Gündem

Türk Savunma ve Havacılık Sanayii göğsümüzü kabartıyor

Savunma Sanayii Başkanlığı verilerine göre, Türk Savunma ve Havacılık Sanayii bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin askeri sistem ihtiyaçlarının %80’inden fazlasını yurtiçinden karşılayabilecek bir kapasiteye erişti.

Türk Savunma ve Havacılık Sanayii göğsümüzü kabartıyor
06-02-2025 12:23
SİVAS

Savunma sanayi uzmanı İbrahim Sünnetçi, değişen küresel savunma sanayi paradigmalarını ve Türkiye'nin bu değişim içerisinde teşkil ettiği yeri AA Analiz için kaleme aldı.

***

Günümüz dünyasında savunma sanayi yüksek teknoloji, yapay zeka, yapay zeka destekli insansız kara, deniz ve hava araçları, hipersonik füzeler, kuantum bilişim tabanlı savaş sistemleri, siber güvenlik çözümleri ve uzay teknolojileri gibi alanlarla entegre hale gelerek hızla evrim geçiriyor. Bu dönüşüm sonucu sadece klasik silah üretimi değil, ileri teknoloji ve yapay zeka odaklı sistemler de rekabet alanı haline gelirken, bu dönüşüme ayak uydurabilen bölgesel aktörlere de bu alanda rekabetçi hale gelebilme fırsatı doğdu. Türkiye de son 20 yılda yerli üretimi artırma ve yabancı tedarikçilere bağımlılığı azaltma hedefiyle uygulanan stratejik politikalar sayesinde bu dönüşümün içinde yerini aldı. Bu sayede yerli ve milli üretim kapasitesini artıran Türkiye, küresel ihracatta da yükselen bir aktör haline geldi.

Türkiye, gerçekleştireceği insan ve teknoloji odaklı yatırımlar ile Türk Savunma ve Havacılık Sanayi’nin uzay, çip teknolojisi, yapay zeka ve otonom sistemler gibi ileri teknoloji alanlarına entegrasyonuna imkan tanıyarak daha güçlü ve kritik teknolojilerde bağımsız bir savunma sanayi yapısıyla 2030’lu yıllarda bölgesel bir güçten küresel bir savunma sanayi aktörüne dönüşme potansiyeline de sahiptir.

Küresel savunma harcamaları ve yeni trendler

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, 2023'te küresel savunma harcamaları 2 trilyon 443 milyar doları aşarken en çok askeri harcama yapan ilk 10 ülke sırayla ABD, Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan, İngiltere, Almanya, Ukrayna, Fransa ve Japonya olurken, Türkiye listede bir sıra yükselerek 22’nci oldu. En fazla askeri harcama yapan iki ülke olan ABD (916 milyar dolar) ve Çin (296 milyar dolar) tarafından yapılan harcamalar küresel savunma harcamalarının yaklaşık yarısını teşkil etti.

Küresel savunma sanayisinde yaşanan teknolojik dönüşümün bir yansıması olarak ABD, Çin, Rusya, Hindistan, İngiltere ve Fransa gibi büyük güçler, artık yatırımlarını geleneksel savunma sistemlerine yapmıyor. Yatırımlarını, yapay zeka destekli insansız araçlar, 6’ncı nesil savaş uçakları, hipersonik füzeler, enerji tabanlı silah sistemleri, uzay konuşlu savunma sistemleri, kuantum bilişim tabanlı savaş sistemleri ve siber güvenlik çözümleri gibi alanlara kaydırdıkları gözlemleniyor.

2025 itibarıyla, dünyanın en gelişmiş askeri teknolojilerine ve en büyük savunma bütçesine sahip, 800’den fazla denizaşırı askeri üssü bulunan ve küresel çapta tam teşekküllü bir lojistik operasyon ağına sahip olan ABD, küresel askeri gücünü korumaya devam ediyor. Ancak son 20 yılda askeri harcamalarını önemli ölçüde artıran Çin, savunma sanayisindeki teknolojik altyapısını hızla iyileştirerek ve özgün tasarımlı yeni nesil savaş uçaklarını envanterine şaşırtıcı bir hızla kazandırıyor. Ayrıca, donanmasını yüksek teknoloji ürünü silah ve sensör sistemleriyle donatılmış modern harp gemileriyle güçlendirip genişleterek, 2024 yılı itibarıyla gemi sayısı bakımından ABD’yi geride bıraktı ve dünyanın en büyük donanmasına sahip ülke oldu. Hipersonik silah kapasitesini de hızla artıran Çin, küresel liderlik için meydan okuyor. ABD’nin Çin'in artan etkisini dengelemek için Hint-Pasifik stratejisini güçlendirme, bölgedeki müttefikleriyle askeri işbirliğini artırma ve ileri teknolojiye dayalı yeni nesil savunma sistemlerine yatırıma devam etme yönünde adımlar attığını gözlemliyoruz.

