Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üzeri 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran'ın (8) cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında, Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Davanın 26 Aralık'ta başlayan ve 28 Aralık’ta sona eren 2'nci duruşmasında Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’a ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti.
AVUKATINDAN İSTİNAF BAŞVURUSU
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunulmak üzere 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne istinaf başvurusunda bulundu.
Dilekçede, soruşturmanın eksik yürütüldüğü belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Özellikle Cumhuriyet savcılarının soruşturma eksiklikleri ve yanlışları konusunda verilen kararlar azımsanmayacak orandadır. Bu kararlar genel olarak incelendiğinde, özellikle olaya ilişkin delillerin hızlı toplanmadığı, soruşturmanın haklarında isnatta bulunulan kolluk görevlilerine yaptırıldığı, soruşturmayı yürüten farklı Cumhuriyet savcıları arasında eşgüdümün yapılmadığı gibi hususların önemle vurgulandığı görülmektedir. Diğer taraftan, mağdur ve müştekilerin soruşturmaya aktif olarak katılmalarının sağlanmaması, otopsi ve ölü muayenelerinin uzmanlar tarafından yapılmaması, olay yeri incelemelerinin yetersizliği, ifadelerin etkin bir biçimde alınmaması ve olay yerinin fotoğraflanmaması, soruşturmalardaki eksiklikler arasında dikkat çekmektedir. 21 Ağustos tarihinde maktul Narin'in kaybı ile başlatılan soruşturma kasıtlı ve ihmali bir şekilde tek yönlü ve eksik yürütülmüştür. Narin kızımızın kaybı hepimizi derinden sarsmıştır. Kolluk ve Cumhuriyet savcıları olaya el koydukları andan itibaren sayısız ihmaller zinciri dosyanın içinden çıkılmaz hal almasına sebep olmuş. Soruşturma makamlarınca bakılması gereken yerlere bakılmamış, toplanması gereken asıl deliller toplanmamış, Askeri üs bölgesindeki kameralar dahil olmak üzere çevredeki kameralar zamanında incelenmemiş ve Narin kızımız tam 19 gün boyunca bulunamamıştır. Neticede bu süre zarfında asıl faile de ulaşılamamıştır. Kolluk daha olayın ilk gününden itibaren suya atılan taşın oluşturduğu ilk halka misali direkt olarak aileden şüphelenmiş, aile üzerinde olur olmaz tutanaklar tutmuş ve ailenin organize bir şekilde arama faaliyetlerini yönlendirdiği şeklinde dayanaksız kanaatler bildirmek sureti ile kendi kabiliyetsizliğini örtbas etmek derdine düşmüştür Olayın ilk gününden itibaren 1700'ün üzerinde Jandarma personeli köye gelmiştir. Bunca personel ve arama kurtarma ekibi ile devletimizin birçok imkanına rağmen kolluk köyden sadece 2 kilometre ötedeki Narin'in cansız bedenini bulamadığı gibi bir katili de bulamamıştır.”
"NEVZAT BAHTİYAR TARAFINDAN YAPILDIĞINA YÜZDE 100 EMİNİZ"
Cinayet için uygun ortam oluştuğu belirtilen dilekçede, “Olay günü Güran Ailesi'ndeki 44 üye, Uğurcan Güran'ın düğün davetiyesini dağıtmak üzere Derik, Batman ve Diyarbakır'a gittiler. Nevzat Bahtiyar bu durumu sabahtan öğrendi, cinayeti tasarladı ve gerçekleştirdi. Nevzat Bahtiyar köydeki erkeklerin düğün davetiyesi için köyden ayrılacaklarını, annesi olan Zeynep Bahtiyar'dan öğreniyor. Çünkü Zeynep Bahtiyar, davetiye dağıtmaya giden Kurtuluş Güran'a o gün sabah önceden kimlerin nereye gideceğini tek tek sormuş. Ne yazık ki hayat boşluk kaldırmaz. Bu ailede bir suç arayacaksak maalesef o da o gün köyün topyekûn boşaltılması ve kuzunun kurda teslim edilmesidir. Nevzat'ın yaptığı iğrençlik ve acımasızlığı ortadadır. Biz bu caniliğin Nevzat Bahtiyar tarafından yapıldığına yüzde 100 eminiz. Nevzat'ın hiçbir beyanı diğer bir beyanı ile doğrulanmamaktadır. Aksine bir sonraki beyanı, öncekilerini çürütmektedir. Nevzat ayaküstü 40 yalan atan bir profildir. Yapısı ve konumu buna müsaittir. Baş aktör Nevzat, olayı başından beri takip eden, ailesi ile birlikte göz boyamak için arama çabası içine giren kuzu postuna bürünmüş bir kurt, bir katildir.” ifadelerine yer verildi.
"ESKİ MUHTARI DA BOĞMAYA ÇALIŞMIŞ"
Nevzat Bahtiyar’ın, daha önce de gerçekleştirmeye çalıştığı boğma eyleminin olduğu belirtilen dilekçede şunlar söylendi:
“Nevzat Bahtiyar, kızı 4 sene evvel eski muhtar olan M.S.K.’nin torunu tarafından kaçırılıp hamile bırakılınca köyde 6 kardeşini ağır silahlarla kuşatıp muhtarın evini basan vahşi bir kudrete sahiptir. Hatta daha da ilginci, Nevzat Bahtiyar elleri ile eski muhtarı boğmaya çalışmış. Salim Güran, eski muhtarı Nevzat'ın elinden kurtarmasa o da Narin gibi Nevzat'ın ellerinde can verecekti. Bu eylem benzerliğini mahkemede göstermek adına eski muhtarın tanık olarak dinlenmesini talep ettik. Ancak bu talebimiz kabul edilmedi. Şimdi deniyor ki madem Nevzat yaptı, neden ilk Nevzat demediniz? Nevzat çocuk kaybolduktan sonra rol yapıyor. Arif’in gözüne baka baka kendisini teselli ediyor, ‘Allah büyüktür üzülmeyin bulunur’ diyor, sigara ikram ediyor, birlikte namaz kılıyorlar, sırtlarını sıvazlıyor.
"TÜM AİLEYİ HİPNOZ EDİYOR: KİMSE ŞÜPHELENMİYOR"
Aramalar esnasında kafasını milletin dolaplarının içine dahi koyuyor. Yani resmen tüm aileyi hipnotize ediyor. Doğal olarak kimse şüphelenmiyor. Ama yine de Arif ve Salim ilk ‘Nevzat olabilir’ diyor. Fakat kolluk dikkate almıyor, ifadelere geçirmiyor. Arif kollukta ‘Nevzat ile husumetim oldu’ deyince kolluk, ‘Kimse 50 bin TL için birini öldürmez. Yalanı bırak’ diyor. Salim'e Arif ile kimin husumeti olabileceği kollukta soruluyor. Salim de Nevzat'tan bahsedince kolluk, ‘Geç onu biz Arif'e sorduk. Böyle bir husumeti Arif kabul etmiyor’ diyerek geçiştiriyor. 10-15 dakika içerisinde Narin'in ailesi tarafından iştirak halinde öldürüldüğü gerekçeli kararda kabul edilmiş. Ancak 10-15 dakika gibi kısa bir zaman diliminde henüz tespit edilemeyen ve senaryolardan ibaret olan karmaşık bir olay örgüsü ile bu çocuğun ailesi tarafından iştiraken öldürüldüğüne kanaat getiren yerel mahkeme, Nevzat'ın tam 38 dakika 11 saniye boyunca derede neden vakit geçirdiğini sormuyor, sorgulamıyor ve bunun tatbikini de Nevzat'a keşif icrası ile yaptırmıyor. Nevzat Bahtiyar 15.41.56. saniyede geçiyor. 15.44'te stabilize yolda. 16.22'de geri dönüyor. Yani tam 38 dakika 11 saniye gibi uzun bir zaman dilimi boyunca orada. Neticede asıl deliller önümüzde apaçık bizi beklerken yerel mahkeme medyanın, toplumun ve devlet organlarının baskısı ile senaryolara göre hüküm vererek 3 kişiyi ömür boyu hapisle mahkum edebiliyor.”
"BAZ RAPORLARI HATALI"
Dilekçede, hazırlanarak mahkemeye sunulan baz kayıtlarının hatalı olduğu belirtilerek, “Baz raporu kasıtlı bir şekilde müvekkil üzerine hazırlanmıştır. 3 Aralık tarihli baz raporuna göre köy içinden baz çalışması yapıldığında en az 22 bazdan sinyal aldığını ve bu yüzden tespitlerin şüpheye yer verilmeyecek derecede kesin olduğunu iddia ediyor. Şimdi soruyoruz. Peki o halde köyün içinde olan birinin bazları köyün 2-3 kilometre dışında nasıl çıkıyor? Yani madem sen en az 22 bazdan sinyal aldığını iddia ediyorsan Salim’in 22.48 ile 22.55 arasında bazı nasıl köy dışına atıyor? Aynı rapor müvekkille birlikte diğer sanıkları Arif’in evinde oda oda, nokta nokta tespit etmiş ve fakat müvekkili 22.47’de mısır tarlası civarında olarak konumlandırmış. Tam koordinat neden belirlenememiş o halde? Raporda söz konusu tespitlerin yoruma dayalı olmadığı ve tamamen matematiksel hesaplamalardan ibaret olduğu belirtilmiş. Ancak yukarıda da izah ettiğimiz Eğertutmaz mevzusu ile raporun yoruma dayalı olduğu, hatta kasıtlı bir şekilde hazırlandığı ve maalesef yine de hükme esas alındığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Raporu hazırlayanları bölge bilirkişilik listesinde isimleri yok. Söz konusu bilirkişilerin hangi alandan uzmanlıkları var? 16 bölge bilirkişi kurulu var ve bu kişiler bilirkişi listesinde de yoklar. Raporu hazırlayanların kalifikasyonu, uzmanlık alanları nedir? Biz bunların hiçbirini bilmiyoruz. Bu raporu hazırlayanların mesleklerini, uzmanlık alanlarını ve en önemlisi de kim olduklarını bilmiyoruz. Biz savunma makamı olarak raporun güvenilirliğini denetleyemiyoruz. Baz raporunda öyle bir tablo çiziliyor ki neredeyse Türkiye’nin kapsama alanı en geniş yerini Tavşantepe olarak gösteriyor. İşte bizim ısrarla yerel mahkeme heyetinin katılımıyla keşif icrasıyla rapor hazırlanması gerektiğini vurgulama sebebimiz bu. Zira uzman olmaya da gerek yok, köyde interneti bırakın telefon bile birçok noktada çekmiyor. Konum bilgileri en az 200-300 metre sapmayla görülüyor.” denildi.
BERAATİ TALEP EDİLDİ
Dilekçede, Salim Güran’ın beraati talep edilerek şu ifadelere yer verildi:
“İstinaf başvurumuzun kabulüne karar verilerek; hükmün bozulması, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi; hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse, ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılması ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden hüküm kurularak müvekkil hakkında beraat kararı verilmesi ve diğer sanık Nevzat Bahtiyar hakkında çocuğun kasten öldürülmesi, ‘Çocuğun cinsel istismarı’ ve ‘Hürriyeti tahdit’ suçlarından dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesini sanık müdafi sıfatıyla arz ve talep ederim."
2 GÜN ÖNCE DE ANNE GÜRAN'IN TAHLİYESİ TALEP EDİLMİŞTİ
Öte yandan geçtiğimiz gün ise Narin Güran cinayeti davasında tutuklanan anne Yüksel Güran'ın avukatı, müvekkili hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşın istinaf yoluna başvurdu ve beraat talep etti.
İlk derece mahkemesinin varsayımlarla mahkumiyet kararı verdiği belirtilen başvuruda, Nevzat Bahtiyar’ın çelişkili ifadelerine dayanılarak hüküm kurulduğu, olayla ilgili basında çıkan gerçek dışı haberlerle kamuoyunun yönlendirildiği ve sanıkların tarafsız bir yargılama süreci geçirmesinin engellendiği ileri sürüldü.
Dilekçede, Yüksel Güran hakkında verilen mahkumiyet kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün bozulması ve beraatine karar verilmesi istenerek, “Sanık Nevzat'ın aşamalarda sürekli ifade değiştirerek cansız bedeni teslim aldığını belirttiği mekanları değiştirdiği, mahkemece itibar edilen son beyanlarında belirttiği hareketlerin ise köyün fiziki koşulları, evler arası mesafe, tekrar ahıra inme süreleri dikkate alındığında Narin'in son görülme saati ile sanık Nevzat'ın aracının dereye giden toprak yolda görünme saati arasındaki kısa süreye sığmadığı, yine Nevzat'ın bahsettiği araç buluşmasının görüş açısında olmasına karşın Daran-2 kamera kayıtlarına yansımamış olma hususları birlikte değerlendirildiğinde Nevzat'ın hayatın olağan akışına aykırı son beyanlarına itibar edilemeyeceğinin gözetilmemesi, keşif yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sanığın eşi olan Gazal'ın anlatımlarında sanık Nevzat'ı araç ile evden çıkarken gördüğünü belirtmesi, olay saatlerinde Nevzat ile aynı evde olmasına karşın sanık Salim'in Nevzat'a seslenmesini duymaması, bahsedilen araç buluşmasını görmemesi, Nevzat'ın cansız bedeni taşırken ve aracına koyarken Gazal'ın bu durumu görmemiş olması sanığın beyanlarının gerçek dışı olduğunu göstermektedir.” denildi.
"NARİN, EVİN DIŞINDA ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR"
Narin’in cansız bedenine geç ulaşılması nedeniyle DNA ve sair önemli bulgular elde edilemediği belirtilen dilekçede, “Maktul Narin'in Kur’an kursuna giderken giydiği elbiseler, yanına aldığı Elif-Ba kitabı, olay günü giydiği terlikleri, mor renkli etek ve yazma cansız bedenin içerisinde bulunan çuvaldan çıktığı tartışmasızdır. Bu durum Narin'e karşı öldürme eyleminin Narin'in evinin dışındaki bir yerde gerçekleştirdiğinin somut delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürüntü örneklerinde özellikle Vajen-1 bölgesinde Prostat Spesifik Antijeninin tespit edilmiş olması Narin'e karşı cinsel saldırı olma ihtimalini güçlendirdiği ancak cansız bedene geç ulaşılması, cesedin çürümüş olması nedeniyle DNA ve sair önemli bulgular elde edilememiştir. Kamera kayıtlarından görüldüğü üzere Narin'in son görülme saati ile Narin'in cansız bedenin içerisinde bulunduğu ve sanık Nevzat Bahtiyar'ın kullanımında olan aracın kamera açısına girmesi arasında sadece 29 dakikalık fark vardır.
Ölüm sebebine göre boğma eylemin niteliği gereği tek kişi tarafından gerçekleştirilmesi, maktulün son görülme saatinden çok kısa bir süre sonra Nevzat Bahtiyar tarafından cansız bedenin Eğertutmaz Deresi’ne götürülüp gizlenmiş olması, cesede son ve tek dokunan kişinin sanık Nevzat olması, genel hayat tecrübeleri ve olağan akışa göre hiç kimse bizzat dahil olmadığı bir öldürme eyleminde cesetten bu kadar hızlı kurtulma, taşıma ve gizleme ihtiyacını duymayacağı, hakkında isnat edilen suçu işlediğine dair en kuvvetli delil bulunan sanık Nevzat'ın inkara ve masum kişilere atfı cürüm mahiyetindeki beyanlarına itibar edilemeyeceği açıktır.
Katılan Arif ve Sanık Nevzat'ın kabulünde olduğu üzere olay öncesi katılan Arif tarafından sanık Nevzat'a satılan, sanık Nevzat'ın da 3’üncü kişilere sattığı bir adet otomobilin change/çalıntı çıkması nedeniyle taraflar arasında bir ihtilafın doğduğu, bu ihtilaf nedeniyle yerel ara bulucuların devreye girdiği, görüşmeler sırasında sanık Salim'in de bulunduğu, katılan Arif ile Nevzat arasında gerginlik oluşmuşsa da tarafların mutabakatı ile sonuçlanan olayda Nevzat tarafından ödenmesi gereken bedelin 50 bin TL olarak kararlaştırıldığı bilinmektedir.
Sanık Nevzat’ın olay öncesi özellikle Narin'in güvenini kazanmaya dönük para vermesi, Narin'in babası ile yaşadığı araç ihtilafından kaynaklı sorunu iç dünyasında büyütmesi ve dış dünyaya yansıyan davranışlarıyla kendi yakınlarına bu aileden uzak durmaları yönünde söylemlerinin bulunması karşısında Nevzat'ın başka köye taşınmaya hazır hale gelen evin inşaatını da tamamladığı bir dönemde Arif'in ailesine zarar verme amacıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
"SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE NORMAL HAYATINA DEVAM EDEN BİR ŞAHSIN BEYANINA İTİBAR EDİLEMEZ"
Dilekçede, Narin’in cansız bedenini dere kenarında gizledikten sonra soğukkanlı şekilde normal hayatına devam eden Nevzat Bahtiyar’ın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği belirtilerek, “Narin'i görmemesi gereken bir şey gördüğü gerekçesi ile öldüren ve bu durumu gizlemeye çalışan bir kişinin gidip komşuya haber vermesi ve yabancı birinin tanık olmasını sağlaması hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğu, bu beyana itibar edilemeyeceği açıktır. Sanık Nevzat cansız bedeni evin içerisinde aldığını beyan etmişse de belirtilen saat aralığında Arif'in evinde yaşı küçük çocukların da olduğu, böylesine vahim bir cinayetin çocukların duyabileceği, görebileceği bir alana taşınmasının da akıl mantık kurallarıyla örtüşmediği, Nevzat’ın oluşturduğu hikayelerin yönlendirme ve basından edinilen haberlerden yararlanma eseri gerçek dışı olduğu tartışmasızdır.
Küçücük bedeni bir çuvala sığdırıp dere kenarında gizleyen, soğukkanlı bir şekilde gidip baldızında çay içen sonra namazını kılan, normal hayatına devam eden, kayıp çocukla ilgili arama faaliyetine katılan, Narin'in ailesini teselli etmeye çalışan bir şahsın beyanına itibar edilemez.
Evde bir kızın cansız bedeni varsa komşuya haber verileceği yerde daha güvenilir olan aile fertleri veya babaya ne yapalım şeklinde haber verilmesi beklenmez mi?
Komşu Nevzat, baba Arif'ten daha mı güvenilir? Olay saatlerinde müvekkilime ait telefonun arama kayıtlarında şüpheli bir durumun olmadığına göre, yine oluşa göre Narin'in son görülme anı ile dereye götürülme anı arasında 29 dakikalık bir zaman diliminin olması, hayatın olağan akışı içerisinde düşünüldüğünde aile içi bir cinayette hiç kimsenin bu kadar kısa süre içerisinde cansız bedenden kurtulma ihtiyacını hissetmeyeceği, aile içi sorgulamaların olacağı, aile fertlerinin aranacağı, yine normal bir ailenin kendi çocuğunu bir çuval içinde dereye atılmasına rıza göstermeyeceği de dikkate alındığında Nevzat'ın beyanının tamamen gerçek dışı olduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır.” denildi.
"TAHMİNLERE VE VARSAYIMLARA GÖRE HÜKÜM VERİLMESİ, BOZMAYI GEREKTİRMEKTEDİR"
Narin'e karşı öldürücü eyleminde bulunan kişinin ölüm sebebine göre tek kişi olabileceği ifade edilen dilekçede, “Yine dosya arasında bulunan MASAK’tan temin edilen banka verilerine ilişkin 11 Eylül 2024 tarihli ön inceleme raporunda Salim Güran'ın 21 Ağustos 2024 tarihinde 15.19 ve 15.28 saatlerinde havale gönderme şeklinde telefon faturası ödediği, adım sayar verisi ile fatura ödemeleri birlikte değerlendirildiğinde daraltılmış baz raporundaki hareketlerin ne kadar anlamsız ve yanılgılı olduğu net bir şekilde anlaşılmıştır.
Olay saatlerinde evde bulunan yaşı küçük çocuklar Muhammed, Emre ve Eren Güran'ın beyanlarından da sanık Salim ve Nevzat'ın eve girmediği anlaşılmaktadır.
Kamera kayıtları dar alan baz raporunu tamamen çürütmüştür. Dosya arasında bulunan görüntü inceleme tutanağında olay günü Salim Güran'ın kullanımında bulunan 47 plakalı aracın Tavşantepe İlkokulu’na ait ‘Cam 3’ isimli kamerada güncel saate göre 18.55'te görüntülendiği, aracın köy meydanına doğru gittiği (Bahse konu meydan, Nevzat Bahtiyar'a ait ev civarıdır) tartışmasız olmasına rağmen bilirkişi raporunda ise belirtilen saatte Salim Güran’ın, Arif Güran'ın ikameti civarında olduğu ifade edilmiştir.
Tahminlere ve varsayımlara göre hüküm verilmesi, bozmayı gerektirmektedir.” ifadelerine yer verildi.
Yine dilekçede, Yüksel Güran ile ilgili verilen kararın bozulması ve tahliye edilmesi talep edilerek şöyle denildi:
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde özellikle sanık Nevzat'ın Narin'in cansız bedenini teslim aldığı noktayı aşamalarda sürekli bir şekilde değiştirdiği, anne Yüksel'in olay anını gördüğüne veya fiil üzerinde bir hakimiyetinin olduğuna dair anlatımının bulunmadığı, sanık Nevzat'ın tüm beyanlarının çelişkili, akla-mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Narin'in kamera saatine göre son görülme anı ve yine cansız bedenin araç ile dereye götürülme anına ilişkin kamera kayıtları arasındaki zaman diliminin oldukça kısa olduğu, bu zaman dilimi içerisinde aile fertlerinin olağan dışı iletişim kayıtlarının bulunmadığı, cansız bedenden çabuk kurtulmaya yönelik davranış şekli, Narin'in Kur’an kursunda kullandığı eşyalar ile birlikte çuvala konulduğu hususları da birlikte dikkate alındığında olayın aile fertleri dışında ve aile konutu dışında işlendiğini gösterdiği, kesin ve açık ispata dayanmayan yorumlarla sanık anne hakkında verilen kararın hukuka aykırı olması nedeniyle bozulması gerekmektedir.
Anılan nedenlerle karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma gereği hasıl olmuştur. Yukarıda arz olunan ve resen nazara alınacak sair sebeplerle istinaf başvurumuzun kabulü ile Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28 Aralık 2024 tarih, 2024/396 Esas ve 2024/529 Karar sayılı mahkumiyet kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle hükmün bozulmasına ve müvekkil sanığın beraatine, anne olan sanık müvekkilimin isnat edilen suça iştirak ettiğine dair somut bir delilin bulunmaması, ilk derece mahkemesinin ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle verdiği hukuka aykırı mahkumiyet kararı ile birlikte tamamen hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle sanığın hükmen tutukluluk halinin devam ettiği, haksız devam eden tutukluluk durumunun hem sanık müvekkil hem de bakmakla yükümlü küçük çocukları yönünden telafisi imkansız zararlar doğurduğu, devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunmasına ilişkin yükümlülüğü de gözetilerek sanık müvekkilimin tutukluk durumunun ivedi ve öncelikli değerlendirilmesi suretiyle müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
Editor : Demirören Haber Ajansı