Gündem

Çorba Dağıtmakla Rektörlük Olmaz

Çorba Dağıtmakla Rektörlük Olmaz

Çorba Dağıtmakla Rektörlük Olmaz
12-12-2022 07:05


Geçirdiği beyin kanaması sonrası Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’nde 2’si aynı gün olmak üzere 5 defa ameliyat geçiren Turhan Cin (61), hastanede enfeksiyon olduğunu iddia etti. Hastanedeki hijyenik olmayan unsurları tek tek fotoğraflayarak belgeleyen Cin,  gelişmesi için geçici olarak bir kısmı karnına yerleştirilen kafatasının çürüdüğünü öne sürdü. Rektör Alim Yıldız’ı ve hastane yöneticilerini eleştiren Cin, “Öğrenciye çorba dağıtmakla rektörlük olmaz. O hastane yeni hastane beklenmeden yerle bir edilmeli” dedi. 

Fatih TABUR 

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi enfeksiyon iddialarıyla tekrar gündeme geldi. 

Bir dönem Yeşil Işık Engelliler Derneği Başkanlığı görevini de yürüten 61 yaşındaki Turhan Cin, geçirdiği beyin kanaması sonrası Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 2’si aynı gün olmak üzere toplam 5 ameliyat geçirdi. 

İkinci ameliyatının ardından beyin cerrahi servisinde bir süre yatan Cin, bulunduğu odadaki kirli perdeleri ve odanın tavanındaki borulardan tuvalet sularının aktığını gördüğünü ve fotoğraflayarak belgelediğini kaydetti. 

Bu süreçte enfeksiyonla karşı karşıya kaldığını ifade eden Cin, gelişmesi için geçici olarak bir kısmı karnına yerleştirilen kafatasının çürüdüğünü öne sürdü. 

Hastanede bulunduğu sürede yaşadığı aksaklıklara ilişkin Hasta Hakları Birimine şikayet dilekçesi yazdığını kaydeden Cin, SCÜ Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız başta olmak üzere hastane yönetimine büyük tepki gösterdi.

