<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Gök kubbenin derinliğinde çırpınan bir akşam vakti, belki de akşamı bir kündeyle devirmişti gece. Gökyüzü sessiz, sedasız… Yıldızlar uğunmuş, topaç misali hareketsiz yanıyor. Bulutlar ara ara teşebbüs etseler de ay ışığını kesmeye, güç yetiremeyip ara ara ağlarcasına içini boşaltıyor doymak bilmeyen toprağa. Uyumak geliyor içinden. Karanlığın tüm renkleri kelebek kanatlarına emanet eden bir tuval gibi ışığını bekliyor belki de bir şafakla. Oysa dört duvarla gizlenen binlerce, milyonlarca evlerde neler var, neler yaşanıyor şimdi; kim bilir? Hangi küçük kıyametler kopuyor çatıların altında?</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Geçmiş vakit odur ki ilk bebeğimi kucağıma aldığım 19'lu yaşlara gidiverdim hemen; Allah’ım ne günlerdi. Kendi kendimi teselli ediyordum defalarca. Bu günü de atlatayım, evladım bir gün daha büyüyecek diyordum. Günde en fazla iki saat uyuduğum için "anneler uyumaz, anneler hasta olmaz" diyerek, hayata hazırlamıştım kendimi. Başımın ağrısından kafamı duvarlara vurduğumu bilirim, sırf ağrı kesici almayayım da bebeğime sütümden geçmesin diye. Sonra tabii rahatlık bir kere sizi bıraktı mı bekle ki gelsin. Peş peşe cennetten evime bebek diye inen beş tanecik gül kokulu yavrularımın başka başka dertleri, sıkıntıları ve şimdi hatıratımda kalan onlarca, belki yüzlerce iyi veya kötü olarak algıladığım anı...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Tam 20 yıl geçmiş; şimdi şükürler olsun ki kocaman kocaman genç oldu hepsi de. Ama yine ben bir anneyim, kaç yaşında olurlarsa olsunlar, ben hep anneyim. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Anne demişken, aslında anneliğin en zor ve meşakkatli yanını taşıyanlar kimler biliyor musunuz? Engelli çocukların anneleri. Onlar hiçbir zaman hayatlarını kendilerine göre planlayamazlar sizin, bizim gibi. Hayatlarının merkezine o evlatlarını koymuşlardır. Pervane misali dönerler etrafında. Kanatsız meleklerin en dertlileri onlardır. Kanatsız meleklerin en mükemmelleri onlardır. Benim her günümle büyüyen çocuklarım vardı ama onların bazıları için bu günler pek de bir anlam ifade etmez. Mutluluklarımız evlatlarımızın mutluğuyla kaimdir muhakkak ancak onlar iki kat daha sevinirler evlatlarının mutluluğuyla.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Ah anneler ah! Kimi anne olmakla, kimi anne olamamakla imtihanda? Ancak şu bir gerçek ki ufku geniş anneler düzeltebilir bu dünyayı. Bir toplumun refahı muhakkak ki o annelerin yetiştirdiği neslin elinden olacaktır. Mesela merhameti öğrenen çocuklar, çiçeği böceği, kediyi kuşu… Bütün mahlûkatı sevebilecekler. Güllerin dallarını kırmadan koklamayı becerebilen bir nesilden insana zarar gelir mi hiç!?.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">En güzel şiirlerde bulurum kendimi ama şimdi şiirlerin kifayetsizliğini hissediyorum, kelimelerin işlevsizliği zımbalanıyor boş baktığım duvarda. Loş ışıkların hoşluğundan zihnimin boşluğuna düşüyorum sanki. İnsan aldığını verebilir hakkıyla ancak. Yoksa tohum ekmeden topraktan hasılat beklenir mi hiç? </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Annemin anneliği tutuyor ellerimden ve ellerimi çocuklarımın ellerine devşiriyor. Adını cennetten yeryüzüne inişin mekânına veren Allah, o mekânı da annelere teveccüh buyurmuş 'Rahim' diyerek ve o yüce Habibi de "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurarak, anne ve anneliği baş tacı edivermiş. A'dan Z'ye, tüm yeryüzünde bunu müşahede etmek mümkün aslında. Annelik tüm mahlûkatı kendi gücünün üzerine çıkaran bir duygu. İstisnalar tabii ki var ancak fıtratı üzerine kalabilmeyi beceren her anne bunda fiilen hemfikirdir diye düşünüyorum.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Vesselam...</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""> </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif""><em>leylifer</em></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?