Abbasi Devletinin çok önemli halifelerinden ve devlet başkanlarından biri olan Harun Reşid, devlet adamlarıyla çok önemli konuları gözden geçirirken küçük oğlu aniden odaya daldı. Herkes dikkat kesildi. Doğru babasının yanına koştu. Onun kaftanından çekiştirerek:
_ Baba baba diye heyecanla seslendi. O da:
_ Ne var oğlum, hayrola ne bu telaşın?
--Falan çavuşun oğlu anama sövdü.
Ortalık buz kesti. Herkes korkuyla birbirinin yüzüne bakıp, kızaran yüzlerini yere çevirdiler. Harun Reşid, oğlunun elinden tutup yanına oturttu. Sonra odadaki devlet adamlarına dönerek:
--Arkadaşlar bunun cezası nedir? Tek tek söyleyin bakalım. Vezirin biri söz aldı:
--Suçlunun öldürülmesi gerekir efendim, dedi. Harun Reşid başını salladı ve diğerine döndü. O da:
--Dilini keselim, dedi. Bi r başka vezir de:
--Mal varlığına el koyup babasıyla birlikte yurt dışına sürelim, dedi.
Harun Reşid bu cevapların hiç birini beğenmedi, oğluna dönerek:
--Oğlum, yiğitlik etmek istiyorsan onu affet. Affetmek çok güzel bir erdemdir. Sen onu affet ki, sen de af dilediğin zaman Allah da seni affetsin. Yok, eğer yapamıyorsan, affetmek sana zor geliyorsa sen de onun anasına söv, öcünü almış olursun. Sakın daha fazla bir şey yapıp öç almanın sınırını aşma. Sonra biz ona zulüm yapmış oluruz. Eğer ona kötülük yaparsak, bu defa onlar bizi dava eder ve bizi cezalandırırlar.
Sadi Dede şöyle diyor.
Akıllı adam, kükremiş kocaman bir fille savaşamaz. Akıllı adam, herhangi bir şeye öfkelense bile, kontrolünü kaybetmez. Olayları iyi değerlendirir ve ona göre hareket eder.
“ Çünkü öfkeyle kalkan zararla oturur “ demişler.