Hayrullah AĞKAŞ
?Başkanlar Konuşuyor? köşemizde bu hafta eğitim konusunu ele almaya devam ediyoruz. Eğitim alanlarındaki sorunlar ve yapılan çalışmalarla ilgili son konuğumuz Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER) Sivas Şube Başkanı Fatih Gülmüş oldu.
Siz 80´e yakın ilde teşkilatı bulunan bir kurum olarak Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak eğitim ile ilgili genel manada düşünceleriniz nelerdir?
Şu an gündemde olan müfredat konusu ki elzem bir meseledir ve eğitimin muhtevasına taalluk eden bir konu ama bu işin temeline inersek altını çizerek söylüyorum eğitim anlayışıdır. Bu sebeple eğitim şu an sadece eğitimcilerin değil sayın cumhurbaşkanının ağzından en üst seviyede dillendirilen müfredat mevzudur ki ehem bir meseledir eğitimin muhtevasına taalluk bir konu lakin bu işin kökünde kökenin de eğitim anlayışı yatar hakikat tasavvurunun temel alarak konumlanmış bir vaziyetle bunu ifade ediyorum .
Eğitim felsefesi eğitim anlayışı ve bu anlayışımızın milli bir siyaset anlayışı ile inşası, ÖĞ-DER olarak ülkemizin bir çok vilayetlerde bu anlayışın zemin bulması için müfredatın millileşmesi bağlamında ortaya koyduğumuz, uluslararası düzeyde yapılan ?Milli Programlar İçin Milli Politikalar?, Bu programları Sivas´ımızda da icra ettik, programları ile özellikle son 5-6 yıldır bu mevzuyu eğitimcilerimizin ve milletimizin gündemine yerleştirdik. ÖĞ-DER bu açıdan bakıldığında gündem belirleyen bir kuruluştur bunu hep birlikte müşahede etmiş oluyoruz, müfredatımızın öncelikle de eğitim anlayışımızın bu milletimizin ruh köküne medeniyet değerlerimize uygun olarak yeniden inşa edilmesi elzemdir.
2014 yılında Şuurlu Öğretmenler Derneği´nin de iştirak ettiği MEB şura kararlarında inkılap tarihi ile ilgili olarak; inkılap tarihi dersinin tarih ve diğer derslere paylaştırılma kararı çıkmıştı. Ancak inkılap tarihine yakın tarih eklenerek bırakılmış oluyor. Bu hangi mantıkla yapılmış onu anlamak zor. Şurada alınan karar ortada.
9 sınıf biyoloji dersinde daha önce yer alan ?Evrim Teorisi´nin çıkarılması ırkçı emperyalistlerin tüm insanlığı ifsad için yaptıkları çalışmaları akamete uğratması açısından önemli neden çünkü onlar beni İsrail dışındaki tüm insanların maymundan yaratıldığını kendilerine hizmet için sonradan insana dönüştürüldüklerine inanıyorlar ve bunun için ?Evrim Teorisi´ni ortaya atıyorlar. Unutmayalım, Darwin bir yahudidir.
Lise düzeyinde seçmeli ders olarak okutulan temel dini bilgiler 1 ve 2 dersi müfredatında yer alan bir bölümde ?Bazı İnanç Problemleri´ başlığı altında talebelere öğretilmesi planlanan dersin içeriğinde maalesef Deizm, Agnostisizm, Ateizm, Nihilizm, Sekülerizm, Satanizm, Tenasüp ve Reenkarnasyon gibi felsefe alanına giren içeriklerin yer aldığı görülüyor.
Bakınız ülkelerin en önemli meseleleri sömürge anlayışı ile verilen eğitimdir. Yani ?Sömürgeci eğitim anlayışı´´dır. Bu anlayışı yavrularımızın pak dimağlarına yerleştirmek için ırkçı emperyalistler ara dönemlerde anlaşma adında yaptığı dayatmalarla bu zehirlerini zerk etmektedirler.
