<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İtiraz etmeyeceğim, ama aklımda tutacağım yapılanları. Bir çay ocağının kenardaki sandalyeye otururken, etrafıma göz gezdirmeden ve umursamadan olan biteni, yudumlayacağım çayımı yalancı bir mutluluk edasıyla. Şubatın soğukluğuyla başlayan mahpus günlerinde, kapıların arasından günlük tayınımızın fırlatılışını, gözümün önüne sabitleyeceğim. Bir gün adliyelerin hükümsüz kaldığı insanlığı hayal edip, dermanımın kıyılarına uzanacağım. Şiir okuyacağım ve Yunus’un Türkçesine imreneceğim.</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Yorulmayacağım, ama dinlenmekten de, vazgeçmeyeceğim. Böğrümü sızım sızım sızlatan acıların sabahına uyanacağım. Nefsimi karşıma alıp, günde beş öğün muhaverede bulunacağım. Ne bir önceki, ne de bir sonraki bahara bırakılan yolsuzların nutuklarını dinlemeyeceğim. Yolsuzlar ki, kara gözlerin siyahlığını yolup, sizi aydınlığa kavuşturuyoruz dediler. Birileri alkış tufanına tuttu yolsuzları. Devam edin deyip ve belki Allah başımızdan eksik etmesin diye dua ettiler. Yoldan ayrılıp, başkalarının patikalarına adadılar ömürlerini. Ellerine kerpetenler alıp, çivilerin ciğerini söktüler. Sonra çivisi çıkmış bu memleketin diye edebiyat parçaladılar. Biliyorum parçadan bütün olmaz, lakin geçmişe müteallik çemkirmelere de, suskun kalmayacağım. Hıncımı delikanlılığımdan değil, paçozların gençlik şarkılarından çıkaracağım. Zira bizi ne zaman kötürüm etmek isteseler, müstehzi şarkılarına sarılmaktalar. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Haykıracağım, ama mahallede kimseye rahatsızlık vermeyeceğim. Tabiatı gezecek, hikmet nazarıyla bakacak, hayvanlara merhamet edecek ve insanlığından ayrılmamışları sevmeye devam edeceğim. Zira büyüklerimiz bize sohbet ederken Şeyh Galibi anarak, insan için <em>“zübde-i âlemsin sen” </em>derlerdi. Onların tembihlerine kara çalmayacağım. Güneşimizi çalan batının, kendisini aydınlanma çağıyla konumlandırdıkları mevkilere de, surat asmaya devam edeceğim. Üzülmeyeceğim şu beyhude âlemin debdebesine. Lebâleb kahrımın ayak ucundan tutup, hayatın bizi hep öteleyen yüzüne bakıp <em>“ne dem baki, ne gam baki”</em> diyeceğim. Yusuf’u kuyulara atan ey hayat, Yusuf’u kuyulardan çıkaran ey kader, Yusuf’u zindanlara atan ey hayat, Yusuf’u vezir kılan ey kader, sana hep kötülükleri yüklediğimizin farkındayım. Sabır cemrelerini üzerine her gün düşürdüğümüzün de, farkındayım. Farkındayım Tanrı Dağlarının ve Uhut Dağının. Modern putların etrafımızda kol gezdiğinin de, farkındayım. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Terlemeyeceğim, ama koşmaya da, devam edeceğim. Balçıklaşmış ilişkilerin mahcubiyetsiz mimikleriyle işini yürütenlere selam vermekten imtina edeceğim. Bilge Dedem derdi ki: <em>“Evladım, duruşunuz olsun, Türkçe ve Müslümanca.”</em> Bilirim ki, duruşu olanların ruhunu hiçbir urgan idam edemez. Yine bilirim ki, karanlıkların üstüne çöktüğü nefis penceresinden ışıklar sızmaz. Şuaların mâkes bulduğu hayatlar ise, hicrana değil umrana müpteladır. Her sözünün üstüne kâkül indirip, bir şeylerin ve bir tarafın gizli kaldığı, zora kalınca da saklı bahçe gibi ortaya çıkarıldığı tiyatroculara şualar kâr etmez. Vefadan, hatırdan ve gönülden nasibini kesenlerin bakışları kesif, sözleri ağır ve halleri yontulmamıştır. Baharın alnından öpmeyi beceremeyen kurnazlar da, böyledir. İşte bu gözü açıklara, sürekli garez besleyeceğim.</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Aldanacağım, ama güvenmeye ısrar edeceğim. İnancım bana bunu emrediyor. Fakat feraset sahibi olmayı da, uyarıyor. Adı görklü Peygamberimiz; <em>“Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz” </em>diyerek, ihmalkârlığın rüzgârından sakınmayı anlatıyor. Bu yüzden kahrını çektiğim dâvâmın seciyesine, çulha kuşu gibi sabredeceğim. Aramı açacağım, nankörlüğe tutkun olmuş bizden, sizden ve onlardan olanlarla. Şiir okuyacağım ve Cahit Zarifoğlu’nu özleyeceğim…</span></span></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?