An itibariyle Londra´da, Türk parasına çok büyük oranda faiz veriliyor... Şiddetle Türk parasını alıp, depolayıp , Türkiye ´den Dolar alarak, Merkez Bankasını faiz yükseltmeye zorlayacaklar. Piyasayı alt-üst edecekler...
Döviz ve altın yükselişte... Bazı vatandaşlarımız, bu konumdan rahatsız olduklarını ifade ediyorlar. Önemli olan günlük hayat bunun ne kadar yansıyacağıdır. Ben şunu biliyorum. Genellikle yiyecek ve içecek konusunda kendimize yeten bir ülkeyiz. Seneler öncede, domatesi iki liradan yiyor idik. Şimdi de iki liradan yiyoruz. Yani alım gücü önemlidir. Onu da Devletin ekonomik politikaları belirler.
Çevremize baktığımız zaman, piyasanın çok da etkilendiği söylenemez. Tatil yerleri hınca, hınç dolu... Araba satışları dersen geçen senenin iki misli. Ev satışları ise; geçen senenin üç misli durumda. Yani vatandaşın alışverişinde eksilen bir şey olmadığı gibi; aksine yükselerek devam ediyor. Bu sene trafiğe katılan araba sayısı ortadadır.
Hala bütün bu gerçeklere rağmen, sızlanmaya devam edenlere soralım o zaman.
Ülkemi ekonomik olarak zora sokmaya çalışan güçlere karşı, dik durmak zorundayız. Yoksa,
Söyleyin Devletten ne istiyorsunuz? Kıbrıs´ı verelim mi? Akdeniz´i terk mi edelim? Suriye´yi ve Kuzey Irak´ı kaderine terk edip yine Şırnak´ta terörist mi kovalayalım? Hakkari´ de karakol baskını yiyip, bir gecede 50 şehit mi verelim?
Libya, Suriye, Kuzey Irak, Kıbrıs, Sudan, Somali, Azerbaycan, Akdeniz ve Katar olmak üzere, Dokuz cephede asker bulunduruyor ve bazılarında günü birlik savaşıyoruz.
Lübnan, Yemen, Ukrayna başta olmak üzere savaşmamız veya asker bulundurmamız muhtemel en az beş cephe daha var. Bu mücadele bedava olmuyor. Mücadelenin her aşamasında maddi ve manevi kayıplarımız olmaktadır. Büyük bir maddi karşılığı olması gerekir. O kadar insan ve mühimmat, kolay kolay yönetilmiyor. Bütün bu gerçeklere rağmen, felaket tellallığına soyunanlar var. Hatta, Amerika, Fransa, Rusya´nın gönüllü savunuculuğunu yapanlar da var.
Güçlü olmak zor iştir. Zirveye oynamak istiyorsan, zirve tırmanışına doğru yükseldikçe, yalnızlaşacağını bilmen gerekir.
Bu ülkenin hak ettiği yere gelmesi için ödemesi gereken bedel bize nasip olduysa, Amenna diyeceğiz. Olan bitenin ekonomi politikaları ile ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama mesele sanki teknik bir ekonomi politikasından ibaretmiş gibi yorumlayan insanlar var.
Bu konuda ÜLKEYİ YÖNETENLERİN karşı hamleleri mutlaka olacaktır. Biraz sabretmek gerekir diye, düşünüyorum.
Asla, bu yoldan dönülmeyecek. Yolumuza devam edeceğiz... Bizi engellemeye çalışan, önümüze set koymak isteyen, bizi bu durumdan daha aşağılara göndermek isteyen güçlerin olduğunu bilmemiz, gerekiyor. Ya başaracağız ya başaracağız... Başka çıkış yolu yoktur.
Bu badireleri atlattığımız zaman, vallahi en ufak da olsa, ihanet içinde olandan mutlaka hesap sormalıyız. Sermaye çevreleri ve bankalar bu zor zamanda Ülkesine destek vermeyecek de ne zaman verecek?
Allah Ülkemizi böyle zor durumlardan korusun... Etrafımızın ateş çemberi olduğunu söylememize gerek yoktur. Lübnan´da olan olay, coğrafyamızın ortasına bırakılmış pimi çekilmiş el bombası gibidir. Kimi nerde ne zaman yaralayacak, hep beraber göreceğiz...
Kasıtlı olarak Ülkemizin önünü kesmeye çalışan tüm iç ve dış düşmanları da Allaha havale ediyorum. Allah, onları bildiği gibi yapsın...