Eylül ayının sonlarından itibaren; tüm televizyonlarda, yeni yayın dönemi başlayacaktır. Yani, yeni diziler...
Genel olarak; Ülkemizde, Görsel medya üzerinden gösterime giren dizilerin; içeriği hep tartışılmıştır. İçeriğinde; bizim inanç sistemimize uymayan, namus anlayışımızı zedeleyen, Aile hayatını temelden yıkan; konuları işlemektedir. Sanki; bir geniş Aileyi, ekranda anlatan; konu ve içerikler bize tamamen yabancıdır. O aile de yaşayan insanlar; düşmanca birbirlerini yok etmek için, planlanmış gibidirler. Dostluk, iyilik, yardımlaşmak, paylaşmak, sevgi, şefkat gibi, motive eden, insana huzur veren kavramları bulmanız, gayet zordur. Aslında yönlendirici, iyiliği ve güzelliği teşvik eden, paylaşımı ve yardımlaşmayı önde tutan, zaman zaman Milli ve Dini değerlerin önemini anlatan, olumlu örneklerin olduğu, dizi ve yapımları görmek istiyoruz.
Son Esra Erol´un programında yaşananlara söyleyecek söz bulamıyorum. Bunlar nasıl RTÜK, ün gözünden kaçar? Böyle içeriği olan TV´ lere en ağır cezalar verilmelidir. Bu tür yayınlar aile hayatını temelden sarsmaktadır. Yanlışın reklamı yapılmaktadır. Sırf reyting olacak diye, çamları devirmenin anlamı yoktur. Ayrıca yerli yapımların hemen hemen hepsinde çığlık, özellikle kadın çığlığı, bağırmak, hakaret etmek, şiddet uygulamak, sıradan işler gibi gösterilmektedir.
Hal böyle olunca; insanın şöyle bir soru sorması, akla geliyor. Ne yapılmak isteniyor? Amaçlanan nedir? Dünyada, canlılar içerisinde; Ailesi olmadan yaşayan bir insan yok, gibidir. O halde; insani davranışları, temelden yok etmek, kime ne kazandırır?
İnsan hayatının belirleyicisi olan, en büyük etken davranışlarıdır. Davranışları kontrol etmek, doğru ya da yanlış hareketlerde bulunmak, insanın hem sözleri ile hem vücut dili ile ortaya koyduğu eylemleridir. O eylemler aynı zamanda insanlar arası, ilişkileri düzenlerler. Bu ilişkiler yumağı insanların hareketleri ile şekillenir. Davranışlara ve insanlarda yaptığı etkilere göre adlandırılır. İyi, kötü, yanlış, doğru kavramlarının adlandırılması ile kendini gösterir. Kimi zamanda bu davranışların adı; yalancılık, ihanet, iftira, dedikoduculuk vs. Olarak ortaya çıkar. İnsanlar arasındaki ilişkileri belirlerler. Böylece bireylerden başlayarak, toplumun oluşmasına doğru adım atılmış olur. Bireyler arasında ilişkiler ne kadar düzenli olursa; toplumlar da o kadar düzenli bir hayat yaşarlar. İşte toplumların oluşması ile; insanlar arasındaki ilişkiler ve davranışlarda daha önem kazanmıştır. Çünkü aynı zamanda davranışlar ve söylemler toplumların gidişatını da belirler.
O halde; madem ki, TV yayınları aynı zamanda, eğitmekte ve eğlendirmekte ise toplumun temeli sayılan Aile de güzel davranışların, yansıtıldığı, Ailenin bir sıcak yuva olma özelliğini taşıdığını anlatan dizileri görmek; hakkımız olsa, gerektir. Bu konuda önceliği Devlet TV´leri yapmalıdır.
Aile içerisindeki; bu ilişkilerin düzenli ve doğru olması için insan davranışlarını belirleyen sınırlar vardır. Bu sınırları aşmak; insanlar arasındaki ilişkilerin düzenli ya da düzensiz olmasını belirler. İnsanlar arasındaki ilişkileri doğru ilişkiler, yanlış ilişkiler veya iyi davranışlar, kötü davranışlar, diye adlandırılmasına sebep olan fiillerdir. Aile içerisinde mahremiyet sınırlarını zorlayan, tüm davranışlar; yanlış eylemlerin ortaya çıkmasına, sebep olabilir.
Devam edecek?