Savunma harcamalarının sürdürülebilirliği konusunda kendi kamuoyunda tartışmaların başladığı ABD, Çin’in meydan okumasına karşı küresel askeri liderliğini korumak için savunma sanayi alanında yeni teknolojilere büyük yatırımlar yapıyor. Bunlardan en dikkat çekenleri şunlardır:

  • 6’ncı Nesil Savaş Uçağı (NGAD – Yeni Nesil Hava Üstünlüğü)
  • Hipersonik Füzeler (Dark Eagle, ARRW, SCRAMJET)
  • Yapay Zeka Destekli Otonom Silah Sistemleri
  • Enerji Tabanlı Silah Sistemleri (Lazer Silahları ve Elektromanyetik Silahlar)
  • Uzay Savunma Programları (Starshield, GPS III, yeni nesil uydu silahları)

Türkiye'nin dünya savunma sanayisindeki pozisyonu ve teknolojik kabiliyetleri

Son yıllarda modern teknolojilerin muharebe sahasındaki etkisinin giderek artması, asimetrik tehditlerin daha sofistike hale gelmesine ve FPV tipi dronlar gibi düşük maliyetli saldırı sistemleriyle bile büyük tehditlerin oluşturulabilmesine yol açtı. Bu durum, sürekli dönüşen muharebe sahasının gereksinimleri doğrultusunda, Türkiye’nin savaşın doğasını değiştiren ve asimetrik tehditlerin etkinliğini artıran teknolojilerle başa çıkabilecek güçlü bir orduya ve uluslararası arenada rekabet edebilir seviyeye ulaşmış yetkin bir savunma sanayiye sahip olmasını zorunlu kılıyor. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) verilerine göre Türk Savunma ve Havacılık Sanayii bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) askeri sistem ihtiyaçlarının %80’inden fazlasını yurtiçinden karşılayabilecek bir kapasiteye erişti. 2024 yılında dünyanın dört bir yanındaki 180 ülkeye 300’den fazla farklı savunma sanayi ürününü ihraç eden Türkiye, 2030 yılına kadar savunma ve havacılık ihracatında dünya çapında en büyük 6 ülke arasına girmeyi ve savunma sanayi ihracatını artırmayı hedefliyor.

Türkiye ekonomisine en fazla katkı sağlayan sektörlerden biri haline gelen ve 3500’den fazla şirkete (1600’ü ihracat yapıyor) ve 90.000’den fazla çalışana sahip olan Türk Savunma ve Havacılık Sanayii’nin yıllık cirosu 15 milyar doları, 2024 yılındaki ihracat geliri 7 milyar doları, AR-GE yatırımları ise 2,6 milyar doları geçti. Mart 2024’te yayımlanan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre Türkiye’nin küresel silah ihracatındaki payı 2014-2018 dönemiyle karşılaştırıldığında 2019-2023 döneminde yüzde 0,7’den yüzde 1,6’ya yükselerek yüzde 106’lık bir artış gösterdi. Yine bu rapora göre Türkiye, 2019-2023 yılları arasında dünyanın en büyük 11’inci silah ihracatçısı oldu. İnsansız Hava Araçları (İHA/SİHA), zırhlı araçlar, harp gemileri ve botlar ile değişik çapta ve tipte mühimmat ve füze sistemlerinin savunma sanayi ihracatında önemli bir yer tuttuğu Türkiye’nin savunma ihracat pazarlarındaki ilk üç büyük müşteri ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE, %15), Katar (%13) ve Pakistan (%11) oldu.

