Kahramanmaraş'ta 6 Şubatta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgede incelemelerde bulunan Munzur Üniversitesinde görevli jeolog Doç. Dr. Taylan Sançar, deprem sonrası yapılması gereken en önemli işlerden birinin arazideki yüzey kırıklarının dağılımını tespit etmek, yüzey kırıkları üzerinde meydana gelen hareketin ne kadar, fay zonu boyunca nasıl dağıldığını öğrenmek olduğunu söyledi.
Meydana gelen ikinci depremde Göksun’dan başlayan hattın Doğanşehir’in güneyinden Yeşilyurt’a doğru hareket etiğini öğrendiklerini belirten Sançar, ''Bu şu anlama geliyor, aslında Malatya fayı üzerinde bu depremlerde herhangi bir hareket meydana gelmedi. Dolasıyla meydana gelen deprem, Malatya fayının üzerine biraz da enerji yüklemiş oldu. Bu, Malatya fayının üzerinde hareket olmaması, kırık sisteminin gelişmemesi, üstüne de enerji transfer etmiş olması halihazırda deprem tehlikesi taşıyan Malatya fayı için birazcık daha tehlikeyi artırdı. Her ne kadar biz deprem riskinden bahsediyorsak da bunun zamansal bir ölçeği çok zor. Yaklaşık 5-6 senedir bu fay üzerinde dikkat çekmeye çalışıyoruz. Şunu da belirtmek gerekir ki öngörülebilir bir gelecekte depremlerin ne zaman olacağı, nerede olacağı veya nasıl olacağı gibi bir takım sorulara net cevaplar vermek mümkün değil. Ne zaman olacağını kesinlikle bilmiyoruz. Nerede olacağından merkez üssü nedir bilmiyoruz. Nasıl olacağında da kasıt bir mevcut deprem öncü deprem midir değil midir bunu ayırmak çok mümkün değil. Ana şok olmadan öncü depremleri söyleyemiyoruz” dedi.
Malatya fayı üzerinde yaptıkları araştırmalarda son 10 bin yıl içerisinde 4 yüzey kırığı oluşturan deprem olduğunu gördüklerini kaydeden Doç. Dr. Taylan Sançar, ''Bu depremlerin tekrarlanma aralığı ve Malatya fayı üzerinde meydana gelen son depremi dikkate aldığımız zaman artık fayın çok ciddi bir deprem tehlikesi içerdiğini görüyoruz. Dolasıyla son olan depremlerle birlikte artık Malatya fayı ciddi deprem beklenen, Türkiye açısından birinci dereceden önemli bir fay haline gelmiş oldu. Bir takım değerlendirmeler yapıldı. Malatya fayı üzerinde deprem olursa Ovacık fayı, bölgedeki diğer fayları etkiler, tetikler gibisinden. Bu aslında tam tersi durum için de geçerli. Biliyorsunuz bizim ilimiz için en önemli tehlikelerden birisi de Yedisu fayı. Yedisu fayı Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde Marmara segmentiyle, Marmara’nın içinde yer alan fay kesimi ile birlikte kırılmayan iki koldan bir tanesi. Erzincan’ın Üzümlü ilçesinin birazcık batısından başlıyor ve Bingöl’ün Yedisu ilçesine kadar yaklaşık 75 kilometre uzunluğu olan bir fay. Bu fay üzerinde meydana gelecek depremin en az 7.2 olmasını bekliyoruz. Tarihi kaynaklara baktığımız zaman en son deprem 1784 yılında bir önceki deprem 1583 yılında olmuş. Daha önceki depremlere baktığımız zaman bu fayın düzenli bir deprem üretme davranışının olmadığını görüyoruz. Bazen bir deprem arası 100 yıl, bazen 150 yıl, bazen de 200 yıl oluyor. Son depremin yaklaşık 240 yıl önce olduğunu dikkate alırsak bu da çok çok ciddi bir deprem tehlikesi taşıdığını gösteriyor” diye konuştu.