Dünyanın, kan gözyaşı ve zulüm içerisinde olmasının mühim sebebi maddi gücün, nefsinin esiri olmuş zihniyetlerin eline geçmiş ve hakkı değil kaba kuvveti hak sebebi sayan zalim anlayışların esiri olmasıdır. Bu gün Müslümanlar olarak maddi gücü, kuvveti hak sebebi sayan bu marazlı, şer anlayışın elinden Allah muhafaza teslim alamazsak prangaları kıramayız, batıyı üstün gören bu hastalıklı batıcı anlayışlarla bu iş olmaz. Öncelikli olarak milli eğitim sistemimizin çeşitli anlayışlardan arındırmalıyız .
Hocam, peki bu çelişkili anlayıştan kastınız nedir?
Hem milli manevi hem de seküler zihniyet, bakış açısı aynı kafada barınamaz ve bu anlayışın belirleyeceği hedef sakat olur ve bu arada kalmış hedeflerle yetişen bir nesil batı ile doğu arasında sıkışır. İslâm medeniyetinin çağa sunacağı imkanları taşıyacak olan ?Asım´ın nesli´´ni yetiştiremez. Böyle bir eğitimle çağdaşlar Haluklar meydana çıkar.
Sayın Başkan, Milli görüşçü bir teşkilat olan ÖĞ-DER´e göre bunu önlemenin öncelikli yolu nedir?
Tabii öncelikli olarak sağlıklı bir eğitim anlayışının ikame olması için demin ifade ettiğim ırkçı emperyalistlerin ara dönemlerde dayattığı ve gece kondu zihniyetlere uygulattığı anlaşmalar ve programların acilen çöp tenekesine atılmasıdır.
Herhalde sırası gelmiştir. Fatih Hocam ifade ettiğiniz bu anlaşmalar bu programlar nelerdir?
Şimdi bu programların bir yansıtılan yüzü bir de arka planı var önce maskeli yüzünü ifade etmek istiyorum.
AB eğitim programları AB´nin hedeflediği Avrupalılık bilincinin oluşması için bir dizi programlar hazırlayıp yürürlüğe koymuştur. Bu eğitim programları; SOCRATES (Genel Eğitim Programları)
LEONARDO DA VİNCİ (Mesleki Teknik Eğitim Programı ) ve YOUTH (Gençlik Programı) olmak üzere üç alt programdan oluşmaktadır.
Türkiye de SOCRATES programının eylem alanları içerisinde yer almaktadır ve olabildiğince iş birliği yapmaya çalışmaktadır.
Genel olarak amacı aktif bir Avrupa vatandaşı olmaları yolunda gerekli olan temel yaşam becerilerini elde etmeleri için yardım etmek, okullar ve öğretmen yetiştiren kurumlar arasında uluslararası iş birliği şeklinde ifade edilmektedir. SOCRATES programının;
1-Erasmus: Yükseköğretim
2-Comenius: üniversite öncesi örgün eğitim
3-Grundtving: Yetişkin eğitim ve hayat boyu eğitim
4-Minerva: uzaktan eğitim ve eğitimde bilgi ve iletişim teknolojileri gibi önemli alt unsurları bulunmaktadır.
LEONARDO DA VİNCİ programı ile mesleki eğitim düzeyinin yükseltilerek teknoloji ve sanayideki gelişmelerden yararlanmayı sağlamak, mesleki eğitim ve öğretiminin her seviyesindeki kişilerin Avrupa çapındaki hareketliliğini artırmaktadır.
YOUTH AB eğitim ve gençlik programlarının üçüncü ayağını oluşturmaktadır ve 15-25 yaş arası güçlerin projelerini hayata geçirmesini destekler .
Genel olarak amacı; genç insanların Avrupa´yı keşfetmeleri için önlerindeki uygun seçenekleri artırmak, etkin ve sorumlu vatandaş olarak yapılandırılmasında rol almalarını sağlamaktadır.
