ECEL GELDİ CİHANA  

Kasım Demir
Kasım Demir
ECEL GELDİ CİHANA   
29-07-2023

Bir gün bir topluluk kervan halinde Hacca gidiyordu. Eskiden Hacca deve kervanlarıyla aylarca yol katetmek suretiyle gidilirdi. Çok zahmetli olan bu Hac yolunda hasta olup ölenler olurdu. Zaman zaman haydutlar yollarını keser, onları soyarlar, bazılarını da öldürürlerdi. Şimdi ise uçağa binip birkaç saatte kutsal beldelere gidiliyor.

Bu Hacca giden kervanın yolu Kûfe Şehrine uğradı. Orada konakladılar. O esnada kervana yalınayak, sarıksız, şapkasız bir fakir katıldı. Ben de Hacca gidiyorum, diyordu. Oradaki herkesle hemen arkadaş oldu. Çok sempatik çok sevimli bir adamdı. Yürürken iki tarafına salınarak yürüyor ve şöyle tatlı tatlı konuşuyordu:

-- Binecek ne devem var, ne de eşeğim. Sırtımda eşek gibi yüküm de yok. Yanımda sorumluluğunu alacağım hiç kimse yok. Kendisine itaat edeceğim bir padişahım da yok. Bakın nasıl rahat hareket ediyorum, güzel güzel geziyorum. Günlerim çok güzel ve huzurlu geçiyor. Bir de size bakın, nasıl sıkıntılısınız. Benden iyisi var mı?

Deve üzerinde yolculuk yapan hacılardan bir ona acıyarak:

--  Ey Derviş, böyle yalınayak, başı açık nereye gidiyorsun? Geriye dön, yolumuz çok uzun, yolculuğa dayanamazsın sonra ölürsün, dedi. Fakir derviş bu sözlere hiç aldırmadı. Yine sıcak çölde salınarak yalınayak yürümeye devam etti.

Biraz yolculuktan sonra ona “geri dön, dayanamazsın” diyen adam, bir konak yerinde öldü. Bunun üzerine Fakir Derviş ölenin başucuna giderek, eğilip kulağına şunları söyledi:

--Bak ben ne kadar zorluk çektim ölmedim. Ama sen huzur içerisinde rahatlıklar içerisinde öldün. Kimin öleceğini kim bilebilir ki…

Sadi Dede diyor ki:

“Bir adam, çok ağır bir hastanın başucunda sabaha kadar ağlamış. Sabahleyin hasta iyileşmiş fakat hastaya ağlayan adam aniden ölmüş.

Bir bakarsın rüzgâr gibi koşan yarış atları, bazen sakatlanıp gidecekleri yere ulaşamayıp yarı yolda kalırlar. Ama topal eşek yavaş yavaş da olsa gideceği yere ulaşır.

Tıpkı bunun gibi nice sağlıklı insanlar ölüp toprağın altına giriyorlar. Ama yıllarca hasta yatağında yatan insanlar yaşıyorlar.”

Kimin öleceğini Allah’tan başka kimse bilemez.

Eceli gelmeden kimse ölmez. Eceli geleni de hiç kimse yaşatamaz.

Önemli olan ölüm başımıza gelmeden, öbür dünyaya hazırlanmak değil midir?

Ölüm başımıza gelince, yaptığımız günahlar için tövbe de etmediysek, ahirette halimizin nasıl olacağını nereden bilebiliriz?

Öyleyse ne zaman öleceğimizi bilemediğimiz için daima ölüme hazır bulunmamız gerekir.  O da nasıl olacak; daima yaralı işler yapıp, Allah’ın buyruklarını yapmakla, peygamberimizin yolundan gitmekle olur.      

 

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?