KENDİ YATTIĞIM YATAĞIN PİSLİK İÇERİSİNDE OLDUĞUNU GÖREREK FOTOĞRAFLADIM

Yaşadığı süreci gazetemize anlatan Cin, “5 Mayıs 2022 tarihinde Sivas’ta evimin merdivenin başında düşmek kaydıyla beyin kanaması geçirdim. Oğlum tarafından Numune Hastanesine götürülmüşüm. Numune Hastanesi Beyin Cerrahi ve Nöroloji Polikliniği doktorları orada tedavi ve ameliyatın mümkün olmadığı gerekçesiyle Üniversite Hastanesine sevk etmişler. Üniversite Hastanesinde oğlumun da Tıp Fakültesi okuması dolayısıyla doktorlara kendisini tanıtınca Prof. Dr. Ünal Özüm yatışımı yapmış ve yatışımdan sonra kalp kapak ameliyatı olmam dolayısıyla coumadin kullanıyorum coumadinin iğneyle kan basınç seviyesinin düşürülmesini bekleyerek 3 veya 4’üncü günü beni beyin ameliyatına almışlar. Beyin ameliyatını olduğum gün ameliyatın neticesinde servise alınmışın. Serviste 2 sağlıkçı çocuğum başımdayken ben fenalaşınca asistanları çağırmışlar, Prof. Dr. Ünal Özüm’e bildirmişler. ‘Hasta ex oluyor’ denilince tekrar ameliyathaneye indirilmemi söylemiş. İkinci ameliyatımı aynı gün yine yapmışlar. Aynı gün içerisinde 2 ameliyattan sonra yoğun bakıma almışlar. Yoğun bakımda kaç gün yattığımı bilmiyorum. Yoğun bakım neticesi beni servise almışlar. Servisteyken ben hastanenin pisliğini gördüm.  Yattığım odanın tavanının iki köşesindeki pimaş borulardan tuvalet sularının aktığını hissetim. Kendi yattığım yatağın pislik içerisinde olduğunu görerek fotoğrafladım. Bunların tamamını belgeledim ve hastane Hasta Hakla Birimine ve Başhekimliğe sunulmak üzere şikayetlerimi arz ettim. Kireç gibi ekşi beyaz peynirlerin tarafımıza kahvaltıda verildiğini, zeytinlerin resmen köpek maması kadar, çekirdeği kendisinden büyük zeytin verdiklerini arz ettim.  Şikayet dilekçeme verilen cevapta olduğu gibi ‘Gıda mühendislerimiz uygun gördükleri için alıyoruz’ dediler. Benim aklıma şu geliyor: 33 sene kamuda çalıştım; bunlar kalitesiz zeytin ve peyniri alırken ‘indiregandi’ yapılan bir şeyler mi var, rüşvet mi dönüyor orada? Benim aklıma bu geldi. Şu ana kadar hastaneye birinci yatışımdan bahsettim.  Hastanede yatarken şikayet dilekçemde de bahsettim ve bana hitaben Cumhuriyet Üniversitesi Hasta Hakları Biriminin yazdığı cevapta belirttiği gibi hastanenin servisinde çaycılar var. Çay satıyorlar. Çaycılar çok bağırarak hastaları rahatsız ediyor. Bu hastalar dalgın mı, bu hastalar uykuda mı diye düşünmeden resmen sirk salonu gibi, panayır gibi bağırıyorlardı. Uykudan irkildiğimiz oldu bizim.  Hastane Hasta Hakları Birimi , hastane idari yönetim tarafından ilgili çalışanların daha titiz olması hususunda uyarıldığı noktasında tarafıma yazı yazmış. Bunun mesnetsiz ve kalitesiz bir yazı olduğunu düşünüyorum. Beni aldattılar bunlar. Bunun yanı sıra klinikteki çalışan hemşire ve doktorların uyarıldığından bahsediliyor. Doktor ve hemşireler hastayı tedavi için mi vardır, yoksa temizlik denetimi için mi vardır? Temizlik  denetim müdürü vardır; gelsin o denetlesin. Ben hastanenin bu olumsuz şartlarını rektöre ve dekana bizzat telefonla bildirdim; hastanede yatarken beni ziyarete geleceklerini söylediler ama ben 3’üncü  kez ameliyathaneye girdim ameliyathanede ameliyat masasına yatırdılar beni. Henüz daha beni uyutmamışlardı ki dekan yardımcısı beyin cerrah olan profesör benim neden şikayet ettiğimi sordurmuş; o esnada da benim tansiyonumun yükselmesine neden olmuştur. Dekan yardımcısı bir  beyin cerrah profesörü kendi kliniğini denetleyemiyorsa kendi suçlarını hemşireye diğer doktorlara mal edemez. Öyle bir hakkı ve yetkisi yok” dedi. 

2 Mayıs’ta hastaneye yattıktan sonra 20 Mayıs’ta taburcu edildiğini belirten Cin, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: 