Peki bu programların sizin ifade ettiğinize göre gerçek amacı nedir?
Bütün bu AB eğitim programlarının tek hedefi iyi eğitim ve ortak kültür ile donatılmış, katı İslam düşmanı bir ?Avrupalı? kimliği oluşturmaktır. Türkiye ile AB ülkeleri arasında hiçbir ortak eğitim değeri yoktur. Her şeyden evvel AB, bir Hıristiyan ve Yahudi birliğidir. Batı medeniyeti dediğimiz zaman bu iki dinin müştereken oluşturduğu değerlerden söz etmiş oluruz. Batı medeniyeti bir şirk, inkâr ve zulüm medeniyetidir bu medeniyetin insanlığa teklif ettiği ne varsa hepsi şer şeylerdir.
Düşünün, tekraren düşünün, peşinden gittiğiniz batılılar nasıl bir İlâha inanıyorlar ?
Her şeyden önce onlar, bizim inandığımız ALLAH´a bizim gibi inanmıyorlar. Müslümanlar olarak bizler ?Kelime-i Tevhîd? yani tevhid kelimesi ile ifade edilen bir ALLAH inanışına sahipken onlar zannettikleri bir İlâh olarak inanmaktadırlar. Bu konuda şu ayetlerin meallerini dikkatlice okuyalım . Tevbe 30-31: ?Yahudiler Üzeyir ALLAH´ın oğludur, dediler.
Hıristiyanlar da, mesih (İSA) ALLAH´ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. ALLAH onları kahretsin . Nasılda (Haktan bâtıla) döndürülüyorlar. (Yahudiler) ALLAH´ı bırakıp bilginlerini (Hahamlarını); (Hıristiyan´lar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih´i (İSA´yı) Rabler edindiler .
?Hâlbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emiredildi. O´ndan başka İlâh yoktur o bunları ortak koştukları şeylerden uzaktır.´´ Bu ayet ,Yahudi ve Hıristiyan´ların sahip oldukları ilâh anlayışlarını reddediyor ve kınıyor ve onların da tek bir ilâha inanıp kullukta bulunmalarının emredildiğini bildiriyor.
Karma eğitim konusunda ÖĞ-DER´in çalışmalarının olduğunu biliyoruz, siz karma eğitim konusunda ne düşünüyorsunuz?
Karma eğitim dayatmasına son verilmelidir Karma eğitim tercihli hale getirilmelidir. Yapılan çeşitli bilimsel araştırmalardan elde edilen kimi sonuçları karma eğitim açısından yeniden hatırlamakta fayda var: Erkeklerin beyni kadınlara göre yüzde 9 oranında daha büyük .kadınların beyninin konuşmayla ilgili bölümünü erkeklere göre yüzde 11 oranında daha fazla nöron´a sahip. Kadınlar dil öğrenme ve sözel derslerde daha yetenekli. Erkekler ise sayısal alanda daha öne çıkıyorlar (Dünya da nobel fizik ödülünü alan 168 kişiden sadece ikisi bayandır). Kızlar uzlaşmacı ,erkekler ise yarışçı. Okullarda erkek çocuğunun yaramazlıklarına daha çok göz yumuluyor.erkekler kızlara göre daha fazla övgü alıyor, daha fazla uyarı alıyor.erkekler kızların iki katı daha fazla derse katılırlar. Kızların ders esnasında sözleri daha sık kesiliyor, alay ediliyor ve erkekler tarafından katılımları engelleniyor. Kimi bayan öğretmenler kız öğrencilerle az ilgileniyor. Derslerde erkeklerin istedikleri ön planda kızların ilgilendiği konular arka plana itiliyor? Öğrencilerin fizyolojik ve bireysel farklılıklarının yanında sosya-kültürel şartlarında eğitim üzerinde doğrudan etkisi var. Aslında sırf bir mülakat yapsak daha iyi olur derim.