Türk savunma sanayisinin tarihi ve bugünü

Türkiye’nin son on yılda savunma sanayi alanında elde ettiği başarının arkasında, teknolojik yeniliklere yapılan yatırımların önemli bir payı bulunuyor. Bu yeniliklerden öne çıkanlar arasında İnsansız Kara, Deniz ve Hava Araçları ile KAAN Milli Muharip Uçak Projesi yer alıyor. Özellikle İHA ve SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) teknolojilerinde sağlanan ilerlemeler, ülkenin savunma sanayisindeki en önemli dönüm noktalarından birisidir.

1980’lerde, kullanım alanları yeni yeni keşfedilen İHA’ları daha iyi tanımak, kullanım konseptlerini belirlemek ve gerekirse sanayileşme modelini oluşturmak amacıyla SSB sorumluluğunda ilk çalışmalar başlatıldı. 1991’de SSB’nin düzenlediği uluslararası ihalede, uygun bulunan iki firmadan (ABD ve İsrail) 1992’de 6’şar uçaklık sistem sipariş verildi; ancak İsrailli AAI Firması’nın önerdiği Taktik İHA Sistemi, kabul testlerini geçemeyince sözleşme iptal edildi. Bunun ardından, General Atomics firmasının sağladığı 6 adet Gnat-750 tipi MALE İHA, 1994’de TSK envanterine katıldı.

2000’li yılların başında SSB, özgün İHA üretimini öncelikli sanayileşme alanlarından biri olarak belirledi; bu doğrultuda Aralık 2004’te TUSAŞ ile özgün bir İHA sisteminin geliştirilmesi için sözleşme imzalandı. 30 Aralık 2010’da ilk uçuşunu gerçekleştiren ANKA İHA Sistemi, 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girdi; BAYKAR Teknoloji’nin milli imkanlarla geliştirdiği BAYRAKTAR TB2 İHA’nın teslimatlarına ise Kasım 2014’te başlandı.

Milli imkanlarla geliştirilen ANKA ve BAYRAKTAR TB2 S/İHA platformları, başlangıçta yalnızca keşif ve gözetleme işlevi görürken, zamanla kuvvet çarpanı haline yükseldi. Hem iç güvenlik operasyonlarında hem de terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG’ye karşı Suriye ve Irak’ta yürütülen sınır ötesi operasyonlarda önemli görevler üstlenen bu sistemler, Libya ve Azerbaycan’daki çatışmalarda cephe hattı savaşçısı rolüne geçerek savaşın seyrini değiştirdi. Sahada elde edilen başarılar kısa sürede ihracata dönüştü; Türkiye, yaklaşık 5 yıl içinde 50 ülkeyle toplamda 770 adet Mini İHA, Taktik İHA, MALE İHA ve TİHA için ihracat sözleşmeleri imzaladı. BAYKAR Teknoloji’nin 2023 yılındaki ihracatı 1,7 milyar doları aşarak Türkiye’nin dünya çapında talep gören İHA teknolojisine ulaştığını gösteriyor.

Türk Savunma ve Havacılık Sanayi’nin havacılık alanında ulaştığı teknolojik seviyenin vücut bulmuş hali olan 5’inci Nesil KAAN Milli Muharip Uçak (MMU) Projesi, Türkiye’nin hem yerli üretim kapasitesini geliştirmesi, hem de bölgesel hava üstünlüğünü sağlaması açısından kritik öneme sahiptir. Savunma Sanayii İcra Komitesinin 15 Aralık 2010 tarihinde gerçekleşen toplantısında başlangıç kararının alındığı MMU Projesi'nde 21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuş, 6 Mayıs 2024 tarihinde ise ikinci uçuş başarıyla gerçekleştirildi. Ocak 2025 itibarıyla üretim ve nihai montaj faaliyetleri devam eden ikinci prototip uçak ile ilk uçuşun ise 2025 yılı içinde icra edilmesi planlandı. 2028 yılında Türk Hava Kuvvetlerine ilk teslimatının yapılması ve 2030’lu yıllarda yerli tasarım ve üretim turbofan motorlarla görev yapması planlanan KAAN 5’inci Nesil MMU, uzun vadede Türkiye’nin 6’ncı Nesil Savaş Uçağı geliştirme hedefinde de temel teşkil edecektir.


Editor : Anadolu Ajansı
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER