Bilginin Kaynağı Nedir

Orhan Arslan
Orhan Arslan
Bilginin Kaynağı Nedir
20-06-2022
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">İnsanlar Yery&uuml;z&uuml;ne geldikleri g&uuml;nden itibaren etrafında olup, biten her şeyi &ouml;ğrenmek adına &ccedil;eşitli sorular sormaya başlamışlardır. Bu sorular hem eşyayı tanımak adınadır, kimi zamanda etrafında ki t&uuml;m olayları tanımak adınadır. Bu &ccedil;alışmalar, araştırmalar, bug&uuml;n ilmi seviyenin eriştiği bu zamanlara kadar gelmiştir. Hala insanoğlu araştırmaya devam etmektedir. Yani asırlar &ouml;ncesinde insanların kendi, kendilerine sorarak başladıkları ve farkında olmadan geliştirdikleri, fikri ve ilmi &ccedil;alışmalar g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar devam etmiştir. Bu silsile s&uuml;rerken ilmin temel kaynaklarını D&uuml;nyada var olan her şeyden, kimi zamanda uzaydan almışlardır. Bu bakış a&ccedil;ısına g&ouml;re; kaynağı var olan bir materyalden hareket ederek yeni bilgilere erişme s&uuml;recidir. Olmayan bir şeyi bulmuş değillerdir. Var olan şeyleri birleştirerek yahut analiz ederek, yeni araştırmalara devam etmişlerdir. Kısacası var olan bir şeyden yola &ccedil;ıkmaktır.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Eşyayı, &ccedil;evreyi tanımak adına başlayan bu yolculuk, hala devam etmektedir. İnancımız a&ccedil;ısından da eşyayı tanımak insan i&ccedil;in, teşvik edilen konulardandır. Burada &ouml;nemli olan husus; eşyayı yalın hali ile tanırken ne onu y&uuml;celeştirmek ne de yok saymamaya dikkat etmek gerekir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;, b&uuml;t&uuml;n eşya da aynı zamanda Y&uuml;ce Yaratıcının bir eseridir. Onu tanımak adına yapılan &ccedil;alışmalarda; g&ouml;receksiniz insanoğlunu Y&uuml;ce Yaratana g&ouml;t&uuml;recektir.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Kuran insanoğlunu s&uuml;rekli olarak d&uuml;ş&uuml;nmeye davet eder. Kainatın nizamını, en k&uuml;&ccedil;&uuml;k ayrıntılarını zaman, zaman anlatarak bu hadiseler karşısında neden d&uuml;ş&uuml;nmezsiniz, diye uyarılarda bulunur.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Bu olaya İslami a&ccedil;ıdan bakacak olursak Kainatta var olan her şey; &nbsp;Allah&#39;ın yaratması ile olmuştur. Var olan her şey onun eseridir. O halde insanlar ne yapmaktadırlar? Sorusunun cevabı araştırarak Allah&#39;ın yarattığı t&uuml;m şeyleri &ouml;ğrenme, bilme &ccedil;abalarıdır, keşfetme, ondan yaralanma, &ccedil;abalarıdır, diye &ouml;zetleyebiliriz. Y&uuml;ce Yaratıcının &nbsp; bizlere verdiği akıl sayesinde bu &ccedil;alışmaları devam ettirmektedirler. Akıl, tecr&uuml;be, deney, beceri kısacası sayamayacağımız y&uuml;zlerce birikimin bir araya gelmesi ile D&uuml;nyada yeni, yeni şeyler keşfedilmektedir. Bu Allah&#39;ın insanlara verdiği bir ruhsattır.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Felsefi a&ccedil;ıdan yapılan t&uuml;m değerlendirmelerde insan aklı en &ouml;n planda olmaktadır. Aklın uymadığı yahut akıl melekelerinin tespit edemediği, algılayamadığı t&uuml;m olaylar veya eşya ş&uuml;phe ile bakılan bir ger&ccedil;ektir. Ş&uuml;phe o konuda net bir sonu&ccedil; ortaya koyamadığı i&ccedil;in, araştırmaların devam etmesi gerekiyor, anlamına gelir. Başka bir anlatımla ortaya konan tez hen&uuml;z sonu&ccedil;lanmadığı i&ccedil;in; bizi nereye g&ouml;t&uuml;receği, nelerle karşılaştıracağı bilinmemektedir. Felsefenin gizemi burada olsa gerektir. Araştırmaların, sorgulamaların, eşyayı, &ccedil;evreyi tanıma &ccedil;abasının, neticesinde ortaya konan bu &ccedil;alışmalar devam etmektedir.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Bu yol ayırımında biz İslam inancına sahip olduğumuz i&ccedil;in, bizim i&ccedil;in İslam&rsquo;ın &ouml;ğretileri ve bize sunduğu bilgileri temel olarak alır ve kabul ederiz. Onun sınırlarını &ccedil;izdiği alanların dışına &ccedil;ıkmamaya &ccedil;alışırız. O nedenle, &nbsp;her namazda tekrar ettiğimiz gibi ancak, Ondan yardım isteriz, yine Kuranın dili ile, gayba iman ederiz&hellip; &nbsp;Bizi ayıran en &ouml;nemli &ouml;zelliklerden birisinin bu olduğunu Y&uuml;ce Peygamber bir s&ouml;zlerinde belirtmiştir. Bu inancımızın gereğidir.