçede de 2024 yılı için OVP'yi yaptığımızda temkinliydik. Zor bir dönem, deprem etkisi büyük. Bütçede de açık öngörümüz yüzde 6,4 ama bizim hedefimiz yüzde 5'in altı. Dolayısıyla mutlaka ve mutlaka hem harcama yönünde hem de diğer alanlarda ilave tedbir alacağız, alıyoruz. Ve bu çerçevede ikiz açığı (bütçe ve cari açık) çok daha yönetilebilir bir patikada götüreceğiz." diye konuştu.
Bakan Şimşek, Karadeniz'de doğal gaz ve Gabar'da ilave petrol üretiminin, sanayide dönüşümün ve savunma sanayisinin de cari açıkta iyileşmeye katkı sağlayacak gelişmeler olacağına dikkati çekti.
Şimşek, yeşil ekonomi açısından da Türkiye'de önemli bir potansiyel bulunduğunu belirterek, "Türkiye'nin bu alandaki potansiyeli çok yüksek. Bu potansiyeli gerçekleştirmeye yönelik özel programlar uygulayacağız. Özel teşvikler vereceğiz." dedi.
"Çok kapsamlı bir yapısal reform gündemimiz var"
Türkiye'nin büyüme sorununun olmadığını vurgulayan Şimşek, "Ama büyümenin kompozisyonunu değiştirmekte kararlıyız." dedi.
Son 100 yıla bakıldığında Türkiye'nin ortalama yüzde 4,8 büyüdüğüne dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İyi bir performans, reel olarak. Son 20 yılda yüzde 5,4 büyümüşüz, güçlü bir performans. Kısa vadede tabii ki bir miktar dezenflasyon sürecinde büyüme yavaşlayabilir ama dezenflasyon yüksek sürdürülebilir büyümeyi sağlamanın ön koşulu ve o nedenle bunu, biz bir geçici dönem olarak öngörüyoruz. Son 20 yıla baktığınız zaman aslında iç talebin katkısıyla büyüme yüzde 5,5 olmuş fakat net ihracatın katkısı eksi 0,1. Geçen sene durum çok daha dramatik. Geçen sene iç talebin büyümeye katkısı 7,6 puan oldu. Net ihracat büyümeyi 3,1 puan aşağı çekmiş ve ortalama yüzde 4,5 büyüdük. Yüzde 4,5'i küçümsememek lazım. Dünya büyüme ortalamasının 1,5 katı bir büyüme orandan bahsediyorsunuz. Bizim amacımız sınırlı da olsa net ihracatın katkısını pozitif yapmaktır. Bunun için de çok kapsamlı bir yapısal reform gündemimiz var."
"Türkiye’ye net portföy girişi arttı"
Ekonomi programının bazı alanlarda öngörülerinden çok daha iyi çalıştığını, bir döngüsünün olduğunu anlatan Şimşek, "Rasyonel politikalar, yapısal reformlar beraberinde yatırımcı güvenini getirecek, getirmeye başladı. Bu, portföy tercihlerini etkileyecek, etkilemeye başladı. Reel kurda istikrar getirecek, başladı. Beraberinde bu döngü dezenflasyonu getirecek. Bütün bu döngü tekrar güçlü bir şekilde ivme kazanacak, özellikle 2025'ten itibaren ama 2024'ün ikinci yarısında sonuçlar somut olarak ortada olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, Türkiye’nin risk priminin 600-700 baz puan aralığından hızlı şekilde 300 puana kadar gerilediğini, risk priminin daha da inmesini beklediklerini söyledi.
Türkiye'nin geçen yılın ortasından itibaren gelişmekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans gösterdiğine işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin risk primi gelişmekte olan ülkelere göre çok daha hızlı şekilde düşüyor. Bu da programın ciddi şekilde rağbet gördüğünü ve çalıştığını gösteriyor. Kur oynaklığı azaldı. Çok büyük ihtimalle bu senenin ilk çeyreğinde net ihracatın katkısı pozitife dönmüştür ama iç talep ilk çeyrekte güçlü devam etti. Bu nedenle ilave sıkılaşma adımları atıldı."
Ekonomide dengelenmenin başladığını vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacının azaldığını anlattı.
Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunu seçim öncesinde de söyledik. Vatandaşlarımızın portföy tercihlerine her zaman saygılıyız fakat belli çevreler belli portföy tercihlerini pohpohladılar ama ülkenin dış kaynak ihtiyacı azalırken, ülkenin dış kaynağa erişimi artıyorken, Türk lirası para politikası ile destekleniyorken o portföy tercihlerini pohpohlamak onların takdirinde olan bir konu."
Banka ve reel sektörün dış finansmana erişiminin arttığını anlatan Şimşek, Türkiye’ye net portföy girişinde de artış olduğunu, bu tutarın Haziran 2023 ile Şubat 2024 arasında yaklaşık 17 milyar dolar olduğunu bildirdi.
Yıllık enflasyon oranının haziran sonrasında hızlı şekilde düşmesiyle piyasa beklentileri ile kendi hedefleri arasındaki farkın kapanacağını ifade eden Şimşek, piyasa beklentilerinin kendi hedeflerine yakınsayacağını kaydetti.
