İlkokuldan mezun olduktan sonra 1960 yılında bir terzinin yanında çırak olarak mesleğe başlayan Kıdıl, ilk dükkanını 1960'lı yılların sonunda açtı.
Dükkanını açtığı ilk günden bu yana iş yerinde mutlaka takım elbise giyen 4 çocuk babası Kıdıl, aradan geçen yıllara rağmen müşterilerinin karşısına takım elbise giyip kravat takmadan çıkmıyor.
İşini ilk günkü heyecanla sürdüren Kıdıl, dükkanını açtığında aldığı ilk dikiş makinesini de hala kullanmaya devam ediyor.
Kıdıl,1960 yılından bugüne kadar terziliği severek yaptığını söyledi.
Müşterilerine en güzel şekilde hizmet etmeye çalıştığını anlatan Kıdıl, bunun da karşılığını gördüğünü dile getirdi.
Her gün sabah evden takım elbisesini giyerek çıktığına işaret eden Kıdıl, "Evden çıkmadan giyinir, kuşanırım. Eşim kapıdan çıkarken beni yolcu eder, duasını eder ve 'Allah seni iyi insanlarla karşılaştırsın, hayırlı kısmetler.' der." ifadesini kullandı.
"Bugüne kadar çocuklarımın karşısında bile eşofmanla oturmadım"
Yaptığı işin her şeyi olduğunu vurgulayan Kıdıl, şöyle devam etti:
"Bir esnafın işçiliği kadar giyimi de önemlidir. Takım elbiseyi yıllardır giyiyorum. Bu giyimi mesleğim boyunca sürdürdüm, sürdürmeye de devam edeceğim. Benim için maddiyat hiçbir zaman önemli değil. Önemli olan müşterinin parasından ziyade diktiğim elbiseyi beğenmesi, memnun olmasıdır. Benim için en önemlisi, kişiyi beğendirebilmektir. Bu işin paradan ziyade bana zevk veren tarafı burasıdır. Güzel şekilde yapıp teslim ettiğim karşımdaki müşteri memnun kaldığı zaman, işte o zaman ben paraya helal diyorum."
Kıdıl, iş yerinde nasıl takım elbiseyle çalışıyorsa evde de giyimine özen gösterdiğini belirterek, "Bugüne kadar çocuklarımın karşısında bile eşofmanla oturmadım, bacak bacak üstüne atmadım. Çocuklarım da her zaman bana karşı nezaketli ve saygılı olur. Çocuklarımdan da bunu istedim." dedi.
Editor : Anadolu Ajansı