BAYRAM VE DOSTLUK

Orhan Arslan
Orhan Arslan
BAYRAM VE DOSTLUK
26-08-2017

Ne güzel iki kavram... Bir birine sarmalanmış...
Bugün, her şeyi bir kenara koyup; dostluğumuzu, sevincimizi, sımsıcak duygularla donatılmış, günlerimizi analım. O günleri, tekrar yaşamak için; gayret sarf edelim.
Kargaşanın karmaşanın yoğun olduğu şu günlerde; en çok ihtiyaç hissettiğimiz kavramlardan bir tanesi, dostluktur. İnsan yudum, yudum su içer gibi; dostluğu yudum, yudum doyarak yaşamak ister.
Özellikle şu günlerde... Kanın, göz yaşının, silahların sesinin; insanın gülümsemesini, yok ettiği şu günlerde... Silah seslerinin; bir gül gibi, kabul edildiği şu günlerde...
İnsan çığlıklarının, Dünya semasını doldurduğu; şu günlerde...
Akşam haberlerinin; kaza, cinayet, gasp, yaralama, öldürme, kaçırma, aldatma, gibi kavramlarla, dost olduğu; şu günlerde...
Olumsuzlukları, yanlışları, hataları; bir kenara koyalım...
Diyelim ki;
Derviş sıcaklığıyla; dostun var olduğu, her gün bayramdır...
Dostluk; insani bir kavramdır.
İnsan, yaşanan her anın, her mekanın tadını çıkarmak ister. Üzerinde kitaplar yazılan, şiirler söylenen, türküler, ağıtlar düzenlenen dostluk; öyle hemen kolay, kolay doyulmak istenmeyen bir tattır. Doya bilene aşk olsun...
Belki de İlahi sırra, ermenin; ilk merdivenlerinden birisidir. Görecek göz, işitecek kulak,  hissedecek gönül gereklidir. Siz, eğer bu saydıklarımdan yoksunsanız; zaten, anlattığım bu kavramların sizin için, anlamı olmaz.
Bir gün samimi bir hareket, candan bir tavır,  hesabı olmadan yapılan bir davranış, karşınızdaki insanın hayatını değiştirir...
Bir emekli öğretmen arkadaşımız, bir hatırasında dostluğun önemini vurgulamak adına; şöyle bir anı anlatmıştı. Kendisi şehrimizin bir köyünde göreve başlar. Ancak,  dışarıdan gelen gencecik, bu kardeşimiz; ilk defa devlet memurluğu ile tanışmaktadır. O günün şartları ile; okul binasında aynı zamanda yatıp, kalkmaya başlar. Gençlik, bekarlık gurbet ve iş sıkıntıları iyice bunaltır. Kendisi artık, buna dayanamayacağını düşünerek; görevi bırakıp memleketine dönmeyi planlamaktadır. Bu olumsuz durumlara,  bir de; yemek sorunu eklenmektedir. Bu kadar olumsuzluğun olduğu bir ortamda; bir akşam kapısı çalınır ve bir öğrencisi elinde bir tas çorba ile gözükür. Öğrencisi, ona; çorbayı beraber çalıştıkları öğretmen arkadaşın hanımının, gönderdiğini söyler. Öğretmen arkadaşı belli ki; durumu iyi tahlil etmiş ve hanımına bu yönde telkinde bulunmuştur. O bir tas çorba, arkadaşın hayatının yönünü değiştirir. Bir anda bir umut parlar. Olumsuz düşünceler, yerini olumlu düşüncelere, bırakır.  Şunu anlar, çektiği sıkıntılardan haberdar olan ve kendisinin bu yarışı bırakmasını istemeyen, her zaman yanında olacaklarını belirten insanlar vardır. Kısacası, insanlığın ölmediğini, hala sımsıcak dostlukların yaşadığını; hatırlatan insanlar, vardır...
İşte, o kırsal kesimdeki insan; öğretmen arkadaşı ve ailesidir...
Arkadaş umut ışığı ile aralanan, bu kapıdan; hayata daha değişik bakmaya başlar.  Ara, sıra kapısı açılıp odasına getirilen bir tas çorba onu hayata bağlar. Arkadaşın anlattığına göre; yıllar sonra öğretmen arkadaşı ve eşini bir alış veriş merkezinin içerisinde görür. Görmeden önce ses tonundan hareket ederek; o tarafa yönlenir. Sonra, karşılaştığı insanların; köyde yaşarken, kendisine bir tas çorba sunan, aile; olduğunu anlar.  Ellerine kapanmak ister? Sonra dostlukları yıllar sonra olsa da daha güçlü, daha sıcak devam eder...
İşte, karşılıksız dostluk, ona duyulan sevgi ve saygıdan bir örnek...
Bu örneğe benzeyen olayları, kendi hanemde yaşamış biriyim. Görev yaptığımız yıllarda; okulumuza atanan, sayısız arkadaşla; güçlü dostluk bağlarımız, böyle başlamıştır. Bazen bir gülüş, tebessüm.... Bazen sıcak bir çorba, bazen paylaşılan yemek, Misafir olarak ağırlamak, sevinç ve keder ortaklığı; bu dostlukları, her daim güçlendirir...
Kendi hayatlarında; sizi unutulmaz bir insan olarak, anarlar...
Şu anda bunları yazarken, bile; onlarca dostun samimi  halleri, gözümün önüne geldi. Allah hepsinden razı olsun...
Bu aziz topraklarda bunun gibi sayısız örnek olduğunu biliyorum. Belki anlattığım bu örnek bir çok kişinin hayatında bazı şeyleri canlandırmış, kimilerini de;  heyecanlandırmış olabilir.
Buradan hareketle; Ülkemizin bir çok kırsal kesiminde çok zor şartlarda öğretim görevi üstlenen tüm eğitim, kadrosunu; şükran ve minnetle anıyorum. İşte, insanımızın genlerinden gelen bu sıcaklığın, hayatın her alanında; hissedilsin istiyorum. Yarın bir, çok   şey için pişman olmaktansa; bugün iyi düşünülerek, doğru karar verilsin bekliyorum.  
Coğrafyamıza, Milletimize yakışmayan itiş ve kakışların bitmesini temenni ediyorum. Herkesin ortak derdi, olan; Bu Vatanın kalkınmasına, gelişmesine yönelik çalışmaların;  büyük bir sakinlikle takip edilmesini ve değerlendirilmesini ümit ediyorum.
Birbirini hırpalayarak, yıpratarak bir yere varılamayacağını bir kez daha hatırlatıyorum.  Hayatınızda, baş tarafta da anlattığım gibi; sizi hayata bağlayan anılarınız olsun istiyorum. Geriye baktığınız zaman; nefret edeceğiniz, hatırlamak istemeyeceğiniz, anılarınız; olmasın istiyorum.
Bayramlar, böyle ortamlar için; müsait günlerdir. Yapılacak olay; kalbinizdeki tüm kötülükleri, yanlışları, bir kenara koyup; hesapsız bir şekilde, insanlara, kucak açmaktır.
İnsani değerleri, en önde tutarak; yaşanılır hale getirmektir.
Bayram, O gündür... Dostluk, öne çıkar. Tüm kişisel değerlendirmeler, arka planda kalır.İşte, o zaman, Bayram kavramının, zamanla, mekanla ilintisi azalmış olur. Kelimenin tam anlamıyla; kazanılmış dostlukları olan, insan için; her gün bayramdır...
Bayramınız ve dostluklarınız, mübarek olsun, Aileniz, cemiyetiniz, sevinçle dolsun...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?