Fatih TABUR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektörünün 2022 yılını değerlendirdi ve 2023 yılı beklentilerini açıkladı.
Bayraktar, 2022 yılının, pandeminin getirdiği sağlık sorunları açısından bir toparlanma fakat ekonomik anlamda zor bir yıl olduğunu söyledi.
Tarım sektörünün ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip olduğunu belirten Bayraktar, “2022 yılının ilk 9 aylık verilerine göre tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6,6’sını sağladı. Tarım sektöründeki ilk 9 aylık büyüme 2022’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 azaldı. 2021 yılında aynı dönemde de tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,6 azalmıştı. 2022 yılı toplam bitkisel üretimi TÜİK 3.tahmin verilerine göre, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artarak, 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona yükseldi. Hayvansal üretimde ise Ocak-Ekim döneminde yumurta üretimi yüzde 9,5, tavuk eti üretimi yüzde 2,1 arttı. Sanayiye aktarılan süt miktarı ise bu dönemde yüzde 3,3 azaldı. Öte yandan tarım sektörü, istihdamdaki önemini koruyor. Üçüncü çeyrekler itibarıyla 2021’de yüzde 18,3 olan tarımın istihdamdaki payı, 2022’de yüzde 16,9’a geriledi. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise tarım 4,9 milyon kişiye istihdam sağladı. Tarım üretici fiyatları enflasyonu kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 169,45 oranında artarken, enflasyon Aralık’ta yüzde 84,39, gıda enflasyonu ise yüzde 77,87 arttı. Ocak-Kasım döneminde gıda ve tarım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 22 milyar 303 milyon dolardan 26 milyar 822 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde gıda ve tarım ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak 15 milyar 624 milyon dolardan 21 milyar 231 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda dış ticareti fazlası Ocak-Kasım döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,3 azalarak 6 milyar 679 milyon dolardan 5 milyar 591 milyon dolara geriledi.”
2021/2022 sezonunun tarımsal girdi kullanımı açısından zorlu geçtiğini ifade eden Bayraktar, “Çiftçilerimizin bir kısmı gübre ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle girdi kullanımı azalttı. Gübre fiyatlarındaki artışlar yüzde 400’leri aşarken, mazot fiyatlarındaki artışlar yüzde 250’leri geçti. Zirai ilaç ve yem fiyatlarındaki artışlar yüzde 100’ü aşarken, elektrik fiyatlarında yüzde 140 artış görüldü. Bir önceki yıla göre sezonun büyük bölümünde gübre fiyatlarındaki yüzde 200-300 aralığındaki artışın etkisi devam etti. Hava koşullarının olumlu gitmesi yetersiz kullanılan gübrenin olumsuz etkisini hafifleterek verim kaybını azalttı. Yem fiyatlarındaki artış, çiğ süt ve karkas et fiyatlarının para etmemesi sonucu hayvansal üretim de daha zor günler yaşadı” dedi.
Kuraklığa da değinen Bayraktar, “2021 yılında ülke genelinde yaşanan kuraklık, 2022’de Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşandı. Ülkemizde 01 Ekim 2021–30 Eylül 2022 tarihleri arasında kümülatif yağışlar normalinin altında, bir önceki yıl yağışlarının ise üzerinde oldu. Kümülâtif yağışlar normallerinin yüzde 3,9 altında gerçekleşirken, geçen yıl yağışlarının ise yüzde 18,4 üzerinde gerçekleşti. 2021-2022 üretim döneminde yağışlar normallerine göre, en fazla Karadeniz Bölgesinde yüzde 8 artarken, en fazla azalma ise yüzde 29 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşti. Ayrıca, yağışlar Akdeniz Bölgesinde yüzde 5 artarken, Marmara Bölgesinde normali civarında, Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 12, Ege Bölgesinde yüzde 7, İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 5 azaldı. Yağışlar normallerin altında olsa da tarımsal üretim için gerekli yağışların zamanında gerçekleşmesi ile ülke genelinde kuraklık riski kalmadı. Ancak Güneydoğu Anadolu bölgesinde toplam yağışlar yüzde 29 azalırken, hububatın yağış beklediği kritik aylarda da yağışların olmaması ile hububatta kuraklık yaşandı. 2022 yılının mart ayında Karadeniz Bölgesinde yaşanan don afeti fındık ürünlerinde zarara neden oldu. Adana, Mersin ve Gaziantep illerinde son 40 yıldır görülmeyen don afeti bu yıl mart ayında yaşanmış, turfanda sebzelere ve meyve ağaçlarına zarar vermiştir. 2022 yılının mart ve nisan aylarında beklenen yağış haziran ayında Güneydoğu Anadolu Bölgesi haricinde diğer bölgelere adeta toplu olarak yağdı. Yağışların şiddetli ve beraberinde dolu yağışının da olması birçok ilimizde ürünlere zarar verdi. Gerçekleşen afetler tarım ürünleri rekoltesi bakımından ülke genelini etkilememekle birlikte afetin yaşandığı ilçe veya köyde çiftçiyi önemli ölçüde zarara uğrattı. 1 Ekim 2022 – 30 Kasım 2022 dönemini ele alan kümülatif yağış raporuna göre, yağışlar normalin altında, geçen yıla yakın seyretti. Genel olarak yağışlarda normaline göre yüzde 29 oranında azalma görüldü. İçinde bulunduğumuz yeni üretim sezonunda yağışların yetersiz olması ile üreticilerin çoğu ekimini kasım ayında yapabildi. Kasım ayı yağışları her ne kadar normallerinin altında gerçekleşse de, aralık ayında da devam eden yağışlar, çimlenme için olan ihtiyacı karşıladı. 12 Aralık 2022 tarihinde Antalya’nın başta Kumluca olmak üzere, Finike ve Demre ilçelerinde meydana gelen aşırı yağış sele dönüşerek ilçe merkezinin sular altında kalmasına neden oldu. Kumluca ilçesinde 16 mahalledeki 21 bin dekarlık alanda 3 bin çiftçinin 12 bin dekarlık alandaki serası, Finike ilçesinde ise 497 çiftçinin 1100 dekarlık alandaki serası selden zarar gördü. Demre ilçesinde 30 üreticiye ait 110 dekarlık sera alanı sele maruz kaldı” ifadelerine yer verdi.
