Acı Reçete

Ahmet Hasdemir
Ahmet Hasdemir
Acı Reçete
17-07-2023

Seçimlerden önce seçimi kim kazanırsa kazansın seçim sonrası hem iktidarın hem de halkın işi zor demiştim. Umarım yaşadıklarımız, bundan sonra ki yaşayacaklarımız geçmişteki yaşadıklarımızı aratmaz. Hükümetin seçim öncesi adeta bol kepçeden dağıttıkları neredeyse nefesimi kesmişti.  Seçim öncesi yaptığımız televizyon programlarında iktidarı ve muhalefeti bu konuda çekinmeden eleştirmiştim. Özellikle Erken Yaşta Tekaüt olmak isteyenlere verilen tavizler ülkemizin uzun yıllar sırtında taşıyacağı ağır yükü, kamburu olacaktır demiştim. EYT’yi burada sadece bir örnek olarak değerlendireceğim.    

EYT’ye çıkarılmadan önce bundan faydalanacak yakınlarım olmasına rağmen şiddetle karşı idim, geleceğimize ipotek koyacak bir uygulama olur, vazgeçilmelidir demiştim. Yapılan baskı o kadar çok oldu ki siyasi hayatıma mal olsa da kabul etmeyeceğim diyen Cumhurbaşkanı istemeyerek EYT’nin yasallaşmasını kabul etti. EYT’ciler isterse sosyal güvenlik sistemi çöksün, ülke batsın, isterse maaşların ödenebilmesi için kapı kapı para dilenilsin yeter ki beni 40-45 yasında emekli edin dediler. Onların derdi tamamıyla dünyalıktı, arabalar yenilenecek, ikinci evler alınacak, arkadaşlarıyla okeye oturulacak, çalışmayıp yan gelip yatılacaktı. Bir tarafta genç yaşta bunları düşleyip örgütlenen bir topluluk diğer tarafta da kritik seçim öncesi köşeye sıkışan tecrübeli bir siyasetçi ve siyasi gelecek için alınan yanlış kararlar. 

Böylesi bir garabeti yetişmeye çalıştığımız hiçbir gelişmiş ülkede göremezsiniz. Kimi yerde 65 kimi yerde 67 yaşından önce emekli olamazsınız. İstisnai durumlar yok mu var tabiî ki ama ağır kurallar olduğu için kolay kolay erken emekli olamazsınız. Orada öncelik ne kadar çok çalışırsam emekli olunca o kadar çok maaşım olur anlayışı geçerlidir. Bizde ise her seçim öncesi mutlaka tavizler kopartılan bir sistem mevcut.

Sosyal güvenlik literatüründe “aktüeryal denge” denilen bir kavram vardır. Bu kavramın anlamı “çalışanlardan alınan primlerin emekli maaşlarını karşılama oranıdır”. Bir önceki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin “En az üç çalışanın bir emekliyi finanse edecek bir sistemin olması lazım” demişti. Eski Bakan ‘en az’ üzerinden hesap ediyor, normalinde 4 çalışana 1 emekli olmalı. Bizde durum nasıl?  EYT`den önce emekli sayımız 14 milyon, sigortalı çalışan sayımız yaklaşık 26 milyon kadardı. Emekli sayımız bu gidişle 17 milyonu bulacak. Nasıl olacak, nereden ödenecek bu kadar büyük meblağlı ödemeler? Sosyal güvenliğimizde öyle büyük açıklar var ki maaş ödemeleri haricinde yaklaşık 75 milyon kişinin sağlık hizmetleri neredeyse bedava karşılanıyor. Buna hiçbir devlet dayanamaz. Hastaneler alabildiğince büyüdü, sağlık hizmetlerinde neredeyse çağ atladık ama sistemden ne hastalar memnun ne de sağlıkçılar. Hizmetin bedava olmasından dolayı avuç avuç ilaç içmemize rağmen sağlıkta şifa bulanlarımız yok denecek kadar az. Hastaneler tıklım tıklım, yakın zamana randevu almak çok zor. Bu sıkıntımız başka bir yazımın konusu olsun.

Seçim bitti ve haliyle acı reçeteyle yüzleşmek zorunda kaldık. Kaynaklarımız oldukça kısıtlı. Deprem neredeyse ülkenin yarısını tahrip etti. O yetmedi iki tane seçim yapıldı. Hem depremin etkileri hem de seçim ekonomisi uygulamaları yeni hükümeti ağır kararlar aldırmaya zorladı. Hangi aday seçilirse seçilsin acı reçeteyi uygulamak zorundaydı. Yok öyle; vergi vermeyeyim, vereceksem de düşük olsun, elektrik, su doğalgaz ucuz olsun, yollar otoban, hastanem bedava, her şeyim mükemmel olsun! Ben çalışmayayım, çalışacaksam da erken yaşta emekli olayım, maaşımda yüksek olsun! Yok böyle bir dünya. Kendi elimizle bozduğumuz düzeni ancak acı reçetelerle düzeltebiliriz. Reçete sadece vatandaşa kesilerek sonuç alınamaz. İtibardan tasarruf olmaz sözünü acilen bırakıp ülke olarak yöneteniyle yönetileniyle kamu kaynaklarının israf edilmemesi için ülke genelinde alabildiğine tasarrufa gidilmesi elzemdir.

Enflasyon, hayat pahalılığı olmasın, sosyal haklarımız artsın, refah seviyemiz yükselsin, tamam da neyle olacak? Özellikle sosyal medya mecralarında sürekli sorumsuz ve sorunlu isteklerde bulunma halimiz hiç sağlıklı değil. Çalışmadan, üretmeden, düzenli bir sisteme sahip olmadan ülkemizin refaha kavuşması kesinlikle mümkün değildir.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?