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">Merak edilen şudur? Asırlar &ouml;nce etrafında var olan t&uuml;m eşyayı, olan, biteni sorguladığı iddia edilen insanoğlunun başladığı ilmi &ccedil;alışmaların sonucunun nereye ulaşacağıdır. Acaba bizim inancımıza g&ouml;re yapılan t&uuml;m araştırmaların sonunda ilim adamları Allah inancına mı ulaşacaklar veya başka bir sonu&ccedil; mu &ccedil;ıkacaktır. Kısacası bu tez daha sonu&ccedil;lanmamıştır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;, İlim hen&uuml;z sona ermemiştir. Ancak, bazı ilim adamlarının yapmış olduğu bazı araştırmalarda; araştırmaları sonu&ccedil;lanmadan, dahi; gelip, Allah inancına teslim olduklarını hatırlayalım. Eğer, t&uuml;m ilmi sonu&ccedil;lar bittiğinde; ilim gelip Allah&rsquo;a teslim olduğu zaman, inan&ccedil;sızlık adına bu kadar dem vuranların vay haline demek geliyor i&ccedil;imden.</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">O halde asırlar &ouml;ncesinde,&nbsp; insanlar a&ccedil;ısından, &ccedil;evreyi ve eşyayı sorgulamak adına başlatılan ve bug&uuml;nk&uuml; durumuna gelen ilmi &ccedil;alışmaların, dini inan&ccedil;lardan tamamen uzak değerlendirmelerde bulunması ne kadar doğrudur? Felsefe adına yapılan &ccedil;alışmalar bunu ortaya koyacaktır . Yahut bu kadar Dini &ouml;ğretiler varken, bunları yok sayarak &ccedil;alışmaların dışına atmak, kendi akıllarının tespit ettikleri ile yetinerek; &nbsp;kendi akıllarını kutsamış olmak ne kadar doğrudur? Bu aynı zamanda T&uuml;m D&uuml;nyayı, eşya ve &ccedil;evre hakkındaki bilgileri araştırmayı yapan insanın aklı ile, sınırlamak olmaz mı? D&uuml;nyada araştırmayı yapan insan aklından daha &uuml;st&uuml;n akıllar olabileceği ger&ccedil;eğini tamamen reddetmek olmaz mı?&nbsp; Sonu&ccedil;ta,&nbsp; İlmi ve bilgiyi bir insan aklı ile sınırlamak ne kadar doğrudur ?Araştırmalarında Dini h&uuml;k&uuml;mlerle uyuşan sonu&ccedil;lar buldukları zaman neler d&uuml;ş&uuml;nmektedirler. Son senelerde ateistliği savunarak &ouml;mr&uuml;n&uuml; ge&ccedil;irmeye &ccedil;alışan bir felsefecinin, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n sonlarında t&uuml;m okurlarına hitap ederek:&rsquo;&rsquo; kendisinin hata ettiğini, senelerce insanlara Allah&#39;ın olmadığını anlattığını, ancak bug&uuml;n itibarı ile o, fikirlerinden tamamen vazge&ccedil;tiğini ve t&uuml;m okurlarından ve kendisine inananlardan &ouml;z&uuml;r dilediğini, hatırlatalım. O, zaman fikirleri ile, d&uuml;ş&uuml;nceleri ile,&nbsp; aldatmış olduğu, insanların durumu ne olacaktır? İşte felsefi &ccedil;alışmaları yapanların sonucunun belki de b&ouml;yle olacağına bir &ouml;rnektir&hellip;</span></span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><span style="font-size:12.0pt"><span style="color:black">O halde asırlarca ilim adına inan&ccedil;sızlığın reklamını yapmak doğru mudur? Bu &ccedil;alışmalar başka bir deyişle; var olan ger&ccedil;eği eksik tanıma, Resmin tamamına erişememeden yapılan eksik yorumlar anlamına gelmez mi? Kendi ilminin ve aklının eriştiği son nokta; ilmin ve aklın eriştiği son noktadır, demek ne kadar doğrudur?&nbsp; Aklın sınırları bu soruları sormamızı gerektirmektedir. Unutmayalım, bu &ccedil;alışmaların sonu Y&uuml;ce Yaratana erişecektir. Zaman bunu g&ouml;sterecektir. Eşyanın hakikati, Yaratanın, yaratma sınırlarını anlama &ccedil;abası olarak yoluna devam ederse, mesafe daha &ccedil;abuk kat edilecektir, d&uuml;ş&uuml;ncesindeyim. İlim ve inan&ccedil; birliği bu sonucun ortaya &ccedil;ıkması demektir.</span></span></span></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?