“5 Mayıs 2022 tarihinde hastaneye yattım.  20 Mayıs 2022 günü taburcu ettiler; eve gittim. Tek yaşıyorum evde. Evde 24 Mayıs 2022 günü karnıma ve aynada kafama baktığımda cerahat akıntılarını gördüm. Cerahat akıntılarını görünce bir arkadaşımı çağırdım. Arkadaşım beni hastaneye yetiştirdi. Gittiğimde klinik doktorları derhal benim yatışımı sağladılar. Enfeksiyonla mücadele için intaniye ve göğüs hastalıkları bölümünden Prof. Mehmet Sabi Bakır’dan konsültasyon istendi. Mehmet Sami Bakır kendi heyetiyle beraber beni serviste konsültasyon yaptığında penisiline alerjim olduğunu söylemem dolayısıyla daha değişik düşük dozdaki ilaçları başladı. ‘Penisilinden başka  erken tedavi olamaz’ dedi. Ben de penisilin tedavisini öleceğim düşüncesiyle kabul etmedim. 24 Mayıs 2022 günü tekrar yatırıldıktan sonra birkaç gün içerisinde saygılar sunuyorum Ünal Özüm beyefendiye durumu aksettirmek dolayısıyla Ünal Hoca asistanlarına ve uzman doktorlara ‘Tekrar ameliyata alın; Turhan beyin kafatasını açın, yıkayın’ dediler ve üçüncü beyin ameliyatını yaptılar bana. O arada enfeksiyon tedavisi devam ederken akıntılar durmadı. Hem kafamda hem karnımdaki durmadı. Ünal Hoca ‘Sen penisilin tedavisini reddediyor musun?’ diye sordu.  ‘Hayati tehlike arz edeceğinden  dolayı penisilin tedavisini kabul etmiyorum ama başka yolu ne ise onu yapın’ dedim. Mehmet Sami Bakır hoca geldi. Penisilin tedavisini kabul etmediğimden dolayı düşük doz başlayacaklarını söyledi. O arada asistanlar ve uzman doktorlar bana sordu. ‘Hayır; penisilin tedavisi başlanırsa öleceğimden dolayı kabul etmiyorum’ dedim. Ünal Hoca ‘Sen ne diyorsun’ dedi. ‘Karnımdaki gördüğümüz kafatası çürüdü. Sökün atın, hayatımı kurtarın’ dedim ve 5. kez ameliyata alıp benim karnımdaki kafatasını çöpe attılar ve 24 Mayıs 2022 tarihinde yattım. 28 Haziran 2022 tarihine kadar hastanede tedavi altında bulundum ama hastanenin pisliğinden dolayı enfeksiyona son derece maruz kaldım. Çünkü geçtiğimiz günlerde yine benimle beraber ameliyat olan bir arkadaşı gördüm.  Onun kafası da benimki gibiydi. Kafasına protez yaptırmış. Kafasına protez yaptırdığında yine enfeksiyon kapmış çocuk. Çocuğu ‘Hastanede tedavi edemeyiz’ diyerekten evine göndermişler. Tesadüf yolda gördüm.”

Rektörlüğü sert sözlerle eleştiren Cin, “Hastanede enfeksiyon olduğu halk arasında da basında da konuşuluyor. Üniversite Rektörü  gidip de rektörlük binasının yenisini yaptırmak yerine, bir de yeni hastane yapılıyor diye buraya gelen hastaları enfeksiyona maruz bırakmak yerine  çözüm üretmeliydi. Rektör kendine saray gibi bir rektörlük binası yapana kadar hastaneyi komple yıkmalıydı, çözümü bu. Başka binalar veya öğrenci yurtlarından birisi kapatılarak geçici olarak hastane oraya taşınmalı ve  insanlar da  enfeksiyona maruz  bırakılmamalıydı ama maalesef bu konuda tıp fakültesi dekanı, dekan yardımcısı, rektörü tutarlı davranmamıştır. Yıllardır  hastaların enfeksiyondan ölümüne bile sebebiyet vermişlerdir. Bunların dikkate alınmasını arz ediyorum. Rektörden de dekandan da hastaneden de şikayetçiyim. Dediğim gibi ben 2 sefer beyin ameliyatı oldum. Sağlığıma da kavuştum ama 2’nci ameliyatımı olduktan sonra yoğun bakım sonrası servise alındığımda enfeksiyon kapmam dolayısıyla kafatasım karnımda çürüdü, kafatasımdaki ameliyat yeri 3’üncü kez ameliyat olmama sebebiyet verdi. Belki ölebilirdim. Bu resmen adli vakadır. Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmayı da düşündüm ama epilepsi rahatsızlığımın da olması dolayısıyla adliyeye bile gidemedim. Ben yolda 50 metre rahat yürüyemiyorum. Epilepsi dolayısıyla zaman zaman ataklar geçiriyorum. Epixx ilacı kullanmama rağmen ataklarım devam ediyor. Bunun tek sorumlusu rektörlük ve dekanlıktır. Rektörlük ve dekanlık sakın ola sakın hastanedeki ne hemşireyi ne beyin cerrahı Ünal beyi ve ekibini suçlamaya kalkışmasın.  Rektör bey; öğrenciye çorba dağıtmakla rektörlük olmaz. Sen hastaneye kaç sefer girdin bir söyler misin? Hastanedeki malzemeler steril yapılarak acilen taşınmalı. O hastane yeni hastane beklenmeden yerle bir edilmelidir. Başka türlü yolu yok” dedi. 


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER