RÖPORTAJ:
PERVİN ERGİN / FATMA KARAKUZU
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle Sivas İrade Gazetesine başarılar diliyor ve okurlarına selamlarımı sunuyorum. Aydın Sökeliyim. İlk, orta ve lise hayatımı Söke´de geçirdim. Ardından 18 Mart Üniversitesi´nde İngilizce öğretmenliğini okumak için Çanakkale´ye gittim. Üniversiteyi bitirince İngilizce öğretmeni olarak Mersin´de göreve başladım. Daha sonra Manisa´ya atandım ve Vali Bey´le orada tanışıp evlendik. Sivas´la tanışmamız ise 2012´de, 3 yıl süren Şarkışla görevimiz ile başladı. En güzel günlerimiz Şarkışla´da geçti. Daha önemlisi kızımız Elif Şarkışla´da doğdu. O bakımdan Şarkışla bizim için hep özeldi ve özel kalacak. Akabinde ise Ankara´ya tayinimiz oldu. Açıkçası Sivas´ tan giderken hüzünlendik ve Sivas´ta tekrar görev yapmayı çok istiyorduk. Çok şükür bu da oldu, Allah utandırmasın. Şimdi ise Selçuk Anadolu Lisesi´nde İngilizce öğretmeniyim ve mesleğimde 14. yılım. Ailem için çalışma hayatıma iki yıl ara verdim ve Kızım Elif biraz büyüdükten sonra ise mesleğime geri döndüm.
Peki, bu yoğun tempoda kendinize,
kızınıza ve eşinize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz?
Tabii ki yardımcımız var ama çok şükür ki babaannemiz yanımızda. En azından kızımız onun nezaretinde büyüyor. Aslında iyi bir planlama yaptıktan sonra evime, eşime, çocuğuma ve sosyal hayatıma da vakit ayırabiliyorum. Ancak ara sıra sıkıntıya düştüğümüz zamanlar da olmuyor değil? Vali Bey gerçekten çok yoğun çalışıyor ve bazen ben "Sende bir insansın ve kendini çok yoruyorsun, biraz dinlen" şeklinde serzenişte bulunmak durumunda kalıyorum. Buna rağmen Vali Bey´den bir kere bile "Çok yoruldum, dinleneyim" tarzında sözleri hiç duymadığım gibi, aksine "bu aziz Vatan ve halkımız için daha çok çalışmalıyım " diyor kendisi. Bunu duyduktan sonra da kendisine destek olmaktan başka bir tercihimiz kalmıyor açıkçası. Vali Bey´i bazen üç günde bir saat gördüğümüz bile oluyor. Çünkü eve geliş saatleri kızımla benim uyku saatlerimize denk geliyor. Doğrusu bu duruma üzülmekle birlikte açığı da kapatmaya çalışıyorum, şükürler olsun idare ediyoruz. Hatta birlikte az vakit geçirmelerine rağmen kızımıza, anneni mi babanı mı çok seviyorsun diye sorduğumuz zaman, babamı daha çok seviyorum diye cevap veriyor. Tabii kızımızın babasını bu denli sevmesi benim için de ayrı bir mutluluk sebebi. Vali Bey´in bu yoğun çalışma temposunda kızımla birlikte ona destek olmaya çalışıyoruz. Vazifesinin gerçekten mübarek, vicdani ve manevi değerleri yüksek bir iş olduğunu; vatanının, milletinin, halkının hizmetinde çalıştığını gördükten sonra siz de destek oluyorsunuz.
15 Temmuz Gecesi´nde neler
yaşadığınızı paylaşır mısınız?
( Bu soruyu sorduğumuzda Gülden Hanım o geceyi tekrar yaşarcasına hüzünlenerek sözlerine başladı.)
Biz haberi ilk aldığımızda Vali Bey´le birlikte, korumasız bir şekilde İstasyon Caddesi´ndeydik. Hatta kızımızın ayağında ayakkabıları bile yoktu. Şöyle ki Sivas´a geldiğimizden beri ailecek gezmediğimiz istasyon caddesinde o gece bir yürüyüş yapalım dedik ve ihanet haberini orada aldık. Ardından emniyet müdürümüz gelip bizi aldı ve daha sonra kızımla beni eve bıraktı. Vali Bey´in kaç yıllık eşiyim ama yüzündeki o ifadeyi ilk defa o gece gördüm. Israrla sormama rağmen neler olduğunu ilk başta bana anlatmadı. Ancak eve gelirken " bir darbe kalkışması var, Allah korusun devletimizi kötü günler bekliyor olabilir, hemen bir şeyler yapmalıyız "dedi. Zaten telefonlar o gece hiç susmadı. Açıkçası olayın bu denli ciddi olduğunu telefon görüşmelerinden anladım. Çünkü bana pek hissettirmese de telefonda şunları söylüyordu "hiç kimse makamını teslim etmeyecek, sonuna kadar direneceğiz?" Bu sözler yıllar geçse de kulaklarımda daima çınlayacak. Bu konuşmadan sonra ciddi anlamda endişelenmeme rağmen bir yandan da kızımız hissetmesin diye avutmaya çalışıyordum ama kötü bir şeyler olduğunu çocuk bile hissetti? Vali Bey´in abdest aldığını gördüm...(Burada ağlamaya başlıyor)? Vali Bey´e ´nasıl gideceksin!´ diye sorduğumda "Gitmek zorundayım, eğer ben gitmezsem hiç kimse gitmez, önce Vatan?" diyerek "Kızım ve annem sana emanet, sen çocuğumuza bakarsın, bununla da başa çıkabilirsin" sözlerini sarf edip, arkasına bile bakmadan gitti? "Bile bile makamı teslim etmeyeceğim, direneceğim" diyen eşimle belki de son görüşmemizdi... (Burada gözleri dolan Gülden Hanım, konuşmasına bir süre bekledikten sonra devam edebildi)?
"VALİ BEYİ BİR DAHA
GÖREMEYECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM"
Evladınızı askere gönderdiğinizde bile içinizde, onu görmeye dair bir umut vardır ama ben o gece eşimi gönderdiğimde bir daha göremeyeceğimi düşündüm? Çünkü Vali Bey söylediğini yapan biri, direneceğim derse direnir ve asla o makamı teslim etmez... Ben o esnada ailemi aradım ve bize herhangi bir şey olursa evladım size emanet dedim, çünkü eşim makamını koruyorsa, ben de konutu koruyacaktım? Allah korusun O´na bir şey olacak olursa, ben de buradayım ne olacaksa bana da olsun dedim. Bitmek bilmeyen o karanlık ve uzun gecenin sabahında bu hain kalkışma, Cumhurbaşkanımızın çağrısı ve kahraman halkımız şahlanışı ile efsanevi bir direniş örneği sergilendi. Ülke genelinde olduğu gibi Sivas halkı da bu çağrıya yoğun bir katılım göstererek meydanlara çıktı. Milletimizin, kökü dışarda olan bu çapulculara meydanı bırakmadığını öğrendiğimizde biraz olsun rahatlamıştık.
"KIZIM BABASINI TANIMADI"
Sonrasında ise, makamı asla bırakmadığından ve nöbetlere devam ettiğinden dolayı Vali Bey´i üç gün hiç göremedik, sadece telefonla görüşebildik. 27 gün sonra nöbetler bitti ve eşim eve döndü? (Sesi titreyerek) Ama kızım babasını tanımadı. Sebebi ise; Vali Bey´in sabah namazlarından sonra gelip sadece iki saat uyuyup, tekrar makama geçmesiydi. Haliyle bu vakitler çocuğumuzun uyku vaktine denk geldiği için babasını göremiyordu. Şükürler olsun 27 gün sonra devletimizin ve milletimizin üzerindeki kara bulutlar dağıldı, içimiz rahatladı. Allah böyle hainliklerden ve belalardan devletimizi-milletimizi muhafaza eylesin?
15 Temmuz hain darbe kalkışmasını, bir
eğitimci olarak öğrencilerinize nasıl anlattınız?
Açıkçası 15 Temmuz´a kadar, öğrenciler hakkında bu kadar olumlu düşünmüyordum. Meslek hayatıma ilk başladığım zamanki öğrencileri; manevî değerlere daha düşkün, daha ahlâklı ve o zamanki gençlerin milli değerler karşısında daha hassas olduklarını söylerdim. Son kuşağın ise her şeyden bîhaber yaşadıklarını düşünürdüm. 15 Temmuz´dan sonra gençlerin aslında öyle olmadığını, her şeyden habersiz sandığımız gençlerin, bizi yanılttığını gördük. Bir çağrıyla gençlerimizin vatanı için sokağa dökülebilecek manevi değerlere, vatan-millet sevgisine sahip olduğunu fark ettik. Açıkçası 15 Temmuz ihanetinden sonra, gençlere güvenimiz daha da arttı. Çünkü şehitlerimize baktığımız zaman aralarında 18 yaşından küçük olanlar da var. O bakımdan gençlerle ilgili çok da karamsar olmamıza gerek yok.
"ÖNCE VATAN! VE BAYRAK!"
Bu sene eğitim-öğretim yılı başladığında Milli Eğitim Bakanlığı´nın verdiği talimatla, 15 Temmuz hain kalkışmasını bir hafta boyunca çocuklarımıza anlattık. İleriki zamanlarda üniversiteye gidecek öğrencilerimize, çok dikkatli olmaları gerektiğini; hiçbir kuruma, kişiye, topluluğa, dini alet edenlere inanılmaması gerektiğini ifade ettik. Onlara; iş, aş imkânı, arkadaş ortamı, ev, burs olanağı gibi imkânları seferber ediyoruz diyen insanlar tarafından kandırılmalarını engellemek için çeşitli tavsiyelerde bulunduk. Yani en başta gençlerin zaten buna büyük tepkisi vardı. Okul açıldığında bir dergi dağıtmıştık. Öğrencileri 15 Temmuz üzerine konuşturup, tek tek o gece ne yaptıklarını sordum. Ben de onlara o gece ne yaşadığımı, ne hissettiğimi anlattım. Onun dışında 15 Temmuz´da bütün hissettiklerimi milli şuurun farkında olan olmayan tüm öğrencilerimize anlattım. Onlar da zaten bu cennet vatanın kolay kazanılmadığının ve bu kadar kolay teslim edilmeyeceğinin farkındalar. Her vesileyle söylüyoruz zaten; ´Önce Vatan! önce Bayrak!´ diye. Yani aslında okul sadece öğretim yeri değil, bunun yanında eğitim de çok önemlidir. Vatan aşkı, bayrak sevgisi, anne-baba hürmeti ve daha önemlisi Allah inancı? Çocuklarımıza, gençlerimize her daim kutsal değerlerimizi anlatmalı ve bunu aşılamalıyız?
Son olarak neler söylemek istersiniz?
´´BİZ SİVAS´I ÇOK SEVİYORUZ´´
Aslında ben Egeliyim, eşim ise Erzurumlu. Bir Egeli ve bir Doğulu olarak biz Sivas´ı çok sevdik. Gürün kaymakamlığından başlamak üzere, Vali Bey´in 10 yıllık bir Sivas geçmişi var. Vali Bey Sivas´ı kendi memleketinden daha çok seviyor. Ama ben buraya gelince bunu daha iyi anladım. Manisa´da görev yaptığımız 3 yıl boyunca Vali Bey bana hep Sivas´ ı anlatırdı. Belki inanmayacaksınız ama biz evlendikten sonra tatile Sivas´a geldik. Yani bana Sivas´ı o kadar çok anlattı ki; tamam, gidelim dedim. Ben daha önce Sivas´a gelmemiştim, Hele hele tayinimiz Şarkışla´ya çıktığı zaman Vali Bey´e dedim ki; Haklıymışsın, Sivas´ın insanları farklıymış. Yani ben bu kadar vefakâr, fedakâr, manevi değerlere saygılı insanları başka hiçbir yerde görmedim. Burada bir ramazan Ayı yaşanıyor, kendi memleketim de dâhil olmak üzere, hiç bir yerde bu atmosferi yakalayamıyorsunuz. Benim annem-babam evlerini, memleketlerini bırakıp ramazan ayında buraya gelirler.
´´SİVAS GÜVENLİ BİR ŞEHİR´´
Şunu da ifade etmeliyim ki, siz birçok ilin caddesinde gece saat 23.00´den sonra çok da güvenli dolaşamazsınız. Sivas bu bakımdan da çok güvenli bir şehir. Sonra Sivas´ın insanları çok misafirperver, dışarıdan gelen insanlara ciddi şekilde sahip çıkıyor. Yani kültürel değerleri, manevi değerleri, tarihi dokusu, belki de insanlar üzerinde de etkili oluyor. Bana sorsalar Sivas´tan kötü bir insan çıkar mı diye, çıkacağına ihtimal vermem. Kötü olabilecek kimse yok diye düşünüyorum. Biz hep Vali Bey ile şunun hayalini kurardık, Sivas´a gidelim şunu yapalım. Ara sıra Sivas´a geliyorduk. İlk görev yerimizin buraya çıkmasından dolayı çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Açıkçası, çalışılabilecek en güzel illerden birindeyiz... Biz de bunun bilinciyle, ilimize en güzel hizmetlerin yapılması için gayret sarf ediyoruz.
Son olarak bir kez daha ifade etmek gerekirse; hain darbe girişiminin birinci yılında, milletimizin aynı şuur ve azimle meydanlara çıkarak, Milli İrade nöbetlerine devam ettiğini görüyoruz. Allah Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza uzun ömürler versin. Ülkemizi, bir daha da 15 temmuz gibi bir ihanet senaryosuyla karşı karşıya bırakmasın.
Bize vakit ayırıp, bu samimi sohbeti gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.
-Bende sizinle tanıştığıma memnun oldum ve ropörtaj için ayrıca teşekkür ederim.
Editor : Haberpanelim