Gelir Farkı Dengesizliği Can Acıtıyor

Orhan Arslan
Orhan Arslan
Gelir Farkı Dengesizliği Can Acıtıyor
16-04-2019

Tüm sistemler, rejimler, kendi insanının rahat ve huzur içerisinde; kimseye muhtaç olmadan yaşamasını sağlamak adına; çalışmalar yaparlar. Teoriler geliştirirler. Yeni uygulamaları hayatın içine sokmaya çalışırlar. İnsanlarını memnun etmek için; gayret gösterirler.

Aile bazında ise; İnsanlar, Ailesini, geçindirmek adına kimseye, muhtaç olmasın, için; ömür boyu çalışırlar.  Gelir dağılımı açısından olaya baktığımız zaman; şu gerçeği görüyoruz. Aradaki makas gittikçe artmaktadır.

Temennimiz ise, şudur; İnsanımızın insanca yaşayabileceği, bir gelir düzeyine erişsin. Şu, içten ve dıştan Ülkemizi yıpratmak adına, yapılan komplolar, havadan para kazanma veya kaybettirme planları, bir sona ersin. Ülkemiz belki de daha zenginleşecek. Ancak, Ülkemizin bu duruma gelmesini istemeyen güçler, hem içimizden, hem dışımızdan saldırmaya devam ediyorlar. Ekonomiyi bitiren faiz oranları alabildiğine yükseltilmek isteniyor. Aldatıcı hamlelerle, borsa ve döviz üzerinde oyunlar oynanıyor. Kısacası, Ülkemiz zayıflatılmak isteniyor. Öyle olunca zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaktadır. Asgari ücret uygulaması, bir an önce sona erdirilmelidir. Reklamların, yahut bazı giderlerin vergiden düşürülmesi, gözden geçirilmelidir. Tam tersine; birilerine yardım etmek yerine, çalışarak para kazanmak teşvik edilmelidir.

Benim üzerinde durmak istediğim konu ise; bu kadar dar gelirli ailenin bulunduğu bir toplumda; Ulusal yayın yapan görsel basında; insanların gözünün içine baka, baka; çeşitli yemek yayınları ve tanıtımları yapılmasıdır.  Bu etik açısından ne kadar doğrudur? Hele, Bu Ramazan ayı içerisinde olunca; dayanılmaz bir azap olarak bana gözükmektedir. Devlet kurumunun belirttiğine göre, Bu Ülkede yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olan aile sayısı; toplumun % 16 ını oluşturmaktadır. Yaklaşık bir rakamla beşte biri demektir. Bu kadar yoksulluk sınıra sahip bir Ülke; vatandaşlarının olduğu bir yerde; insanların gözlerinin önünde her türlü yiyeceğin reklamını yapmak hangi kurala sığar. Acımasız kapitalizmin reklam sektörü, her türlü ürünün tüketilmesi adına, reklam, üzerine reklam yapmaktadır. Büyüklerimiz göz hakkı, derlerdi. Hadi aile büyükleri akıllı ve mantıklı düşünerek o, reklamı yapılan yemeklere ulaşamayacaklarını bilirler amma, çocuklara ne demeli, nasıl anlatmalı... Hangi cümleleri kurmamız gerekir...

Erişemeyecekleri her türlü ürünün reklamı yapılırken o çocukların yaşadıkları olumsuzlukları; hiç mi düşünmezler? Bir an olsun kendi çocuklarının aynı durumda olduğunu düşünseler, bu abartılı reklamlara bir son verirler. TV yayınlarının bu tür yayınlarda daha dikkatli olmaları gerekmez mi? Yapmış oldukları yayınlarla neleri özendirdiklerini, neleri yıprattıklarını, hangi olumsuzluklara sebep olacaklarını akıllarından hiç mi geçirmiyorlar? Benim TV´min, seyredilme oranı yükselsin ve ben de; reklam pastasından, en büyük dilimi alayım mantığı ile; nice insanların hayallerini yıktıklarını, geleceklerine ait arzularını yıprattıklarını, hele, hele; küçücük yavruların ağızlarını nasıl sulandırdıklarını, onların beyinlerinde oluşturdukları hataları anlamazlar mı? O beyinlerde yaptığı tahribatı düşünmek, bile istemiyoruz. Bu vurdumduymazlık, sosyal hayatın her alanında yapılmaktadır.

Devam edecek?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?