DOSTLARINIZI ne kadar incittiğinizi, aklınız başınıza gelince; hiç düşündünüz mü? Eğer, düşündü iseniz, hala siz de; insanlıktan bir eser var demektir... Yok eğer, hadi canım diye, savsakladı iseniz; O, zaman bence, insanlığınızı, vefa duygunuzu sorgulayın, derim...
----------
DERİN denizler, her babayiğidin boy göstereceği yerler değildir... Kendisi süs havuzunda yaşayıp ta; derin denizlerde yol kateden insanlara akıl vermeye çalışanlar; bence önce akıl sağlığını kontrol ettirsin, sonra beden sağlığını...
Sonra, Süs havuzunda yaşamaya devam etsin...
----------
HAYATTA, diliniz, konuşana kadar; bedeniniz, emeğiniz, yaptığınız eserleriniz, işleriniz, feakarlığınız, icraatlarınız, konuşsun... İşte, tam o zaman; Hah, işte bir işe yaradınız ya da; yaramadınız, diye, birileri de; sizin hakkınızda konuşsun... Olmaz mı?
----------
BAZILARI iş yapar, çalışır, didinir... Yaptığı iş nedeni ile; sürekli eleştirilir... Birileri ise; oturdukları yerlerden sadece gevezelik yapar... Hiç eleştirilmez, çünkü oturduğu yerden hiç kalkmadığı için, oturduğu yerin altında dahi, ne olduğunu kimse bilemez... Gerçek acıdır...
----------
ÜNİVERSİTELİ GENÇ
Geniş çerçeveden baktığımız zaman; Üniversite eğitim süreci; insanları israfa yönelten bir gerçek olarak, ortada durmaktadır. Plansız yapılan atılımlar, bu olumsuzluğu körüklemektedir. Üniversite eğitimi; bir ideal öğretim süreci olmaktan çıkmıştır. Öğrenciler, örgün eğitimde bir bölüm olsun da; hangisi olursa, olsun, mantığı ile okul seçmektedirler. Amaç, istikbali kazanmak adına; yapılan bir eylem değildir. Üniversite kapısından içeri girmektir. O kadar...
Amaç bu olunca; bu eğitim sürecinde geçen zamanın değerlendirilmesi de; genellikle israf edilen zaman dilimine dahil edilebilir. Doğal olanı, eğer bir meslek sahibi olmak ise; kimi iki yıllık okullarla bu temin edilmektedir. Onlar daha kolay, daha çabuk iş bulmaktadırlar. Hatta bazı ara elemanlar, bu işin yüksek okulunu okumuş adamlardan daha fazla ücret almaktadırlar. Hayata da, kısa yoldan atılmaktadırlar.
Böylece, bu mantıkla örgün öğretime başlayan genç kardeşimiz; Üniversite yıllarını kendisine verilmiş özgürlük yılları olarak, kabul edip; bu zamanı boş ve anlamsız şeylerle değerlendirmenin peşine düşmektedir. İlim öğrenmek yerine; daha çok sosyal hayatın içerisinde, eğlence tarafına yönelik kapıları aşındırmaktadır. Sinemalar, kafeler, oyun salonları... Beyhude geçen zaman... En büyük israf; Gençliğin yaptığı israftır.
Çeşitli şekillerde Üniversitelerde okuyan gençlere yönelik yapılan söyleşilerde; bu gerçeği görebiliriz. Öğrenciler kazandıkları Üniversitelerde; öğretim elemanı eksikliğinden değil, öğretim elemanlarının yetersiz olduğundan değil; Üniversitelerin fiziki şartlarının eksikliğinden değil; bulundukları ortamlardaki sosyal hayatı tanzim eden, mekanların eksikliğinden şikayetçi olmaktadırlar. Yani zamanı israf etmenin, parayı israf etmenin, zekayı israf etmenin, peşindedir. Her alanda, her bakımdan, Kontrolsüz bir hayat tarzı; daha cazip olarak, sunulmaktadır. Böyle bir hayat özleminin getirdiği sıkıntılar, ortadadır.
----------
KAR taneleri gibi yaşıyoruz şu sıra, birbirimize değmeden ayrı ayrı eriyerek... hatıralara gömülüp, eski ve mutlu günlerin özlemiyle, dostluğu arkadaşlığı, yaşanmamış bir hayal gibi hatırlayarak, eriyoruz...
----------
Gerçekten fakir insanlar vardır, paradan, mevkiden, makamdan, başka bir şeye sahip değildirler...! ACIYORUM O, İNSANLARA... YAZIK... Gönül zenginliğini,
hiç tanımamışlardır...
----------
AVARA kasnak gibi dönüp, duruyoruz: "Müslümanım" diyenlerin; nişanları, düğünleri öyle fransız olmuş ki, yılbaşı kutlamaları bunların yanında devede kulak kalır. Sanki yabancı işgal kuvvetleri, salonlarımızı işgal etmiş... Affet Ya RABBİM...
-------------
Şu şehirlerin ruhunun yok edildiğini gördükçe; çocuk gibi avazımın çıktığı kadar, bağırmak, ÇIĞLIK ATMAK istiyorum... BELKİ SESİMİ DUYAN OLUR... İmar açısından, sosyal hayat açısından, Şehirlerimiz, medeniyetimizin aksine; katledilmeye, yok edilmeye devam ediliyor... ORHAN ARSLAN
---------------
Nasıl sosyal medya engellenebiliyorsa; yalan ve kasıtlı haber yapan gazeteler, tv kanalları, neden engellenemiyor??? Bazıları virüs kadar tehlikeli... Gerginlik artırma çabası içerisindeler, Algı yapmaya moral bozmaya devam ediyorlar... HALA BAZI gazetelerin, TV Kanallarının, provakasyon içerikli yayınlarını durduracak bir güç yok mu? YALAN, ASPARAGAS, ALGI İMAJLI yayınlar devam ediyor... yetkilileri göreve çağırıyoruz... Şu sıkıntılı günlerde; SUSTURUN BUNLARI...
--------------
Böyle olağan sütü bir durumdan bile; Siyasi Rant çıkarma peşinde olan insanları; hayretle izliyorum... Siayasi rakipleri yahut karşı siyasi oluşuma destek veren seçmanlerinin ölümünden ve sıkıntı çekmesinden dolayı; sevinecek durumda insanların, yazar ve çizerlerin, fikri adamı ve akademisyenlerin olması; ne acı bir gerçek... Demek ki hala, Ülke olarak; ADAM, İNSAN, YETİŞTİREMİYORUZ... Asıl sorunumuz burada...