Sivas Belediyesince yürütülen "Kale Projesi" kapsamındaki kazılarda, Selçuklu sarayına ait buluntulara rastlandı.
Gök Medrese ile Ulu Cami'yi bütünleştirecek Kale Projesi'nde ikinci etap çalışmaları devam ediyor.
Az katlı binaları, sosyal tesisleri, butik otelleri, ibadet yerleri, bedesteni, arastası, el sanatları çarsısı, konakları, restoranı, kafesi, hamamı olan bir mahalle kültürünün hayata geçirileceği projede, Osmanlı ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerindeki mahalle mimarisinden örnekler sunulacak.
Proje kapsamında, 3. derecede arkeolojik sit alanı olan bölgede Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser başkanlığındaki kazılar da sürüyor.
Kazılarda çeşitli dönemlere ait çok sayıda tarihi eser gün yüzüne çıkarılıyor.
100 BİN PARÇA SERAMİK BULUNDU
Prof. Dr. Erdal Eser, Kale Projesi'nin önemli bir çalışma olduğunu söyledi.
Projenin Koruma Kurulu tarafından onaylandığını belirten Eser, alana yapılacak binaların temel kazılarını gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Kazı kapsamında alandaki verileri belgeleyerek bunları hem bilim dünyasına hem de Sivas'a kazandırmayı hedeflediklerini anlatan Eser, "Bu amaçla yaklaşık 2 yıldır çalışıyoruz. Şu anda ikinci etabımız, içerisinde yaklaşık 38 binanın, 2 arkeoparkın bulunduğu bir çalışmayı içeriyor." dedi.
Kale Projesi kapsamındaki kazılarda çıkarılan eserler hakkında bilgi veren Eser, şöyle konuştu:
"Küçük buluntu açısından seramik parça sayısında 100 bine yaklaştık. Bunlardan sağlam ele geçirdiğimiz şeyler de var, bunlar bizi mutlu ediyor. Bu tür eserler yerleşmeyle ilgili zengin bir bilgi verir. Birincisi burada üretilen bir eser grubu varsa o ortaya çıkar, ikincisi ithal gelen eserler söz konusudur. Bunlar da kentin o tarihte ilişkide bulunduğu diğer merkezleri öğrenmemizi sağlar. Bu anlamda çok zengin veri, bilgi edindiğimizi belirtmek isterim."
SELÇUKLU SARAYI İZLERİ
Eser, kazı çalışmalarında Selçuklu sarayına ait buluntulara rastladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Sivas'ta da bir Selçuklu sarayı olması gerektiği hep düşünülüyordu. 13. yüzyıla ait bazı kaynaklarda bunun varlığına işaret eden bazı şeyler söz konusudur, veriler de söz konusudur. Biz artık bugün bunu, ele geçirdiğimiz, bulduğumuz eserlerle konuşabilir hale geldik. Bu da bence Ortaçağ kültür tarihi ve Selçuklu dönemi kültürü açısından önemli bir veri. Şimdi artık çok rahat şekilde Sivas'ta da bir Selçuklu sarayının olduğunu, küçük buluntuların desteğiyle söyleyebilir hale geldik. Toprak Kale, Ortaçağ kent yerleşimi, kent modeli açısından baktığımız zaman kentin en yüksek, en korunaklı noktası. Sarayın tabii ki orada olması gerekiyor. Bizim çalıştığımız alan Toprak Kale'nin etekleri, yamaçları. Tahrip sonrası yukardan aşağıya doğru gerçekleşen toprak hareketliliği, erozyon, taşıma yoluyla bu saray mekanlarının malzemesinin, alanın çeşitli bölgelerine yayıldığını değerlendiriyoruz."
Bu malzemelerin birbirine uzak iki noktada toplandığını belirlediklerini anlatan Eser, "Bu da kale alanı içerisinde Toprak Kale'nin üst seviyesinde saray mekanları ve birimlerinin çok geniş bir alana yayıldığını düşünmemize yol açıyor. Bunu aslında sadece Sivas ile sınırlamak istemem, kent arkeolojisi kapsamında gerçekten önemli bir çalışmadır. Hiç bilmediğimiz, varlığından haberdar olmadığımız şeyleri bu tür çalışmalardan öğrendiğimiz için özelde Sivas, genelde de Ortaçağ arkeolojisiyle ilgilenen bütün çevreler açısından oldukça önemli." dedi.
Kazılarda elde edilen verileri Cumhuriyet Üniversitesi laboratuvarlarındaki çalışmalarda birleştirip yayımlayacak duruma getirdiklerini de bildiren Eser, projeye desteklerinden dolayı Belediye Başkanı Hilmi Bilgin'e teşekkür etti. /AA/
Editor : Haberpanelim