Hayrullah AĞKAŞ
?Başkanlar Konuşuyor? köşemizde siyasi partiler ve sendikaların ardından Meslek Odalarını konuk etmeye devam ediyoruz. Bu alanda bugünkü konuğumuz ise Sivas Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ oldu.
Çetindağ, 2016 yılındaki tarım ve hayvancılık üretimi hakkında önemli bilgiler verirken, geçtiğimiz yılın son yıllara oranla kurak geçtiğini ve bu durumdan çiftçilerin önemli ölçüde zarar gördüğünü ifade etti. Tarımdaki kuraklık nedeniyle yem bitkisi üretiminde düşüş gösterdiğini belirten Çetindağ, bu nedenle hayvancılıkla uğraşanların da zarar ettiğini kaydetti.
Çetindağ, ?2016 yılı çiftçilerimiz için kurak bir yıl oldu. Hatta son zamanların en kurak yılı oldu diyebiliriz. Bu da çiftçimizi zor durumda bıraktı. Sivas tarım ve hayvancılık şehridir. Burası yeterli yağışı almadığı zaman çiftçimiz zor durumda kalacaktır. Buğday rekoltemiz düştü. 600 bin tona kadar geriledi. Buna dayalı olarak hayvancılığımız da etkilendi. Sivas´taki çiftçilerimizin yüzde 50´si yemini kendi ektiği üründen karşılayamazsa sıkıntıya düşer. Çünkü taşıma suyuyla değirmen dönmez. Bu nedenle kuraklık tarımla birlikte yetiştiricilerimizi de etkiledi. İnşallah 2017 yılı daha verimli geçer? dedi.
MERALARIMIZDAN
FAYDALANAMIYORUZ
İlimiz genelindeki meralardan yeteri kadar fayda alınamadığına dikkat çeken Ziraat Odası Başkanı Çetindağ, ?Ben bu konuyu sürekli dile getiriyorum. Bizim dışarıdan aldığımız hayvanları sürekli ahırda tutarak, dışarıdan aldığımız yem bitkileriyle yetiştirmemizin mümkünatı yok. Bu hayvanlarımızın yaylıma çıkmaları lazım. Şimdi hayvancılıkla uğraşan insanlar hayvanlarını yaylıma çıkardığı zaman da hastalığa yakalanıyorlar.?
HAYVANCILIKTA YETERİ
SAYIYA ULAŞAMADIK
?Biz hayvancılıkta hala yeteri sayıya ulaşamadık. Hala dışarıdan hayvan getiriyoruz? diyen Çetindağ, ?Bizim buradaki iklim şartlarına göre, illerin coğrafyalarına göre kendi ırklarını yetiştirmesi lazım. Bu konuya ağırlık vermediğimiz sürece dışarıdan ne kadar hayvan getirirsek getirelim, bu sıkıntıya çözüm olmaz. Bu konuda buzağı atımının engellenmesi lazım. Bu sorunu çözdüğümüz vakit zaten Türkiye´de hayvan sıkıntısı kalmaz. Bizim Üniversitelerimiz var, veterinerlerimiz var, profesörlerimiz var. Bunların oturup bu konuları çok iyi değerlendirerek, bur yol haritası çizmesi gerekiyor? dedi.
Çetindağ, şöyle devam etti:
?Küçükbaş hayvancılıkta kendi ırkımız var. Bir Kangal koyunu Dünyada markadır. Başka bir yerde eşi benzeri olmayan bir hayvan. Biz bunu neden geliştiremiyoruz. Bizim Sivas´ta koyun etini pek fazla tüketen yok. Ama il dışına çıktığımızda birçok yerde vatandaş koyun etini tercih ediyor. Bugün Suudi Arabistan´ı düşünelim. Çoğunlukla küçükbaş hayvan kesiliyor. Biz Türkiye olarak buraya neden hayvan ihraç edemiyoruz. Sadece Hac mevsiminde kesilen kurbanları buradan ihraç etsek, Türkiye´de Sivas´ta ihya olur. Bu kapasite bizde var ama üretemiyoruz. Bu konudaki en büyük sıkıntımız artık köylerimizde insan kalmadı. Bu insanları köyde tutmak için devletimizin ve hükümetimizin gerekil adımları atması lazım. Bilindiği üzere İşkur tarafından her yıl Toplum Yararına proje kapsamında birçok kişinin istihdamı sağlanıyor. Ama bu bir çözüm değil. Biz bu kişilere yaptığımız desteği köylerdeki çobanlara yapsak, hayvancılığımızı ileriye götürürüz. Bizim artık üretime geçmemizi gerekiyor. Bizim ürettiğimiz kendimize yetmezse, ileriye gidemeyiz.?
