BORÇ PARA

Kasım Demir
Kasım Demir
BORÇ PARA
04-08-2023

Çevresinde sayılan sevilen bir adam, çok sevdiği ve çok saygı duyduğu hocasının yanına gitmiş, onun elini öpmüş, gösterdiği yere oturmuş ve ona;

--Hocam, eğer izin verirseniz size bir şey danışmak istiyorum, demiş. Hocası da;

--Söyle bakalım, derdin nedir?

--Hocam benim derdim misafirlerimle. Her gün köylerden, şehirlerden, ilçelerden birçok misafirim geliyor. Onları her gün yediriyorum, içiriyorum, gece yatısına kalanlara odalarını, yataklarını hazırlıyorum. Sabah olunca kahvaltılarını, akşam olunca yemeklerini veriyorum. Kendime ayıracak hiç boş zamanım yoktur. Kendi işime gücüme zaman ayıramaz oldum. Çocuklarımla bir arada bulunamıyorum. Misafir ağırlamayı da çok seviyorum ama ne yapayım. Onları da küstürmek istemiyorum. Bana bir yol gösterin hocam, çok zor durumdayım.

Hoca Efendi çok bilgili, görgülü, güngörmüş, devran sürmüş bir insanmış. Biraz düşünmüş ve ona şöyle akıl vermiş;

--Oğlum, sana misafir olan kimseler eğer fakir dervişler ise onlara bir bahane ile borç para ver. Fakirin mutlaka paraya ihtiyacı vardır. Eğer fakir değil de zengin iseler onlardan da borç para iste. O zaman yanında kimse kalmaz, giden bir daha da geri gelmez, demiş.

O adam da hocasının dediğinin aynısı yapmış. Evine misafir olarak gelen fakirlere:

--Galiba senin paran yoktur, al şu beş altını evinin ihtiyaçlarına harca, lazım olan şeyleri al, bir daha ki sefere getirirsin, demiş. Evine misafir olarak gelen zenginlere de;

--Efendi paraya çok ihtiyacım var. Bana yirmi altın borç verir misiniz? Diyerek onlardan ayrı ayrı borç para istemiş.

Bunun üzerine ev sahibinden borç para alan fakirler, “aldığımız parayı bizden geri ister” diye o adamın evine bir daha gelmemişler.

Ev sahibinin borç para istediği zengin misafirler de “benden gene borç para ister”  korkusuyla gelememişler.

Hocasının dediği gibi gidenler geri gelmeyince adam rahat etmiş, başı dinç olmuş. Ailesine ve çocuklarını daha fazla zaman ayırmış.

Çocuklar misafir ağırlamak, onun karnını doyurmak, onu güzel karşılamak, güler yüzle yolcu etmek çok güzel şeylerdir. Ama bir yerde gereğinden fazla misafirlikte kalmak, ev sahibini zor durumda bırakmak iyi şeyler değildir.

Bir komşuya, bir akrabaya ziyaret için gitmeden önce onlara telefonla haber verip, eğer müsaitlerse ondan sonra gitmek gerekir. Ansızın kapılarını çalıp içeri girmek uygun davranışlar değildir. Eğer ev sahibi ziyarete uygun değilse, işi varsa veya onlar bir yere gidecekse ne olacak? Ev sahibi buyurun dese bile sizin ev sahibine verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı siz günah kazanmış olursunuz.

Hele hele bir yere gidince sakın kapıyı çalmadan içeriye girmeyiniz. Eğer kapı açılmıyorsa ısrarla kapıyı pencereyi yumruklamayınız. Yavaşça dönüp evinize gidiniz.

Başkalarına borç para vermek çok güzel bir davranış ve çok sevaptır. Bu hikâyede bor para alıp vermenin iyiliği hakkında değil, misafirlerin ev sahibini rahatsız etmesi hakkındadır.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?