Bolu Kartalkaya'da bulunan Grand Kartal'da gece saatlerinde çıkan yangın, tam bir faciaya döndü.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki 238 kişinin konakladığı otelde çıkan yangında 76 kişi yaşamını yitirdi.
Yangın, otelin dış kaplamalarının ahşap olmasıyla da hızla yayıldı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında konukları kurtarmak için çabalayan otel görevlileri, yaşadıklarını anlattı.
"KURTARIN BENİ' DEMEKTEN BAŞKA ÇARELERİ YOKTU"
Otel görevlisi Halil Gümüş, gece uyandıktan sonra çalışma arkadaşlarıyla oteldeki yangına ilk müdahaleyi kendilerinin yaptığını söyledi.
Gümüş, "Çığlık sesleriyle uyandım. Aslında o sesler hala kulağımda çınlıyor. İnsanların 'Kurtarın beni' demekten başka hiçbir çaresi yoktu." dedi.
"ATLAMAK İSTEYENLER OLDU"
Buldukları merdivenlerle konukları tahliye etmeye başladıklarını dile getiren Gümüş, "Üst katlardan tahliyeyi yapamadık çünkü bu bizim için çok zordu. Yorgan açmaya başladık. Atlamak isteyenler oldu, kendi imkanlarımızla atlamayı önlemeyi denedik.
Çünkü 3 yaşındaki çocuk sallandırılıyordu, dumana maruz kaldı. İki ekibe bölünerek kendi imkanlarımızla müdahaleye başladık. Yaklaşık 25 kişi kurtardık." ifadelerini kullandı.
"YANGIN ALARMI OLSA BU KADAR İNSAN VEFAT ETMEZDİ"
İtfaiye gelene kadar arkadaşlarıyla konukları kurtarmaya çalıştıklarını anlatan otel personeli Kemal Gümüş ise o anlara ilişkin, "Birçok kişi kurtulmak için atladı. Bir hemşire arkadaşımız vardı, rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Yangından korkup kendini aşağı attı." diye konuştu.
Yangının çok geç fark edildiğini söyleyen Gümüş, "Ahşap bir bina. Yangın alarmı olsa bu kadar insan vefat etmezdi. Yani var ama çalışmıyor. Hani insanların çoğu zaten dumandan öldü. Dumandan ölmeyenler aşağı atladı. Korkudan aşağı atladılar zaten." açıklamasında bulundu.
"MASKEYİ ISLATIP İÇERİ GİRDİM"
Otelde temizlik görevlisi olarak çalışan Neçirvan Öner de otelin giriş kapısını göstererek, şunları kaydetti:
Yüzüme bir maske aldım, maskeyi ıslatıp içeri girdim. Çocuk sesleri geliyordu. Yanıma 2 çocuk aldım. Çocukların ailesine de arkamdan ışık tutarak, 'Beni takip edin' dedim. 2,5-3 dakika ben o dumanın içinde kaldım.
Dışarı çıktığımda aileyi direkt ambulans görevlilerine teslim ettim. Sonra içeri tekrar gidip bakacaktım. Çünkü daha sesler geliyordu ilk kattan. Sonra benim başım dönmeye başladı.
Fenalaştım, dışarı çıktım. Yan binaya geçtim. Biraz soluklanayım dedim. Dumandan zehirlenmişim. Arkadaşım gelmese, beni öyle fark etmese belki ben şu an burada yaşıyor olmayacaktım. Beni sırtına aldı, ambulansa taşıdı.
"DÜZGÜN BİR YANGIN MERDİVENİ, YANGIN TÜPLERİ YOK, ALARMLAR ÇALIŞMIYOR"
Otel içerisinde insanların dumandan yollarını bulamadıklarını, otelin arka yüzüne konumundan dolayı müdahale edilemediğini ve otelde yangına karşı alınan önlemlerin yetersiz olduğunu anlatan Öner, "Düzgün bir yangın merdiveni yok, katlarda yangın tüpleri yok, yangın alarmları çalışmıyor." dedi.
Öner, otelin en üst katında kalan bir misafirin kurtulma sürecine ilişkin yaşananları şu sözlerle dile getirdi:
İtfaiyenin geldiğini söyledim, çarşafları ıslatıp kapının kenarlarına ve altına koymasını istedim. Hiçbir şekilde boşluk olmaması gerektiğini anlattım, adam dediğimi yaptı. Bugün hastanede bana, 'Ben yaşıyorsam bu canı sana borçluyum. Hiçbir önlem yoktu, benim çocuklarım olmasaydı ben de kendimi aşağı atacaktım' dedi. İtfaiye tarafından sepetle alındılar.
Editor : Anadolu Ajansı