Fırsatçı Soytarılar

Alper Duran
Alper Duran
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020

Aldatanın ve iki kere aynı yerden ısırılan gafilin bizden olmadığını bilirim. Gerdan kıran, kuyruk sallayan, ufacık bir menfaat sebebiyle dahi şekil değiştiren ve sözlerini yuvarlayarak konuşan zevattan da, bir halt olmayacağını bilirim. Bununla birlikte, yüzünü kuzu gibi gösterip, sesini bülbülce duyurup, ama fıtratını çakal gibi gizleyen yosma kılıklıları da bilirim. Delikanlı karakterliler, düşüncelerini adam gibi ifade eder. Öyle içten pazarlıkçılar gibi ima yoluyla, yüze başka gıyabında başka konuşmaz. Düşmanlık nedeniyle ufak şeyleri büyütüp, yaygaracı cazgırlar gibi insanın ucuz yönünü pazarlamazlar.

Bazı fena insanların bilinir taraflarından çok, gizledikleri yönlerinden korkmak lazımdır. Nitekim dinimiz de, kâfirin tehlikeli olduğunu belirtmiş, lakin münafığı kâfire nispetle daha tehlikeli görmüştür. Bugün etrafımız, münafıklık maskesini takmışlarla dolup taşmış durumdadır. Her yerde fırsatçıların ihaneti kol gezmektedir. İşin kötü yanı ise, gaflet uykusuna dalanların bu dalavereleri fehmedememesidir. Birde yeni dönemde bir güruh peyda oldu ki, tam evlere şenlik. Kendi içinde bulunduğu çalkantılı durumu bastırmak için, cürmünü başkasına yaftalayarak işin içinden sıyrılmaktadır. Rüşvetçiler karşısındakini rüşvetle, kindarlar, karşısındakini kindarlıkla, gayr-ı adiller karşısındakini adaletsizlikle ve ahlaksızlar yine karşısındakini gayr-i ahlakilikle karalamaktadır. İşin daha kötüsü doğru olmadığı bilindiği halde, sırf işimize geliyor diye suskun kalınması, ya da memnuniyet emaresi gösterilmesidir. Hâlbuki bir duruşun hesabı ve maksadı değil, felsefesi olmalıdır.

Elinde cetvel olan herkesin doğru çizgiyi çizeceğine inandığımız an, zulmün perdesini aralamış oluruz. Zulüm sadece Ümeyye bin Halef´in Hz Bilal´i kavurucu sıcaklar altında, yerlerde sürüyüp, göğsüne kocaman bir kaya parçası koyması değildir. Moğol´un ve bugün medenilik taslayan haçlıların şehirleri ve masum insanları yerle yeksan edişleri de değildir. Zulüm, yalnız Kırım Türklerinin trenlere doldurulup ölüme mahkûm edilmesi, İngiliz sinsiliği ile Osmanlı ahalisinin birbirine düşürülmesi, İsrail planları dairesinde Amerikan jandarmasının İslam coğrafyasını tecavüz etmesi, bir idarecinin astına, patronun işçisine, terör örgütlerinin kendi halkına aşırı sıkıntı vermesi de değildir. Çünkü zulmün bin bir çeşidi, zalimin de bin bir suratı vardır. Zülüm bazen alkışla, bazen destekle ve bazen de tebessümle yapılır. Yeni dünya düzenin eziyet sarmalı, bu şekilde çehre değiştirmiştir. Fırsatçı soytarılar, değerleri lafta, görüntüde ve reklama açık ortamlarda zirve yapan, ama hakikatte kof, kıymetsiz, kan emici, egoist, kavazan, mayası bozuk, mıllıkçı ve tıynetsiz asalaklardır.

Eskiler, ?Allah insanı kendi şerrinden korusun? derlerdi. Çünkü insan, en çok kendine zahmet verir. Hem de hakikat yolundan sıyrılıp nefsinin peşine düştüğü zaman. Mesela bazıları bazılarına nedensiz düşmandır. Nedensiz muhaliftir. Nedensiz dedikodusunu yapar ve nedensiz kavgaya soyunur. Bu durum, sorunun kendinde olduğunu anlamayan ahmakların hastalığıdır. Epey bir yekûn tutan bu zümre, şerlidir. Hayatının düsturları ilahi kaideler dairesinde olmadığı için, hafifmeşrep takılır. Kıskançlık ve kahırlanma mikrobuna yakalanmış gibi, beyhude laf üretir ve karşısındakinin en zayıf noktasını gözetleyerek tatmin olmaya çalışır. Yani yıkıcı ve yıpratıcı tesirleriyle ön plana çıkarlar. Dikkatli bir şekilde tetkik edildiğinde görülecektir ki, tabiatı tahrip edenlerle insanlığı tahrip edenler hemen hemen aynı kişilerdir.

Bozulmuş, mahiyetini yitirmiş ve atık haline gelmiş bu zümreyi, toplumdan ayıklamak ve intaç etmek vazifemizdir. Lakin bunu görecek göz ve yürek lazımdır. Basiret lazımdır. Estetik ruhlu şahsiyetlerin, yılan karakterlilere galebe geleceğine inancımız tam olduğundan bu yoldaki azmimiz tükenmeyecektir. Ruhunu gizleyen ve insaniyet adına akim kalan zavallıların karşısında, heyecanlı ve kuvvetli olmak boynumuzun borcudur.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?