Son günlerde o kadar gereksiz şeyler tartışılıyor ve bu toplumun hafızasını meşgul ediyor ki; anlatamam. Gereksiz yere, Ülkem her şeyi ile yıpratılıyor. Kendinden bezdirilmek isteniyor. Sanki bu hal, birilerinin Ülke huzurunu bozmak, insanları tedirginliğe düşürmek, yılgınlık vermek ve bence en önemlisi toplumun birlik, dirliğini hedef alma, amacını taşımaktadır.
Baro meselesi... Havai fişek fabrikası yangını ve diğer yangınlar... Orman yangınları... Kısacası olumsuz hava oluşturmak için, yapılan tüm çalışmalar...
Yeni, doğmuş bir bebeğin şahsında, çirkinliğin zirvesi yaşanıyor... Kininizde boğulunuz...
Birilerinin, yani aklı başında olan; geleceği gören birilerinin: yapmayın Allah aşkına kendi egolarınızı tatmin etmek için; Bu Ülkenin geleceğini endişeler üzerine kurmayın... demesi gerekiyor. Yahut bu hataları yapıp, Ülke tansiyonunu yükselten insanların kendilerine çeki düzen vermeleri lazım. Halkımızın masum bir şekilde dua ederek; bu gerilim ortamının bir an önce bitmesini istediğini yürekten hissediyorum. Öyle olması için bende dua ediyorum. Birilerine hatırlatmak istiyorum. Gereksiz yere Ülke gündemini bu kadar germenin ne anlamı var? Bunu böyle yapacağınıza, kendinizin siyasi manada iktidar olduğunuz zaman yapacağınız işlerin planlarını yapın. Nefret ve kin söylemleri ile; ortalığı karıştırmayın.
Bakıyorsunuz, Yargıda olan bir olay, Ülke gündeminde. Herkes, bilen, bilmeyen konuşuyor. Siyasetin kendi arasındaki zaman, zaman sert, ölçüyü aşan, tartışmalar olmaktadır. Kimi siyasetçilerin açıklamaları, gazetelerin birinci sayfalarında baş haber, olmaktadır. Spor kamuoyunun tartışmaları yine; sanki Ülkenin birinci öncelikli haberi imiş gibi; baş sayfalarda. TV kanalları saatlerce, maç analizi yapıyorlar. O kadar çok bilen var ki; hangisini dinleseniz, şaşırıyorsunuz. Birbirlerinin söylediklerine ters düşen yorumlar ve açıklamalar... Hangisine inanalım. Basın, kendi arasındaki yanlı, ya da yansızlık tartışmaları içerisinde. Birbirlerine yönelik suçlamalar, yapmaktadırlar. Bu çatışma ve suçlama açıklamaları birinci sayfalarda yer alıyor.
Köşe yazarları bir birlerini suçlamakla meşgul...
Ülkemizi dış devletlere şikayet etmeler...
Geçmiş zamanda;
Ülke gündemini günlerce meşgul eden olaylarda; yaktınız, yıktınız, ortalığı toz duman ettiniz... ne geçti elinize? Sadece, kendi Ülkenizi şikayet ettiğiniz insanlar ve makamlar; halimize kıs, kıs gülüyorlar. Ortada bir gerçek var. Hemen yanımızda acımasız bir savaş devam ediyor. Taraflı, tarafsız herkese zarar veriyor.
Ülke olarak, bu savaşın seyircisi olamayız, olmadık da...
Siz terör yandaşları, dışardaki düşmanlardan ne farkınız var? ASIL AMACINIZ BELLİDİR... sizler terör zamanlarında kolluk güçlerine çeşitli saldırılarda bulundunuz... tuzaklar kurdunuz, o zaman sınırı geçmek için, izin mi aldınız ki; şimdi bize izin soruyorsunuz... Yazık, bu Ülkeye yazık... Sizin ne yapmak istediğinizi Bu Yüce Millet biliyor. Uyuyor zannetmeyin.
Ülkeyi bu kadar kaosta göstermenin hiç kimseye faydası yoktur. Olacak olumsuzluklarda ise; herkesin zararı çoktur. Bunu lütfen unutmayalım. Bu güzel Ülke bizim. Bizim bundan başka gidecek yerimiz yoktur. Yeri geldiği zamanda nasıl korumamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Tarihin sayfaları bunun örnekleri ile doludur...
Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu´nun sözünü hatırlatayım;
´´Kan dökmeyi seven bir millet değiliz... Ancak söz konusu vatansa, dünyanın şah damarını keseriz...´´