Fatih TABUR
Saadet Partisi İl Başkanlığı; Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı Anma ve Anlama Programı gerçekleştirdi. Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nden yapılan program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Daha sonra konuşan Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Zahit Tokgöz; “Bugün bundan 11 yıl önce, 27 Şubat 2011 tarihinde, milyonlarca insanın duaları eşliğinde, ebedi hayata uğurladığımız Erbakan Hocamızı anmak için bir aradayız. Bu buluşmamızın Erbakan’ı anmanın yanında anlamamıza da vesile olmasını diliyorum. Allah sizden razı olsun. İyi ki varsınız. İyi ki buradasınız. Sizler kardeşlik yurdu bir Türkiye’nin teminatısınız. Sizler yolundan dönmeyen, hedeflerinden taviz vermeyenlersiniz. Sizler rüzgara, konjonktüre, makama, mevkiye, güce boyun eğmeyenlersiniz. Sizler hiçbir zaman diklenmeyen ama her daim dik duranlarsınız. Sizler ilk virajda veda edenler değil, sonuna kadar ahde vefa gösterenlersiniz. Hepiniz biliyorsunuz. 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan ilk adımı atarken, ilk tohumu ekerken birileri şöyle demişti : Bir çiçekle bahar olmaz. Merhum Erbakan hocamız ‘Evet bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar’ diyerek bugünün ve geleceğin baharlarını bizlere müjdelemişti. Geçtiğimiz yıllarda Erbakan Hocamızın ‘ilim adamı’ yönünü, ‘siyaset ve devlet adamı’ yönünü, diğer yıllarda ‘dürüstlük ve nezaketini’ ‘ahlak ve adalet’ anlayışını yorumlayarak dersler çıkarmaya çalıştık. Bu yıl Erbakan Haftası etkinliklerinin ana teması ‘Adil Devlet ve İnsanca Yaşam’ olarak belirlendi” dedi.
ADALET KONUSUNDA YAŞANAN ÇİFTE STANDARTTIR
Bugün Türkiye’nin de dünyanın da en büyük probleminin adaletsizlik olduğunu ifade eden Tokgöz; “Adalet konusunda yaşanan çifte standarttır. Merhametin yerini nefretin, şefkatin yerini öfkenin, diyaloğun yerini çatışmanın, adil paylaşımın yerini sömürünün almış olmasıdır. İnsanca yaşam deyince bazıları anlamazlıktan gelip ‘farklı bir yaşam mı var?’ veya ‘insanca olmayan yaşam olur mu?’ diyerek temamızı küçümsemeye hatalı bulmaya gayret ederek küçüldüler. Ama bize kendilerine açıklama yapmak konusunda yardımcı oldular. Bazen konunun tersini anlatmak daha etkili olur diye düşünüyorum. Sadece bir birey için talimatlı istatistik kurumunun verdiği bilgilere göre dahi yoksulluk sınırının 5 bin 584 TL’yi aştığı, açlık sınırının 4 bin 433 TL’yi aştığı bir ülkede 4 kişilik bir aile asgari 4 bin 253 TL ile geçinmek mecburiyetinde ise buna ‘insanca olmayan bir yaşam’ denir. 5 milyondan fazla aile elektrik faturasını ödeyemiyorsa buna ‘insanca olmayan yaşam’ denir. 6 milyondan fazla hane sosyal yardım almadan yaşamaz durumdaysa, her 3 gencimizden 1’i işsiz ise, çocuklarına bez ve mama dahi alamayan milyonlarca aile, binlerce ufacık yavrumuz her sabah okula kahvaltı dahi yapamadan gidiyor, akşama annesi pazardan, artıklardan eğer yenecek bir şeyler bulur da gelir yiyebilirse, ancak tok yatıyorsa buna ‘insanca olmayan yaşam’ denir. Elhamdülillah namaz kılan ve ibadet eden bir cumhurbaşkanımız varken, binlerce kilometre otoyol ve bölünmüş yol yapıldıysa, kur ve geçiş garantili devasa köprüler, kur ve uçuş garantili hava limanları yapıldıysa, hasta garantili modern hastaneler yapıldıysa, bir gün elbet bitecek hızlı tren yatırımlarının faydasına teşekkür ediyoruz. Ama 85 milyon insanın yaşadığı ülkemizde, şeffaflıktan ve fizibiliteden yoksun, milyarlarca dolara mal olan bu işler, birkaç firmanın tekeline ihale edilirken, yüzlerce hükümet yandaşı insan, her biri onlarca kurumdan, onlarca bin TL maaşa bağlanırken 16 milyon insanımız açlık, 50 milyon insanımız yoksulluk sınırının altında yaşıyorsa buna ‘adil olmayan devlet yönetimi’ denir. Emeği geçenlere gerçekten müteşekkir olduğumuz Ayasofya Camii özüne dönerken, başörtüsü takan insanlarımız her alanda özgürlüğüne kavuşmuşken, Erbakan Hocamızın en önemli miraslarından, D8 İslam Birliği ilişkilerini sürdürmek ve güçlendirilmek yerine Siyonizmin ve dünya terörizminin lideri İsrail sözde devletinin Kudüs işgaline rağmen, daha geçen gün İsrailli militanların 12 yaşında Filistinli kızımızın üzerinde tepinip durmayan zulümlerine rağmen, terörist başını ülkemizde ağırlamak ve bu şekilde ilişkilerin düzelmesini arzu etmek ‘Erbakanca olmayan’ siyaset demektir. Zaman zaman yapılan müspet adımları Erbakan hocamız idealleri olarak sunmak ve onun yolundan gidildiğini belirterek büyük resmi gizlemekse ‘Erbakan’ ı anmak değil, anlamak hiç değil’ , sadece ve sadece ‘Erbakan sevgisini istismar’ etmektir” diye konuştu.
BU MİLLETE ASLA EN UFAK BİR BEDEL ÖDETMEYİZ
Tokgöz; konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Biz Saadet Partisiyiz. Milli Görüşçüyüz. Biz siyaseti makam ve mevki için, şan ve şöhret için yapmıyoruz. Bizim mücadelemiz Ahmet gitsin Mehmet gelsin mücadelesi değildir. Biz şahıslarla değil zihniyetlerle uğraşırız. Biz isimlere değil ilke ve prensiplere bakarız. Tıpkı Erbakan gibi bedel öderiz ama bu millete asla en ufak bir bedel ödetmeyiz. Hiçbir zaman kendi ikbalimiz için, milletin istikbalinden taviz vermeyiz. Tek arzumuz, tek derdimiz vardır; o da bu aziz millete hizmet etmek ve Cenabı Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bu duygu ve düşüncelerimle bir kez daha hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başta Erbakan Hocamız olmak üzere bu millete hizmet etmiş bütün büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.”
İlahiyatçı Aydın Aydın’ın konuşmacı olarak katıldığı programda ilahi dinletisi, sinevizyon gösterimi ve hatim duası gerçekleştirildi.
Editor : Haberpanelim