Biz Küçükken

Nilüfer Akıngül
Nilüfer Akıngül
Biz Küçükken
01-03-2022
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">Biz &ccedil;ocukken karlar daha iri taneli yağardı. Belimizi aşan karlı yollarda bir saat y&uuml;r&uuml;rd&uuml;k okula. Sırtımızda ağırlığını eğilerek hafiflettiğimiz &ccedil;antalarımız olurdu.</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">İ&ccedil;ine para değil beslenmeler konurdu. Okul d&ouml;n&uuml;ş&uuml; &quot;Anne yemek ne, ben bunu yemem&quot; yoktu mesela. Mesela bize kimsecikler ısmarlama&nbsp; d&ouml;n&uuml;ş&uuml; &quot;Paranın &uuml;st&uuml;n&uuml; getir&quot; de demezdi. Bize ait odamız olmadı olmasına da&nbsp; bize ait bir d&ouml;şeğimiz bile yoktu aslında. Kızlar kızlarla, erkekler erkeklerle ayaklı u&ccedil;lu yatardı. Ama rahatlık arş-ı al&acirc; kadardı. A&ccedil;ık&ccedil;ası kimse de başka bir hayatın&nbsp; yaşanabilirliğini de bilmiyordu ve bilmediğini de istemiyordu, isteyemiyordu. Razıydık, mutluyduk yarına dair daha &ccedil;ok umutluyduk.</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">Biz &ccedil;ocukken yine vardı aslında kavgalar. Şu şunu demiş, bu bunu etmiş. O onu d&ouml;vm&uuml;ş, o ona s&ouml;vm&uuml;ş. Siy&acirc;set bile siyasetsiz kalmıştı, suyun i&ccedil;inde susuzluktan &ouml;len balıkların sesleri sedaları &ccedil;ıkmazdı. Duvarlar bile bu telefonlar kadar insanı hapsetmemişti bir noktaya bakmaya. Kitaplar tozlanmamıştı bu kadar. &Ccedil;i&ccedil;ekler yağ ve yoğurt kutularında daha mutlu a&ccedil;ardı sanki. Komşuların hep bir eksikleri olurdu isterlerdi, kim ne der demeden sana ihtiyacım var demekti aslında bu kibre&nbsp; ve m&uuml;stağnilere karşı bir nevi.</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">Her insanın en azından aynaya bakabilecek bir y&uuml;z&uuml; vardı. Her insanın reali vardı, sanalı yoktu.&nbsp; Kimse kimseye sarkıntılık edip de sayfasında dinden dem vurmazdı, ahkam kesmezdi mesela. Evlenmeler de boşanmalar da daha ciddiydi. &Ccedil;ocuklar bu kadar değerli değildi diyorlar şimdi ama bence o zaman daha da değerliydi. İnsan değer verdiği şeyi &ccedil;oğaltmak ister mesela altın g&uuml;m&uuml;ş para vs. Ama şimdi Allah aşkına&nbsp; ka&ccedil; &ccedil;ocuğu var ailelerin? O zaman kolaymış b&uuml;y&uuml;tmek bahanesine soruyorum hazır bez ve mama yoktu hatta bakıcı da temizlik&ccedil;i de, kaloriferler de yoktu. Bir sobanın etrafında ellerimizi ısıtırken kuzinesinde pişen k&ouml;mbeleri,&nbsp; kavrulan patatesleri bekleyerek &ouml;ğrenirdik sabrı. Ziller &ccedil;ok l&uuml;kst&uuml;, kapı tokmaklarının sesinden kimin geldiğini anlardık hemencik. İnsanlık &ccedil;ok &ouml;zg&uuml;nd&uuml;, af edersiniz ama insanlık bence daha &ouml;zg&uuml;rd&uuml;.</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">Saklamba&ccedil;larda saklanırdık sadece, saklanırken de bile bile sobelenirdik bazen empatiyle. Yerden y&uuml;ksek oynarken hi&ccedil; b&uuml;y&uuml;klenmezdik y&uuml;kseklerde, bilirdik ki insan bir g&uuml;n enine boyuna uzanıyor toprağa. K&ouml;rebelerde de g&ouml;n&uuml;l sezimizle yakalardık arkadaşımızı. &Ccedil;amurdan &ccedil;&ouml;mlekler, tahtadan kılı&ccedil;lar, bezden bebekler kadar doğaldı g&uuml;l&uuml;şlerimiz. Her g&uuml;n uyandığımızda elimize tutuşturulan &ccedil;&ouml;kelek ekmek d&uuml;reme&ccedil;leri avu&ccedil; i&ccedil;i şekillerimizi alırken kahvaltı kelimesi ne kadar da anlamsız kalırdı...</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;">Bırakın komşunun kızını mahallenin kızına yan bakılmazdı. Kurşunlar vardı evet ama sadece sulara d&ouml;k&uuml;l&uuml;yordu. İnsanlardan insanlara mektuplar yazılırdı. kimse zamana darılmazdı sabrı iliklerinde tesbih tesbih dizerdi g&ouml;n&uuml;ller, beklerdi isyansızca. Herkes g&ouml;&ccedil;ebesiydi ruh d&uuml;nyasında, nasıl olsa &uuml;st &uuml;ste binalarla toprağa yığılmazdı insanlar birbirinden habersiz. Dedeler ebeler hikayeler okurdu torunlarına. Hayallerin sınırı bu kadar keskin &ccedil;izilmemişti. Hayaller zengin olmak &uuml;zerine değil engin olmayı hedeflemişti. Kalabalıklar bu kadar yalnız kalmamıştı caddelerde,&nbsp; sokaklarda. Akşamları bu kadar parlak değil s&ouml;n&uuml;kt&uuml;, en konforlu &ccedil;ocuğun bile cep i&ccedil;leri s&ouml;k&uuml;kt&uuml;. Yamalarından utanmazdı hi&ccedil; kimse, el &ouml;rg&uuml;s&uuml; yakalılar siyah &ouml;nl&uuml;klerimizde, sa&ccedil;larımızda &ccedil;ıt&ccedil;ıt tokalar, kumaştan mendillerimizle g&ouml;zlerini silerdik arkadaşlarımızın. D&uuml;ş&uuml;nce en fazla dizlerimiz yaralanırdı ama nihayetinde bir el bulurduk bize uzanan. Sevmek, bırakın pazara, mezara kadar bile değil Allah&#39;ına kadardı. G&ouml;ky&uuml;z&uuml; yıldızlarına sahip &ccedil;ıkardı g&uuml;neşini incitmeden. Acaba &ccedil;ocukken bu g&uuml;nlere geleceğini bilseydi insanlar b&uuml;y&uuml;mek isterler miydi? Ellerimiz, ayaklarımız ve dilimiz k&uuml;&ccedil;&uuml;kt&uuml; ama velhasıl-ı kelam yaşamak &ccedil;ok, &ccedil;ok daha b&uuml;y&uuml;kt&uuml;...</span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,&quot;sans-serif&quot;"><em>Leylifer </em></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?