"Kredi notu artışının geleceğine inanıyorum"
Şimşek, bütün göstergeleri itibarıyla güçlü bir bankacılık sektörüne sahip olduklarını belirterek, "Türkiye’nin büyümesinin önünde bankacılık sistemi kaynaklı bir sorun görmüyoruz." dedi.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının "Notu arttıracağım bu program sayesinde" diye pozitif görünüme geçtiklerini dile getiren Şimşek, "Pazartesi günü, bütün bu reyting kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ile çok kapsamlı ayrı ayrı toplantılar yaptım. Programımıza inanç çok güçlü. Ben inanıyorum ki önümüzdeki aylarda (zamanlama bizim işimiz değil) programın güçlü uygulanmasının devamı ile kredi notu artışı gelecek." diye konuştu.
"Enflasyonun düşmesiyle kalıcı kaynak girişi artacak"
Şimşek, dışarıdaki yatırımcıların ilgisinin gelecek dönemde güçlü şekilde artacağına inandığını belirterek, "Çünkü makrofinansal sorunlar engel teşkil ediyordu. Özelikle enflasyon. Yüksek enflasyonist ortamda dışarıdan doğrudan yatırım çekmek kolay değil çünkü o ortamda çalışmaya çok alışık değiller. Enflasyonun düşmesiyle ben inanıyorum ki dışarıdan yatırımcı ilgisi, özellikle doğrudan yatırımcılar, kalıcı kaynak girişi çok güçlü bir şekilde artacak." değerlendirmesinde bulundu.
AB Komisyonu üyesiyle dün gece toplantı yaptıklarını ifade eden Şimşek, bu toplantıda yeşil dönüşüm, yapısal reformlar alanında işbirliği imkanlarının ele alındığını söyledi.
Şimşek, Türkiye'nin Dünya Bankası tanımına göre orta, üst-orta gelirli ülkeler grubunda olduğunu belirterek, "Ümit ediyorum ki belki bu sene üst gelirli ülkeler grubuna gireceğiz. Emin değilim ama girme ihtimalimiz var. Sadece 736 dolar daha artması lazım kişi başı milli gelirin." dedi.
Gelecek dönemdeki yapısal reformlara ilişkin değerlendirmede bulunan Şimşek, "Ayrıca önümüzdeki dönemde yapısal reform gündemimizin en önemli bileşenlerinden birisi kadınların iş gücüne katılım oranını artırmaktır. Dolayısıyla Türkiye'de nüfus yaşlanmaya başladı. Nüfustaki yaşlanmaya rağmen bizim hala önümüzde 15-20 yıllık bir fırsat dönemi var. Türkiye, bu dönemi iyi kullanacak ve bunun sayesinde yüksek gelirli ülkeler grubu arasına girip orada daha iyi noktalara, daha müreffeh bir ülke olma noktasında ilerleyecek." şeklinde konuştu.
Sanayi üsleri limanlara bağlanacak
Şimşek, geçmişte altyapıya çok önem verdiklerini belirterek, kara ve hava yollarında büyük oranda yapılması gereken yatırımları gerçekleştirdiklerini söyledi.
Demir yollarının ise gelecek dönemde en büyük öncelikleri olduğunu vurgulayan Şimşek, "Neden? Çünkü karbon ayak izini düşürmek istiyoruz. Bütün demir yolu hatlarının mevcutların elektrifikasyonu, sinyalizasyonu. Bir de yüksek hızlı tren hatlarının inşası ama en önemlisi, sanayi üslerinin limana bağlanması. Bu, bizim en büyük önceliğimiz olacak ve bunun için de önümüzdeki 30 yıl içinde 70 milyar dolar civarında para harcayacağız." ifadelerini kullandı.
Orta ve yüksek teknoloji ile katma değeri yüksek alanlara destek
Daha çok yeşil dönüşüme, sanayide dönüşüme dolayısıyla yapısal dönüşüme kaynak aktaracaklarını anlatan Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bankacılık sisteminin de kaynakları oraya aktarması için gerekli çerçeveyi oluşturuyoruz. Bizim için önemli olan kaynakların tüketime değil üretime ve yatırıma gitmesidir ama yatırımdan da kastımız orta-yüksek ve yüksek teknoloji, katma değeri yüksek alanlar. Biz, o alanları destekleyeceğiz, o alanları güçlü bir şekilde teşvik edeceğiz. O alanlara kaynak aktarımını da sağlayacağız. Dijital altyapıya ciddi yatırım yaptık. Türkiye, iyi bir noktada aslında ama yapmamız gerekenler şey var yani gelişmekte olan birçok ülkenin önündeyiz. Burada birçok bileşen var. Türkiye, yine o açıdan bir avantaja sahip. Bu avantajı, bu potansiyeli gerçekliğe dönüştüreceğiz. Özetle küresel arka plan daha destekleyici, programımız var, program çalışıyor. Tam bizim öngördüğümüz çerçevede sonuç veriyor ama bu programı güçlendireceğiz ve her alanda reformla Türkiye'nin dönüşümünü hızlandıracağız." /AA/
Editor : Hayrullah Ağkaş