Beyaz Enteller

Alper Duran
Alper Duran
Beyaz Enteller
23-01-2020

Memleket yıllarca beyaz Türklerden ve beyaz Türk taklitçilerinin elinde verem olup kan kustu.  Ekâbir tavırlar, afralar ve tafralarıyla her işin ehli gibi davrandılar. Hoşlarına gitmeyen ne varsa testere misali dilleriyle saldırdılar. Kendilerinin söylediklerini ise, ilahi bir mertebeye oturtmaya çalıştılar. Entelektüel zırhını giyip önlerine gelene yumuş buyurdukları yetmezmiş gibi, farklı fikirleri de hep gerici, yobaz ve alelade gösterme sefaletine düştüler. Hâlbuki münevverlik lortlar kamarasında sefa sürüp tenkit dağları biriktirmek değildir. Bunu bir türlü göremediler.

Münevver kişi, insanlığın kutsal varlığının sırrına ermiş ulvi şahsiyettir. Her şeyin insana doğru aktığını fehmeden ve insan üzerinden yeniden tabiata yayılacağını öngörendir. Araştırarak yeni şeyler üreten, idrak ve şuur vadilerinin mukimidir. Sabırlı ve mutedil bir hal ile meseleleri tetkik edip ilerlemeyi tercih edendir. Münevverler bilir ki, sabır taşlarının koynunda kahpeler çıkmaz. Çünkü beyinleri ahır süpürgesi değil, berrak ilim temizler. Yani doğruları ve yanlışları hakiki nazarla değerlendirebilen kişidir münevver. Cemil Meriç´in de dediği gibi: ?Aydın olmak için önce insan olmak lazımdır. İnsan mukaddesi olandır.? Diğer türlü Anadolu ağzıyla cingan ruhlu bir cazgır olunur.

Bakınız bu beyaz Türklerin yeni yetme kalıntıları da, davar sürüsü gibi güdüldüğünün farkında olmaksızın, cıncık kadar beyinleriyle çapsızlığının savurganlığını yaşamaktalar. Yapmacık tebessümlerle beyhude gerdanlar kırıp, sonra başkalarından peyda ettiği çalakalem düşünceleriyle, birilerine kara çalmak ve itibarsızlaştırmak için safsatalar düzdürmekteler.  Lakin entariyle, libasla ve batı eğilimli düşüncelerle entelektüel olunmuyor. Emek, fedakârlık ve tefekkür sokaklarından geçmeden menzile ulaşmak mümkün değildir. Bu beyaz entellerin memleketin ve milletin selameti için ortaya koydukları bir tane somut çözüm var mıdır? Mercekle aransa yine bulunmayacaktır. Zira mukaddesleri başka ve dertleri başkadır.

Bizde Tanzimat´tan sonra hemen herkes, sürekli kendi fikirlerinin doğru olduğuna dair bir hurafenin köleliğini yaptılar. Özellikle Cumhuriyet öncesi memleketi kurtarmak isteyenlerin ekseriyeti, kendi düşüncelerinden çok başkalarının iddialarını çürütme eğilimine girdiler. Zaten bunların birçoğu dışarıdan beslenen besleme ve çakma fikir sahipleriydi. Bunların biyolojik ve düşünce nesli de, şimdi bize aynı salgını yaymaktadır. Hâlbuki erdem ve fazilet sahibi olmak, düşmanının bile doğrularını kabul edebilmekten geçer. Doğruya doru, eğriye eğri diyebilecek bir irfani altyapı ve olgunluk yoksa; o zaman bu oksijeni solumaya yetecek kalibre yok demektir. Karakteri kevgire dönmüşlerin bir kalıp cümle üzerinden fikir sahibi edilmeleri, topluma büyük bir saygısızlıktır. Zira bu toplum, aydınlarından evvela doğru konuştuğunu görmek ister. Kıskançlık illetini bir kenara bırakmasını ve hakikat yolundan sapmadan ilerlemesini talep eder. Kapıları kilitleyip herkesi mahzun bırakmak yerine; anahtar vazifesi görerek bütün sırları adım adım çözüme kavuşturmasını bekler. Hem sözle hem tavırla aristokrat takılanlara değil, cemiyetçi ve tevazuu olan şahsiyetlere ilmi yakıştırır. Türk-İslam medeniyeti ile yoğrulmuş insanımız, ilmin teorik dilini izah edemese bile hal dilinden iyi anlar.  Ferdiyetçi takılma ve takıntılar yerine, toplumsal düzleme yönelik çözümler üretildikçe entelektüel bir bakış açısı sergilenmiş olunacaktır. Lakin bizim aydınlarımızın ağzında sürekli dönen bir bıçkı, ruhunda serseri mayınlar ve düşüncelerinde özden kopmuş düdüklü oyunlar oynanmakta.

İnsana faydası olmayan lakırdıların zamanı geçmiştir. Eskiden şöyle bir konuşması vardı diye bugün beyni sulanmışları hala tazim edecek değiliz. Falanca tarihte şöyle bir kitap neşretti diye şirazesini kaybetmiş, serancamını karıştırmışlarla zaman öldürecek değiliz. Bozuk saat misali ömrü hayatında bir şiir kaleme aldı, bir makale yazdı diye bugünkü malamatlığını bir kenara bırakacak değiliz. ?Ne oldum deme ne olacağım de? anlayışı bir tefekkür ve münevverlik nazariyesidir. Olgunlaşamamış karakterlerin topluma katacağı bir hayır yoktur. Kör kurşuna umut besleyip, fırtınalı diyarlarda saman yüklerine bekçilik yapmak akıl karı değildir. Ortaya çıkan ruhsuz eserler dolayısıyla, bazıları kendilerini bir konuma yerleştiriyor olabilir. Yine farklı saiklerle birkaç kelaynak tarafından pohpohlanıyor olması bu kişilerin, millete öncülük edeceği anlamına gelmez. Bunların durumunu Anadolu´da söylenen şu veciz söz ziyadesiyle anlatmaktadır. ?İte gem vurmuşlar, kendini at zannetmiş?

Münevver, toplumun ahlakına göre ahkâm üretebildiği, kutsallarını daha da mücevherleştirdiği ve homurdanmadan yarasına merhem olduğu müddetçe saygı görecektir. Çünkü aydınlar, toplumları terakki ettirecek yeni şeyler yazmalı ve ortaya mahsul çıkarmalıdır.  Aksi halde, bu aziz ve arif toplum nezdinde kendine post bulamaz.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?