Ülkemizde girdi fiyatlarının üreticilerin alım gücünün çok üstünde olduğunu kaydeden Bayraktar, 2023 beklentilerini şu şekilde sıraladı:
“Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır. Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır. Destekler ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir. Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir. Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir. Üzerinde tarımsal üretim yapılan fakat çeşitli nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilemeyen araziler de tarımsal destekleme sistemine dahil edilmelidir. Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarında destekler artırılmalıdır. Organik, organomineral gübreler ve toprak düzenleyicilerin kullanımını yaygınlaştırmak için desteklemeye devam edilmelidir. Zeytinyağı ve pamuk prim desteğine getirilen dekara verim sınırlaması kaldırılmalıdır. Biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği artırılmalıdır. Üretim fazlalığında veya krizlerde olduğu gibi talep azalışının yaşandığı durumlarda üreticimizin fiyatı düşüyor ve alıcı bulunamıyor. Bu durumda devletin kurumlarıyla piyasaya müdahalesi şarttır. Tohumda AR-GE çalışmalarına hız verilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için verilen destek miktarı artırılmalıdır. Kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bankalar ve tarım kredi kooperatifleri masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin masrafını artıran taleplerde bulunmamalıdır. Her ne kadar tarım sigortasında sigorta prim oranları bazı risklerde düşürülse de artan ürün fiyatları poliçe fiyatlarını artırıyor. Bu amaçla sigorta prim oranlarında indirim devam etmelidir. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir. Köy bazlı olarak uygulanan kuraklık verim sigortasında tüm ürünlerde parsel bazına geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır. 2022 yılında pilot olarak uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası çiftçileri afetlere karşı daha fazla koruyacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Tarım sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin veya çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramayan çiftçilerin afet zararını karşılayacak şekilde destekleme her yıl yapılmalıdır. İklim değişikliğinin etkisini azaltmak ve su gibi önemli bir metada sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla yeraltı barajlarının yapımına hız verilmeli ve sayıları artırılmalıdır. Çiftçilerimizin ekonomik açıdan örgütlenmeleri desteklenmelidir. Bu örgütler idari ve mali yönden güçlendirilmeli, fonksiyonel ve profesyonel olmaları sağlanmalıdır. Sözleşmeli üretim, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsaları yaygınlaştırılmalıdır. Depo kurulumu tüm bölgelerde destekleme kapsamına alınmalıdır. Lisanslı depoculukta küçük çiftçilere pozitif ayrıcalıklar tanınmalıdır. Hayvansal üretim kayıt altına alınmalı, veriler sürekli güncellenmelidir. Hayvancılıkta öncelikle sürdürülebilir bir süt fiyatı tesis edilmelidir. Damızlık hayvanlar için çok önemli olan süt/yem paritesinin 1,5 seviyelerde olmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Et/yem paritesine yönelik bilimsel çalışma yapılmalı, piyasa fiyatları bu eksende belirlenmelidir. Küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlayacak ‘gelir telafi edici ödeme’ hayata geçirilmelidir. Özellikle aile işletmelerinin buzağılarını elden çıkarmalarını önlemek için buzağı destekleri artırılmalıdır. Et ve Süt Kurumu özerk yapıya kavuşturulmalı, piyasayı etkin regüle etmesi sağlanmalıdır. Yem piyasasında istikrar sağlamak için TMO, Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve üretici örgütleri kanalıyla üreticilere sözleşmeli üretim kapsamında uygun fiyattan yem satışı yapılmalıdır. Buzağı kayıplarını azaltacak ve kaba yem piyasasına yönelik ‘ulusal eylem planı’ hayata geçirilmelidir. Son günlerde yaşanan kalifiye eleman sıkıntısına çözüm bulunmalıdır. Sektör masaya yatırılmalı, üretim, pazarlama, dış ticaret olmak üzere kısa, orta ve uzun vadeli atılacak adımlar belirlenmeli, bu adımlar titizlikle takip edilmelidir. Damızlık konusunda büyük oranda dışa bağımlılık hala devam ediyor. Bu durum, herhangi bir ticari ambargo uygulanması veya hastalık nedeniyle karantina uygulanan ülkelerden ithalatın yapılamaması gibi durumlarda, tavukçuluk sektörünün kısa sürede darboğaza girme riskini de beraberinde getiriyor. Bu riski bertaraf etmek için damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge yatırımlarının yapılması gerekiyor. Sonuç olarak; 2022 yılında görülen rekor girdi fiyatları artışlarına rağmen, hava koşullarının da geçen yıla göre iyi gitmesiyle bitkisel üretimde önemli bir artış yaşandı. Çiftçilerimiz, bütün zor şartlara rağmen üretimini sürdürdü. Bu büyük bir şanstır. Başta girdilerin pahalılığı olmak üzere çözülmesi gereken sorunlarımız bulunuyor. Bu sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse çiftçilerimiz üretimden kopmaz ve 2023 yılında üretimde sıkıntı yaşamayız. Tüm halkımıza ve çiftçilerimize doğal afetlerden uzak, bereketli, sorunsuz bir yıl temenni ediyorum.”
Editor : Haberpanelim