BABAM

Ahmet Hasdemir
Ahmet Hasdemir
BABAM
09-10-2023

Bu yazımı Hollanda'dan yazıyorum. Uzun yıllar gurbette olan babamı ziyarete geldim. Bugün biraz babalık kavramından ve seksen beş yaşına basmış bir faniden, muhterem babamdan bahsedeceğim.

 

Dünyaya gelmemize vesile olan kişiye, çocuk sahibi adama baba deriz. Basitçe bir anlatımla böyle ifade edebiliriz babalığı ama öyle basit bir kavram değildir. Yüce yaratan her canlıyı bir babadan yaratmıştır. İnsan, hayvan, bitki ne olursan ol bir erkek ve bir dişiye vermiş bu vazifeyi, baba bunlardan birisidir. Baba, bizim kültürde maddi ihtiyaçlarımızı karşılayan kişiyken, analarımız ise genelde ev işlerini, çoluk çocuğa bakmayı ve ailenin duygusal yapısını düzenleyen kişidir. Baba olunduğunda anlaşılır birçok şey, ancak çocuğunuzun mutluluğu ile mutlu olduğunuzu anlarsınız.

 

Genelde oğulların kahramanı, kız çocuklarının ilk aşkıdır babalar. İçinde babanın olduğu bayramları ister evlatlar. Yüz öğretmene bedeldir babalar.

 

Atmışlı yıllar ülkemizin en buhranlı yıllarının geçtiği yıllar. Nüfus artıyor, toprak nüfusu beslemeye yetmiyor, siyasi çalkantılar ülkenin huzurunu sürekli bozuyor. Babalar sürekli arayış içinde, sadece günü düşünüyorlar, akşama eve ekmeği nasıl götürebiliriz derdindeler. İşte o derdi en iyi yaşayanlardan birisi de benim babamdı. Babamın en sevdiği türkü “Gurbeti ben mi yarattım” türküsüydü.

 

Yokluk beni mecbur etti

Gurbeti ben mi yarattım

Gençliğimi aldı gitti

Gurbeti ben mi yarattım

Ne mektup ne haber aldım

Yurdumdan yuvamdan oldum

Her şeyime hasret kaldım

Gurbeti ben mi yarattım

 

Ben doğmuşum gurbete çıkmış, fazla kalmam biraz para kazanır dönerim demiş anama ama dönememiş bir türlü, atmış yıldır hâlâ gurbette. Aklım yetti babamın yazları izine gelmesini dört gözle beklerdik. Babamın gelmesiyle evimiz bayram yerine gidişiyle de cenaze evine dönerdi. Gelenimiz gidenimiz bitmezdi. Hediyelere boğulurduk. Sadece bizlere değil, eşe dosta bavul bavul hediye gelirdi. Evdeki kalabalık izni bitene kadar devam ederdi. İzin bitip dönüş başlayınca evimiz sanki cenaze evine dönerdi. Evdeki hüzün diğer yılın izin günü gelene kadar devam ederdi. Mektuplar gelirdi, merakla beklediğimiz. Okul öncesi annem kime okuturdu bilmiyorum ama babamın mektubunu okumak için okumayı sınıfta ilk sökenlerden biriydim. Anamın okuryazarlığı olmadığı için uzun yıllar ben okudum, yazdım. Yazarken çok titiz davranırdım. Anamın sistemlerini yumuşatarak yazardım. Gurbette ki adamı yormayalım, üzmeyelim derdim.

 

Babam bir kaç dönüş denemesi yaptı. Her seferinde battı. Batırdılar daha doğrusu. Bana burada ekmek yok dedi sonunda bizi de götürdü gurbete. Ailecek gittik. Ben gurbete gitmeden  öncesi evlenmiştim. Okul iş derken iki yıldan fazla bir zaman ben orada kaldım ama eşimi götüremedim. Babaannem ve eşim tek kalmışlardı. Babam dönmemin daha iyi olacağını söyleyerek beni gönderdi. İyi ki göndermiş. İlk zamanlar kolay olmadı ama alıştım zamanla ve kendi düzenimi de kurdum.

 

Babam benden sonra bir kaç deneme daha yaptı ama bu sefer kardeşlerim orada düzen kurmuşlardı. Herkesin bir düzeni olmuştu. Yaşı atmışbeş olunca yaşlılık emekliliğiyle birlikte düzenli olarak yazları uzun süre gelmeye başladı. Memleketi doya doya yaşadığına şahit oldum ama dönüşleri yine hüzünlü olurdu. Gitmeyin kalın derdik ama orada da çocukları, torunları ve emsali birçok arkadaşı olduğu için kendini dönmeye mecbur hissederdi. Bu trafik seksen yaşında kadar devam etti. Pandemi öncesi 2019 yılı sonbaharında gittiği Hollanda'dan çok sevdiği memleketine dönemedi. Salgın hastalık nedeniyle tüm dünya kapanırken babamda dış dünyayla olan bağını koparmaya başladı. Dört yıldır salgın hastalık devam ediyor psikozu nedeniyle tamamen eve kapanan babam, adeta ölümü bekler durumunda günden güne çökmekte, tabiî ki bu durum bütün aileyi etkilemektedir. Bu kadar uzun süredir memleketine gidemeyen annemin de psikolojisi bozulmuş, kronik hastalıkları daha da artmış, hem kendine yetme çabası hem de babamın yükü anamı iyice çökertmiş. En çok vatan hasreti etkilemiş, bir daha gidemeyeceğini söyleyip hüzünlenmesi çok etkileyici.

Bu yazıya Hollanda’dan baba evinden yazıyorum diye başladım. Ana baba yanındayım, onları dünya gözüyle görmenin huzuru içderisindeyim. Hayatım boyunca o kadar çok dualarını aldım ki onların manevi gücünü sürekli yanımda hissettim. Bu sebepledir ki, dilimde sürekli “Rabbim! Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle” diyerek onun ayetleriyle onlara dua ediyorum

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?