MİLLİ TARIM PROJESİ
ÜRETİMİ ARTIRACAK
?Şimdi hükümetimizi eleştiriyoruz ama tarım ve hayvancılık konusunda verdiği destekleri de bir kenara atamayız. Örneğin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Milli Tarım Projesi başlatıldı. Bu proje ilimiz için de çok büyük önem arz ediyor. Ziraat Odaları olarak bu projeyi sonuna kadar destekliyoruz. Yapılacak çalışmayla birlikte artık hangi ürünün hangi yörede yetiştirileceğini tespit edeceğiz. Yine tarım arazilerinin imara açılmaması ve korunmasıyla ilgili önemli çalışmalar yapıldı.
Artık köylerimizde tarlalarımız küçülüyor. Bir köyde 80 tane hane varsa, 80 tane de traktör var. Hâlbuki bu köydeki 80 hanenin arazisinin işini 10 tane traktör halledebilir. 50 dönüm arazisi olan köylümüzün de 1 traktörü var. 300 dönüm arazisi olan köylümüzün de 1 traktörü var. Bu parçalanma devam ettiği sürece tarımda ileriye gidemeyiz. Artık çiftçilerimizin toprağa ne ekeceğini, hangi buğday türünü ekeceğini bilmesi lazım. Şeker pancarı nerede yetiştirilir? Aromatik bitkiler nerede yetiştirilir? Köylülerimizin bunları bilmesi lazım.?
SİVAS OLARAK
MARKA OLUŞTURAMADIK
Sivas olarak hala bir marka oluşturamadıklarını belirten Çetindağ, ?Sivas bal şehri diyoruz. Arıcılık ve bal üretimi konusunda şehrimizin adını öne çıkaramadık. Kurumlarımızın bu konularda çalıştaylar düzenlemesi ve köylülerimizi bilinçlendirmeleri gerekiyor. Türkiye´de ve ilimizdeki tarım ve hayvancılığı nasıl geliştireceğimize yönelik somut çalışmalara imza atmamız lazım? dedi.
Çetindağ şunları kaydetti:
?Örneğin yine Bakanlık tarafından genç çiftçilerin desteklenmesi konusunda önemli bir proje başlatıldı. Bu projemizle genç yaştaki arkadaşlarımıza hibe desteği veriliyor. Geçtiğimiz yıl Sivas´ta 250 arkadaşımıza bu konuda destek verildi. Sivas´ın 1254 köyü var. 600 mezrası var. Her köyümüzde bir arkadaşımız hibe desteği alsa, 1954 kişi yapar. Genç arkadaşlarımızın tarım ve hayvancılığa teşviklerin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi lazım.
Biz Sivas olarak kalitesi buğday üretemiyoruz. Biz ithal buğdayı getiriyoruz ama bizim buğdaylarımız daha çok yemliğe çıkıyor. Diğer ülkelerden buğdaylar ilimize geliyor. Bizim buğdayımızla harman yapılıyor ve una dönüştürülüyor. Diğer ülkelere neden Türkiye buğday göndermesin. Biz de buğday deposuyuz. Şimdi 2017 yılında İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından bir çalışma başlatıldı. Hangi yörede hangi buğdayın daha verimli olacağı araştırılacak. 3 yıl devam edecek proje sonrasında hangi ilçemizde, hangi yöremizde hangi üründen daha fazla verim elde edileceğini tespit edeceği ve sonraki yıllarda üreticilerimize bu yönde teşvik edeceğiz. Bu çalışmayla birlikte buğday üzerinde önemli bir çalışmaya imza atmış olacağız.?
CİPS ŞİRKETLERİNE
TARLA VERMEYİN
?Şuanda büyük cips şirketleri Niğde ve Nevşehir´i mahvettikten sonra Sivas´a yöneldiler. Vatandaşlardan araziyi kiralıyorlar. Belki vatandaşların iki üç yılda alamadığı ücreti bu şirketler veriyorlar ama toprağı da adeta öldürüyorlar. Bunların kontrolünü yapmak çok zor. İl Tarım Müdürlüğü tarafından bunun denetimleri yapılıyor ancak bu insanlar daha işi öğrenmeden işin hilesini öğrenmişler. Yani buraya gelecekler. En kısa zamanda ne kadar çok verim alabiliriz bunun hesabını yapıyorlar. Toprağın verimliliği adamların umurunda değil. Kimyasal madde ve aşırı gübrelemeden dolayı toprak verimliliğini kaybediyor. İlimizdeki bakir tarım arazilerini 5-10 yıl içerisinde mahvedip başka illere gitmenin peşindeler. Ben çiftçilerimizi bu konuda uyarıyorum. Kendi topraklarını kesinlikle bu kişilere kiraya vermesinler. Bu cips fabrikalarının Sivas´ta bir tane yatırımları yok. Yatırımları başka yerlerde ama bizim topraklarımızı mahvetmenin peşindeler. Bizim bu konuda çiftçilerimizi uyarmamız lazım. Bizim topraklarımızda patates ekilsin ama çiftçimiz kendisi eksin.?
ÜYELERİMİZDEN YILDA
BİR KEZ AİDAT ALIYORUZ
Bazı çiftçilerin Ziraat Odasına ödedikleri üyelik aidatları konusunda şikayetler aldıklarını belirten Çetindağ, oda olarak sadece yılda bir kere üye aidatı aldıklarını belirten Çetindağ, bunun haricinde hiçbir şekilde üyelerinden ücret almadıklarını ifade etti.
Çetindaş sözlerini söyle tamamladı:
?Ziraat Odası´nın aidatları konusunda zaman zaman çiftçilerimizin şikâyetleri kulağımıza geliyor. Ben bu konuda da bir açıklama yapmak istiyorum. Ziraat Odalarının Türkiye genelinde 5 milyona yakın üyesi var. İlimizdeki üye sayımız da 19 bin civarında. Biz bin nevi çiftçilerimizin sendikası gibiyiz. Bizim asli görevimiz çiftçilerimizin haklarını korumak ve bilgilendirmek. Biz çiftçilerimiz için çalışıyoruz tabi ki eksikliklerimiz de olabilir.
Biz geçtiğimiz yıl 80-100 dönümlük arazisi olan bir çiftçimizden 79 TL üye aidatı alıyorduk. Tabi bu çiftçimizin arazimizin büyüklüğüne göre değişiyor. Biz bu rakamı 2017 yılında daha da aşağıya indirdik. Bu yıl 80-100 dönüm bir arazisi olan çiftçimiz 60 TL aidat ödeyecek. Ayrıca bu yıl ilçelerimiz ile birlikte ortak bir karar aldık. Bütün ilçelerimiz bizim aldığımız karara uyacaklar ve bu rakamlar tüm ilçelerimizde uygulanacak. Ayrıca biç ilk kez odamıza üye olan çiftçilerimizden ise sadece 35 TL aidat alıyoruz ve çiftçilerimiz bu ücretleri sadece yılda bir kere ödüyorlar. Örnek verecek olursak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından döner sermaye uygulaması başlatıldı. Artık çiftçilerimiz her evrak aldıklarında ücret ödeyecekler. Yani bir vatandaş günde 100 kere evrak alacaksak, 100 kere de para ödemek zorunda. Ama Ziraat Odasında böyle bir durum yok. Bizim üyemiz gelir sadece yılda 1 kez aidatını öder ve istediği kadar evrak alabilir. Çiftçilik belgesi alabilir. Her türlü işlemini odamızda ücretsiz olarak yaptırabilir. Bir çiftçimiz gelir de bize aidat dışında her hangi bir ücret ödediğini ispatlarsa ben bu görevi bırakırım.
Ama bizim dışımızda birlikler var. Damızlık birliği, koyun ve keçi üreticileri birliği, süt birliği gibi diğer birliklerimiz var. Üreticilerimiz bu konuda haklılar. Şimdi bir çiftçimiz bu birliklerin hepsine aidat ödediği zaman ağır gelebilir. Ama devletimiz tarafından bunlara bir düzenleme getirip, tüm birlikler Ziraat Odası´nın çatısı altında toplanabilir.?
Editor : Haberpanelim