AHMET TIRPAN
MEMLEKETİMİ ÖZLÜYORUM
Ankara´da yaşamama rağmen sürekli memleketime geliyorum. Ben memleketimi çok seviyorum. Burada Gazi arkadaşlarımı ziyaret edip, sıkıntıları sorunları varsa dinliyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum. Sorunları mümkün olduğu kadar Gaziler Derneği Genel Merkezinde gündeme getirmeye çalışıyorum.
KIBRIS´LI TÜRKLER MEZALİME UĞRUYORDU
Kıbrıs´taki Türkler mezalime uğruyor, orada EVKA-B örgütünün tamamen Yunanistan´a iltihak etmesi için çalışmalar vardı. Biz bunu önlemek için 1974 yılında Kıbrıs´a Barış Harekatı düzenlendi.
ŞAFAK VAKTİ GİRNE´YE ADIM ATTIK
Barış harekâtı öncesinde ben Gaziantep´te 5´nci Zırhlı Tugayında görev yapıyordum. Orada 1´nci Mekanize Bölük olarak 50´nci Piyade Alayı ile birlikte Kıbrıs´a çıktık. Ben Gaziantep´teyken hadi Kıbrıs´a gidiyoruz dediler, hemen yola çıktık. Öncesinde bilgimiz yoktu. Güzergahımız ilk olarak Mersin´di, Taşucu´ndan gemilerle şafak vakti Girne´ye vardık. Tabi Rumlar oradan çıkacağımızı tahmin etmedikleri için mevzileri başka yerlere kazmışlardı. Biz çıktığımızda plajda insanları gördük.
BÖLÜK ÜĞTEĞMENİ KAFASINDAN YARALANDI
20 Temmuz 1974 tarihinde Birinci Harekatın başladığı gün biz Girne´ye ilk adım attık. Bölükte Bir Üsteğmen, Astsubay olarak ben, bir de yedek Subay arkadaşımız vardı. Üsteğmen ikinci gün yaralandı. Kafasının sol tarafından mermi girdi, arka kısımdan çıktı. O tedavi için Türkiye´ye dönünce biz iki kişi kaldık. Önce orada mevzi başı, barınacak bir yer tutmamız gerekiyordu. Bizden önce karaya çıkan istihkam birlikleri Mekanize Birliğin karaya çıkması için yardımcı oluyorlardı ama tabi mutlaka oraya bir birliğin çıkıp barınacak yer ayarlayıp, birliğin karaya çıkmasını sağlayacaktı. Bizde bunun için Girne´de ilk olarak yer arayışına girdik.
RUMLAR´DA BİRLİK YOK, ÇETE SAVAŞI HALİNDELER
Rumlar çete savaşı halindeler öyle ki merminin nereden geldiğini göremiyorsunuz. Biz Üsteğmen yaralanıp ben onu Türkiye´ye gönderdiğimde bir ağaçtan devamlı mermi geliyordu. O ağacın arkasına gittik ki vurulmuş bir Yunanlı Binbaşı orada ölmüş ve bir sürü boş mermi kovanı vardı. Üsteğmenin bu binbaşı tarafından vurulduğunu tahmin ediyorum. Bu şekilde orada çıkarmamızı yaptık, birliğin geri kalan kısmını da orada bekledik. Rumlar organize bir savaşçı değiller, daha çok çete savaşını bilirler. Rumlarda kalabalık bir birlik yoktur. 30-40 kişilik gruplarla çatışmalar yaşanıyordu.
ERCAN HAVAALANI VE LEFKOŞA´YI ELE GEÇİRDİK
Daha sonra Ercan Havaalanına gönderildim. Havaalanındaki bizim orada kalan müfreze birliğine yardım etmek ve havaalanının ele geçirilmesine destek olmak için gönderilmiştim. Havaalanını aldık, geri dönüşte de Lefkoşa´daki Türklerle karşılaştım. Oradaki vatandaşlar beni çok büyük bir coşkuyla karşıladı. Bizi çok büyük sevgiyle ve muhabbetle karşıladılar. Biz o bölgeyi 50´nci Piyade Alayının emrine verdik ve oradan ayrıldık. Artık ikinci harekatı beklemeye başladık.
TAARRUZ GÜCÜ OLARAK GÖREV YAPTIM
Biz taarruz yapıyoruz, temizleyici güç arkamızdan geliyordu. Biz bölgeyi teslim alıp başka bölgeye hareket ediyoruz, arkamızdan gelen birlikte bölgenin temizliğini yapıyordu. Savaşta şöyle bir kanun vardır, gideceğin yer veya ayağını bastığın yer senindir. Gidemeyeceğin yer senin değildir.