OVACIK FAYINA ENERJİ AKTARMASI MUHTEMEL
Yedisu fayı ile Ovacık fayının Erzincan yakınlarında birbirine çok yaklaştığına vurgu yapan Doç. Dr. Taylan Sançar, ''Dolayısıyla Yedisu’da meydana gelecek bir depremin Ovacık fayı üzerine enerji aktarması çok çok muhtemel. Bu durumda eğer Ovacık fayının deprem üretmesi gerçekleşirse bu tam tersi Malatya’yı tetikleyecek gibi geliyor. Malatya üzerine ciddi bir enerji aktaracak gibi geliyor. Tetiklemekten bizim kastımız üzerine enerji yüklemesi ve meydana gelebilecek depremi biraz daha yakına çekmesi. Yedisu üzerindeki yıkıma baktığımız zaman bunun tarihteki verilerle karşılaştırınca çok daha rahat anlayabiliyoruz. 1784 depreminde Erzincan’da 10 bine yakın ölüm olduğu söyleniyor. Bütün Erzincan’da 500-600 binasının ayakta kaldığı söyleniyor. Dönemin Erzurum valisi ve vali yardımcılarının depremde hayatlarını kaybettiklerini biliyoruz. Ve yapılan hasar dağılımına baktığımız zaman Erzincan’dan Muş’a kadar çok geniş bir alanda bu depremin etkilerinin olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu fay, ilimiz merkezine yaklaşık 50-55 kilometre mesafede. Bunun dışında Pülümür’e oldukça yakın. Bunun dışında Erzincan-Tunceli yolu bizim şehrimizin anayollarından bir tanesidir. Bu yol üzerinde ciddi hasarlardan dolayı muhtemel bir afet durumunda bizim kuzeyden gelecek yardım yollarının çok ciddi bir şekilde etkileneceğini düşünüyorum. Çok eski kar tünelleri var. Bu kar tünellerinde de meydana gelebilecek en ufak bir hasar bile ulaşımı uzun süre aksatacak. O anlamda çok dikkat etmemiz gereken bir durum Yedisu’da meydana gelebilecek bir deprem'' şeklinde konuştu.
OVACIK FAYININ İVEDİLİKLE ARAŞTIRILMASI GEREKİYOR
Ovacık fayıyla ilgili durumun biraz farklı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Taylan Sançar, “Yedisu fayı ve Malatya fayı üzerinde bir deprem sırasında meydana gelebilecek yüzey kırığının bütün fay boyunca ilerlemesini engelleyecek bir bariyer söz konusu değil. Fakat Ovacık fayında bu bariyerlerden bir kısım mevcut. Erzincan’dan başlayıp Ovacık’ı geçerek, Ovacık’ın batısına kadar tek hat geliyor. Bundan sonra birazcık daha farklı kollara ayrılıyor. Şöyle bir hesap yapmıştık. Erzincan’dan başlayıp Ovacık’ın 20-25 kilometre batısına kadar giden hat üzerinde hiçbir bilgimiz yok. Tarihsel ya da aletsel dönemde olmuş bir deprem bilmiyoruz. Paleoosismolojik çalışmalarımız da maalesef yok. Eğer bu fay üzerinde bir deprem olursa oluşturacağı depremin 7.2 büyüklüğünde olduğunu öngörebiliyoruz. Bu kol daha batıya doğru Malatya fayına doğru gelince dört parçaya ayrılıyor. Bu dört parçanın birisinde sadece paleosismoloji çalışması yapabildik. Bu çalışma bize diyor ki Ovacık fayının bu bölümünde milattan önce 50 yılından sonra bir deprem meydana gelmiş. Bu depremin ne zaman meydana geldiğini bilmiyoruz. Veya bu depremin Ovacık fayının diğer hatları üzerinde kırık oluşturup oluşturmayacağını bilmiyoruz. Yalnız elimizde son 2 bin, 2 bin 500 yüzyıllık kayıtlara baktığımız zaman Ovacık fayının kaynaklık etmiş olabileceği bir depremin izlerine rastlamıyoruz. Bu veriler bir yerde ne kadar yıkım olduğunu, ne kadar can kaybı olduğunu ifade eden veriler. Ve bunlardan biz bir şiddet haritası hazırlıyoruz. Şiddetten oluşturduğumuz eş şiddet haritasına bakarak bu depremlere kaynaklık etmiş olabilecek fayı tahmin etmeye çalışıyoruz. Yani 1784’de meydana gelen depremin biz Yedisu fayına atfediyoruz fakat bu atfettiğimiz şeyi aynı zamanda paleosismolojik verilerde bulabiliyoruz. Tarih kayıtlarında Ovacık fayı üzerine atfedebileceğimiz herhangi bir deprem olmaması buradaki depremin riskini şu aşamaya getiriyor. Ovacık fayının çok ivedilikle araştırılması gerekiyor. Çünkü Ovacık fayı üzerinde olacak bir depremin sadece Tunceli değil çevre illerde Erzincan’da, Elazığ’da, Muş’ta kısmen biraz daha kuzey bölgesinde Sivas, Gümüşhane ve Trabzon gibi illerde hissedileceğini, zemin ve bina koşuluna bakarak da yıkım oluşturabileceğini söyleyebiliriz” dedi. /İHA/
Editor : Fatih Tabur