İctimai Sulhun Ehemmiyeti

Alper Duran
Alper Duran
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018

?.

Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

 Sevelim sevilelim

 Dünyaya kimse kalmaz

Yunus Emre

Bilge Dedem her daim hikmet nazarıyla meselelere bakmamızı ve hikmetli düşünmemizi tavsiye etmiştir. Zira insani vasıfların en şahikası hikmettir. Olgun bir bakış açısı yaratılış gerçeği ve gayesine en uygun davranıştır. İntikam bir şeytani hasletken, insanoğlu kendi hamurunun şanını bırakıp iblisane bir vasıfla hareket etmeyi tercih etmesi şaşılacak bir durumdur. Şaşılacak bu durum maalesef ki, gerçektir.

Bizim inancımız ve kültürümüz, selamdan, muhabbetten ve esenlikten yanadır. Allah (cc), Peygamber efendimiz (sav) ve büyüklerimiz her daim barışı, sabrı ve hakkı tavsiye buyurmuştur. Bununla birlikte çirkinliği fenalığı, kargaşayı, varsayımcılığı ve intikam duygularını ve bunu besleyen her türlü bed düşünceyi de yasaklamıştır. Lakin gel gör ki, insanoğlu sevgiyi ve kardeşliği yüceltmesi gerekirken intikam, kan ve gözyaşının timsali haline gelmiştir. Bırakın başka bir dine veya kavme mensubiyeti kendi dindaşını ve milletinden olanı da gözünü kırpmadan çoğu kez varsayımlar ve fındık kabuğunu doldurmayacak sebepler yüzünden kırmakta, üzmekte ve hatta öldürmektedir. Daha ilerisi kendi ailesinden ve kanından olanlara da aynı muameleyi reva görmektedir. Bununla birlikte ortada haklı sebeplerin de zaman zaman olduğunu belirtmek gerekir. Yani birini kırmak için diğerinin haklı sebebi olabilir, lakin bu seferde karşı tarafadır sözümüz, karşı tarafı çileden çıkarman için sebebin nedir?

Bizim inancımız ve kültürümüz bazı hususları kutsal saymış ve onlara nasıl davranılması gerektiğini de tafsilatlı bir şekilde tanımlamış ve yıllarca yaşayaraktan tecrübe etmiştir. Bunun muhafazası için gerekli mücadelenin de mübah olduğunu belirtilmiştir. Şayet birileri sizin hakkınıza ve hukukunuza kastediyorsa bu durum bizim mevzumuzun dışındadır. O zaman baklayı ağızdan çıkarmak şarttır. Biz ictimai hayat içerisinde yaşanan ve ehemmiyetsiz mevzular yüzünden insanların birbirlerini müteessir edip, toplumu uzun vadede yormalarını konu edinmekteyiz. Şu hayat bakış açısına göre hem çok kısa hem de çok uzun. Ama her halükarda süreli bir durumdadır. Bu süreli vakti neden hoşgörü ve nezaket dairesinde geçirmek varken, hırslarımızın kurbanı haline gelmekteyiz. Bizim derdimiz, tabiatın işleyişini gören insanoğlunun bu muazzam sistem içerisinde hala aksamaya ve eksikliğe daha fazla dikkat çekmesidir. İnanın bunun en önemli nedeni özümseyememektir. Başta nefsim olmak üzere özümseyememişiz bazı hususları. Allah´ı (cc), Peygamberi (sav) ve kuranı özümseyebilseydik bugünkü toplumun hali böyle olmazdı. Ancak benim bu sitemim klasik bir sitemin ötesindedir. Sadece davranışsal bir içselleştirme değil, ilmi ve irfani bir özümsemeden de bahsetmekteyim.

Şayet biz, o Kuranı hakiki manada okuyabilseydik bugün yeraltı ve yerüstü gelişmişliğin yegâne sahibi olurduk. Bu durum dünya nimetlerine sahip olamamanın bir hayıflanması değil, Müslümanın en önde olamayışının üzüntüsüdür. Nahl suresini gerçek manada okuyabilseydik bugün gökyüzünün cansız arıları konumunda olan uçaklar, jetler ve helikopterler de bizim mührümüz yer alırdı. Yeraltı kaynaklarının işletilmesi ve teknoloji ile birlikte değerlendirmesinde bizlerin patenti yer alırdı. Semanın yedi katını bilebilseydik uzay üslerinde bizim imzamız yer alırdı. Şu bir gerçek ki biz üç aşamalı olan modern çağın birinci aşamasını geriden takip etmekteyiz. Lakin bundan sonraki aşamalarını lider olarak tamamlamak yine bizim elimizdedir. Sadece ilmi değil maddi geri kalmışlığın nedeni de aynı sebeplere dayanmaktadır. Sultan Fatih zamanında siftah yapamadığı için müşterisini karşı komşusuna gönderen ahilik terbiyesi almış bir esnaf anlayışından istifçi, fırsatçı ve zamcı bir esnaf anlayışına nasıl ve neden dönüştüğümüzü iyi analiz etmemiz gerekir. Bizim kendi değerlerimizin üzerine bina edeceğimiz yeni toplumsal ve bilimsel hakikatlere ulaşacağımız günlerin gelebilmesi için önce kişisel, sonra toplumsal barış ve insani hasletlere dönmemiz şarttır ve hatta farzdır.

Kötü niyetli olmak, birilerinin sürekli dedikodusunu yapmak ve hasmane davranmak bize bir şey kazandırmaz. Sadece huzursuzluk, keder ve günah kazandırır. Sakınmamız gerekenlere dört elle sarılmak insanlığımızın gereği değil, iblise yol arkadaşlığı yaptığımızın hakikatidir.

Hakkı hak bilip hakka tapan, batılı batıl bilip ondan uzaklaşanlara selam olsun?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?