TÜRK KÖYÜNDEN RUMLARI TEMİZLEDİK
İkinci Barış harekatına gittiğimizde bizim Atatürk´ün resmi olan bir köy vardı. O köyde tamamen Atatürk´ün resmini filan parçalamışlar, köyü dağıtmış ilerde mevzilenmişler, bizim mücahitlerde onlara ateş ediyorlar. Ben gittiğimde çatışmaya başladık. Biz İsrail´den gelen bir Tankla üzerlerine gidip bölgeyi teslim aldık. Ondan sonra geri geldik, Kıbrıslı Mücahitler bizi o kadar güzel, neşeli ve şevkle karşıladılar ki anlatamam.
ELİ, AYAĞI KOPMUŞ MÜCAHİTLER BİZE YARDIMCI OLDU
Bana iki tane mücahit yardımcı oldu. Bir tanesi Ercan Havaalanını alırken diğeri de Lefkoşa´da Magosa´dan dönüşte. Kiminin ayağı, kiminin kolu kopmuş. Bunlar mücahit. Mücahitler hakikaten mücahitti. Kıbrıs´ı müdafaa eden Türklerdi, bunlar mükemmel insanlar, bunları unutmak mümkün değil. Biz Rumların dillerini pek bilmediğimiz için Mücahitler, Rumlar bize yol gösteriyordu. Bu anlamda bize çok büyük katkıları oldu.
RUM ASKERİNİ GERİ TEPMEZ TOPA BAĞLAMIŞLAR
Magosa´ya doğru giderken bir tane Rum askerini geri tepmez Topa bağlamışlar, mermiler de yanında, çocuk bir tane bile ateş etmemiş. Türkçe de bilmiyordu, mücahitler Rumca konuşarak iletişimimizi sağladılar. Rum Askeri; "Yunanlılar bizi bağladı topa, buradan ayrılmayacaksın ve Türklere ateş edeceksin emri verdiler. Ben hiçbir tanesine ateş etmedim" dedi.
BİRLİĞİMDEN İKİ ŞEHİT VERDİM
Birliğimden iki kişi şehit oldu. Şehidimin bir tanesi Üsteğmenin yaralandığı bölgede Reo kamyonetle ikmal çekerken çocuğu şehit ettiler. Diğeri de malum biz giderken bir don gömleğimiz vardı, bunun dışında hazırlığımız bile yoktu. Asker ölen bir Rum askerinin botunu alacaktı sanırım o esnada şehit oldu. Ayağında ayakkabı var ama eski yırtık. O da ne yapsın.
SU İLE KARNIMI DOYURDUM
Biz askerler subay olsun, astsubay olsun, er olsun harekât olduğu zaman peksimet verilir. Derler ki; ´Peksimetle idare edeceksin´. Üç gün sonra bende acıktım, askerlere dedim ki; "Ya benim bir peksimet olacaktı." Çocuklar da bana; "Valla komutanım acıktık yedik." Üç gün boyunca aç kaldım, bulabildiysem bir su içtik öyle idare ettik.
SİLAHI OLMADAN İMAN GÜCÜYLE
RUMLARI TESLİM ALDI
Diyarbakırlı bir askerimiz vardı ismi Mehdi´ydi. Bizim bulaşıkçıydı. Orada Girne´de bir baktım Mehdi´nin önünde iki tane Rum askeri elleri yukarda silahlarını almış getirdi. "Lan Mehdi olum silahın yoktu sen bunu nasıl ettin" filan soruyorum tabi. Orada mücahitlerden biri Rum askerlere soruyor "İki asker bir askere niye teslim oldunuz?" Onların verdiği yanıt hepimizi çok şaşırttı. Diyorlar ki; "Ne bir kişisi, orada binlerce kişi vardı. Biz ateş bile edemedik." İşte bu iman kuvvetidir.
GELİNLİĞİ BIRAKIP KAÇMIŞLAR
Askerler ev aramalarında beni bir eve çağırdılar. Gittim ki bir gelinlik tacı da yanında. Onu görünce çok üzüldüm. Bunu unutamıyorum. Kıbrıs bizim vatanımız. Oradaki insanlarımıza sahip çıkmalıyız. Biz 1571 yılında Kıbrıs´ı Cenevizlerden aldığımızda 250 Bin şehit vermiştik. Oraya hayatı boyunca Rumlar gelmemişti ve gelemeyeceklerdi.
OSMAN FAZIL POLAT PAŞA KIBRIS´IN KAHRAMANIDIR
Sivaslı Osman Fazıl Polat paşa benim hemşerim hem de Teyzemden dolayı akrabam sayılır. Kıbrıs´ın kahramanı diyebiliriz. Ben onun yanına gittim. Sert adamdı, lakabı Boz Osman´dı. Yanına gittiğimde; "Otur bakalım" dedi, oturdum. "Çay içer misin?" dedi, sağ olun komutanım dedim, "Çay iç" dedi, içtim. "İsteğin var mı?" dedi, yok komutanım dedim, nasıl diyeyim. Öyle yanından ayrıldım.
Editor : Haberpanelim