Şimdi mühim bir konu malum ?Meslek lisesi memleket meselesi´´ bu konuda neler söylemek istersiniz?
İsterseniz arkadaşlarımızın bu konu ile alakalı hazırladıkları bir raporu var ondan maddeler aktaralım.
1- Öncelikli olarakDevletimiz gelecek zamanlardaki cazip meslek alanlarını belirlemeli.Geleceğin sanayi dallarını iyi tesbit etmeli.
2- Ülkenin ihtiyacı olacak meslek isimleri ve sayıları iyi bir şekilde belirlenmeli, buna göre insan gücü yetiştirilmeli. Bu insan gücünün; sayısı, niteliği, yetiştirilecek süreçler iyi planlanmalı.
3- Ülkenin her tarafını bu planlara göre dengeli bir şekilde kalkındırmak için iş alanları dağıtımı yapılmalı
4- Mesleki alanda yetiştirilecek olan insan gücünü ilk önce 5 yıllık temel eğitimden sonra seçmek gerekir.
5- 5 Yıllık eğitimin son sınıfında; öğrencilerin: ilgi, istidat,bilgi, beceri, kabiliyet ve yeteneklerini seçebilmek için bu okullarda; yeterli sayıda ve özel tezgahlar, Labaratuarlar, Araç gereçler, makineler gerekli. Bu okullardaki eğitim öğretimi yapacak olan kadronun; yeterli bilgi,beceri ve tecrübeye sahip olması sağlanmalı.
6- 5 yıllık eğitimin sonunda; öğrencilerin hangi okullara gidebileceğini bu okullardaki komisyonlar belirlemeli.Bir kaç öğrenci grubu oluşturulmalı.örneğin
1. gruptaki çok başarılılar Üniversite eğitiminehazırlayan liselere, (Mühendislik Meslek Liseleri de dahil)
2. gruptaki orta seviyedekiler bir alt okullara, yan, 2 yıllık meslek yüksek okullarına hazırlayan liselere,
3. gruptakiler Meslek liselerine,
4. gruptakiler çırak kalfa ihtiyacını karşılayacak şekildeki okullara ve
5. gruptakilerde çeşitli özel eğitim okullarına yönlendirilmeli.
7- Okullarda 4 ve daha fazla dersten başarısız olan sınıf tekrarı yapmalı. Meslek liselerinde Ağırlıklı kredi ortalaması yine olmalı, fakat kültür derslerine de bir başarı sınırı konmalı. Örneğin 35 puan gibi.
8- Şu an itibariyle Mesleki eğitime dahil olan öğrencilerin çoğunluğunu; zorunlu eğitimi zoraki tamamlayan öğrenciler oluşturmaktadır. Bu gruba dahil olan öğrenciler; merkezi sınavla öğrenci alan; Fen liselerine veya Anadolu liselerine gidemeyen ve başarısız olarak nitelendirilen öğrencilerden ibarettir. (Çarpım tablosu 9´ları bilmeyen, pet şişe toplama kampanyasında oluşturulan koliye çöp atan, makasın büyük delikli koluna, işaret ve orta parmağını takması gerekirken; baş parmağını takan, merkezi sınavlarda cevap kağıdını kilim deseni gibi dolduran, 38 rakamını hesap makinesi ile bölen v.b.) Bu durumdaki öğrenciler için; ilköğretim kurumlarında meslek liselerine gitmelerinin uygun olduğu doğrultusunda da da raporlar düzenlenmektedir.
Öğrencilerimizin genel profili bu şekilde olduğu için, mesleki eğitimde istenilen seviyelere ulaşamamada bu durum da olumsuz rol oynamaktadır.
ÖNERİ: Meslek lisesi mezunlarının istihdamını artırarak bu okulları cazip hale getirmek böylece de bu okullara girişte sınav mecburiyetini yürürlüğe koymak.
Editor : Haberpanelim