Dersimiz Aile Ve Çocuk

Orhan Arslan
Orhan Arslan
Dersimiz Aile Ve Çocuk
12-11-2020

Aile çatırdıyor kimin umurunda. Boşanma toplumda zirve yaptı. Buralara nasıl gelindi, kimse konuşmuyor ancak sonuçları konuşuluyor... Aile kavramı yıpranıyor, yuvarlanıyor, temelleri sarsılıyor... Amma bizim önceliklerimiz var... İşimiz, kariyerimiz, statümüz, Önceliklerimizdir. Uğraşlarımız var Maçlar, emek günü, siyaset, magazin, protestolara katılmak, TV izlemek, dizi seyretmek... Arkası yarınları kaçırmamak, günlük rutin işlerimizdir. Bu kadar iş içerisinde; Aileyi kim düşünecek?

En çarpıcı olanı ise; parçalanmış ailelerde hayatlarını devam ettirmeye çalışan parçalanmış ailelerin çocukları... Hoş, Aile içerisinde kendi çocukları ile, bir yabancıymış gibi, yaşayan Aile büyükleri gerçeği de önümüzdedir. Böyle olunca parçalanmış Aile çocuklarını, gelecekte neler bekliyor. Hangi sorunlar karşımıza çıkacak bilinmiyor. Bilinen gerçek ayrılmış ailelerin arkasında bıraktığı dram, hüzün, acı ve sorunlar yumağıdır. En acısı kontrolsüz kin ve şiddet. Her gün önlenemeyen şiddet olaylarına bir yenisi ekleniyor. Aile dayanışmamız, geniş aile yapımız yıprandıktan sonra, daha da güçsüzleşti. Önceden dede ile torun aynı çatı altında yaşarlardı...

Yeni slogan; Çocuklar kreşe, yaşlılar huzur evine...

Bu olumsuzluğa, İstanbul Sözleşmesinin katkısı tartışılıyor?

Bunca probleme rağmen; daha değişik sorunlarla sokaklara terk edilmiş çocuklar? İlaveten çeşitli bağımlılık olayları? Kısacası sıkıntı, problem. Sokaklar terk edilmiş, yalnızlığa itilmiş çocuklarla dolu? Birde bunlara ilave organ mafyası, dilendirme mafyası, çocuk sömürüsü her alanda alabildiğine devam ediyor. Daha bir-kaç hafta önce emniyet birimleri böyle bir oluşumu yakaladı...

Olsun önemli değil, bugün yaşanmaya değer mantığındaki insanlar? Hayat devam ediyor. Rahatlık, vurdumduymazlık, bananecilik, umurunda olmamak, bir başkasının meselesini görmemek, başkalarının acısını hissetmemek zirve yapmaktadır. Toplumsal duyarlılık yaralanmıştır. Benden olmayanın acısı beni ilgilendirmez, mantığı ile karşı, karşıyayız. Toplumsal duyarlılığımız, kendimizden gördüğümüz, kendimize yakın hissettiğimiz insanlar için, geçerli hale gelmiştir. Sokaktaki insanın, yardım çağrısı bile, kulaklarımız tarafından duyulmamaktadır.

Deprem olayını bile, farklı şekillerde algılamak ve yorumlamak bunun örnekleridir.

Bütün bunlara aldırış etmeyen insan toplulukları. İnsanımı nasıl kurtarırım çaba ve gayretinde olmayan kitleler. Ülkemden birbiriyle uyumu olmayan insan manzaraları. Kendi düşüncelerinin dışındaki düşünceye sahip olan, insanlara yaşama hakkı bile tanımak istemeyen vatandaşlarımız. Kendi Ülkesindeki bu kadar olumsuzluklardan haberi bile olmayan duyarsız insanlar.

Bu sorunlar ortadan nasıl kalkar, bunun olumsuzluklarından nasıl kurtuluruz, diye çaba ve gayret sarf eden insanımız yok değil, ancak yeterli değil. Devlet desteği ve maddi destek mutlaka şarttır. Çünkü, toplumların geleceği Aile yapılarının, arkadaşlık ve dostluk, komşuluk bağlarının güçlü olması ile ilintilidir. Her alanda paylaşımı, dayanışmayı unutmuş komşuluklar. Bu manzaralar olumlu hale dönüştürülmediği zaman yukarıda sıraladığımız olumsuzluklar devam etmeye aday gözükmektedir.

Medeniyet geleneğimizde komşu yardımlaşmaları ile, muhtaç aileler kimselere hissettirilmeden korunurdu. Sarılırdı, sarmalanırdı, yedirilirdi, içirilirdi...

Bu olaylar yaşanmaya devam ederken, geçen haftalarda bir TV söyleşisine katılan ünlü Psikiyatri uzmanımız Nevzat Tarhan beyin yapmış olduğu değerlendirmeler; içimizi daha da acıtacağa benziyor. Neden derseniz değerli hocam şöyle ifade buyurdular. Şu anda bizim bile hiçbir deneyimimizin olmadığı, kendisini ve sorunlarını yeteri kadar tanımadığımız internet nesli gelmektedir. Onların getireceği sıkıntıları ne biliyoruz ne de çözümleri konusunda herhangi bir tedavi önerimiz vardır. Bekleyeceğiz ve göreceğiz, diyordu.

Devam edecek?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?