<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Büyük şehirlerde ve endüstri bölgelerinde hava kirliliği ile mücadele ana görevdir. Çevreyi ve canlı yaşamı koruma kısaca ölümleri önleme, ulaşım gibi muhtelif kaynaklardan gelen toz ve gaz çıkışlarını kesme veya azaltmadan geçer. Kirli hava ve havadaki tozla uzun süreli temas insan sağlığını özellikle sinir ve dolaşım sistemini olumsuz etkiler.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Diğer taraftan, çöl tozlarının meteorolojisi ve toz kimyasının canlı yaşama katkıları herkesi şaşırtmaktadır. Gerçekler ve bulgular, ülkelerin KOVİD-19 Salgını nedeniyle içine düştükleri ekonomik daralma sonucu olarak hava kirliliğinden daha az etkilendiklerini göstermiştir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Canlı-cansız varlıkların uyumlu birlikteliği ve temiz çevrenin ne kadar önemli olduğunu son yaşadığımız KOVID-19 küresel salgınında bir kere daha anladık. Doğal (çöl tozları gibi) ve yapay (endüstri tozları gibi) toz ve gaz çıkışları ve taşınımları insan sağlığı açısından çok önemlidir. Bunların, doğal yaşama etkileri yanında, astronomik olaylarla da ilişkileri vardır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Malzeme ve enerjiyi kullanarak biz insanlar uygarlıklarımızı inşa ettik ve süreç boyunca başta toz ve dumanlar olmak üzere çevreye kirleticileri saldık. Yanardağ püskürmeleri, yangınlar ve çöl tozları gibi doğa hadiseleri de hava kirliliği oluşturmaktadır. İnsanoğlu tükettiği enerjinin %80’inini kirletici fosil yakıtlardan (petrol, kömür ve doğal gaz gibi) sağlamaktadır. %20’lik kısım ise, başta hidroenerji ve nükleer olmak üzere diğer kaynaklardan (güneş, rüzgâr ve biyoenerji gibi) gelmektedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Kullandığımız enerjinin ikincil formu olan elektrik enerjisi, kömürlü termik santrallar ve doğalgaz çevrim santralları yanında büyük ölçüde yenilenebilir enerji kaynaklarından (hidroelektrik, rüzgâr, PV Güneş ve biyoenerji gibi) ve nükleerden elde edilir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Dünya toplam enerji tüketimindeki payı %4-7 civarında olan Nükleer enerji nötr kaynak olarak nitelendirilmektedir. Enerji, türü ne olursa olsun, üretim ve kullanımı sırasında çevreye toz ve gaz şeklinde kirleticiler salınır ve bunlar ölümcül sonuçlar da doğurur. Ülkemiz enerji kullanımında kirletici fosil yakıtların toplamı %90 mertebesinde olup, dışa bağımlılığımız yüksek düzeydedir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Koronavirüs Salgını nedeniyle, 2020 Mart başından itibaren Dünyanın birçok şehri kapandı ve hava kirliliği hızla düştü, Nisan ve mayıs aylarında dip yaptı sonra gevşemeyi takiben Temmuz’dan itibaren mavi gökyüzü tekrar griye döndü. Aşılama ile rehavete kapılan gelişmiş ekonomilerde hava kirliliği, solunum sağlığı açısından rahatsızlık yaratan COVİD-19 öncesi seviyelere yaklaşmıştır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Virüs, ülkelerde on binlerce ve yüz binlerce insanı öldürdü ve dünyanın dört bir yanındaki ekonomileri altüst etti. Ülkelerin gelirleri düştükçe hava kirliliği de düşüyor! 2020 ilkbaharında, Hindistan’ın kuzeyindeki Jalandhar sakinleri, 160 km uzaklıktaki karla kaplı Himalaya dağlarını ilk defa gördüler. Onlarca yıldır görmedikleri bu güzel manzara, havada daha önce çok bulunan kirletici miktarının düşmesi sayesinde olmuştur.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Hava kirliliği tek başına insan faaliyetlerine bağlı değildir, rüzgâr hızı, yağış ve nem gibi hava koşulları da etkilidir. DSÖ tarafından, dünya nüfusunun yaklaşık %90’ının hava kalitesinin kötü olduğu yerlerde yaşadığı tahmin ediliyor. 2016 yılında 290.000 çocuk dahil 4,2 milyon kişinin solunum yolu enfeksiyonları ve akciğer kanseri gibi hava kirliliğiyle ilgili hastalıklardan erken öldüğü düşünülüyor. Milyonlarca kişi kronik sağlık sorunundan muzdarip.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">CREA tarafından, KOVİD-19 salgını başladığından beri artan hava kalitesi sayesinde büyük şehirlerde yaklaşık 15.000 kişinin hayatının kurtulduğu belirtilmiştir. Delhi’de hava kirliliği nedeniyle tehdit altında olan yaklaşık 4.600 kişi, KOVİD-19’un getirdiği temiz hava sayesinde ölümden kurtulmuştur.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Salgın sonrası canlanan iş yaşamı ve artan servis hizmetleriyle ilişkili olarak şehirlerde trafik sorunu daha da arttı. Bu durum, kirliliğin büyük şehirlerde KOVİD-19 öncesi seviyeleri aşacağını göstermektedir. Kirlilikteki bu artış, özellikle KOVİD-19’a karşı savunmasız olan astım hastaları için tekraren ölümcül etki doğurabilecektir.</span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?