15 Temmuz İhanetinin baş aktörleri, bugün yaptıklarının cezasını çekiyorlar.
Mahkeme salonları, onların yargılanmalarına şahit oluyor. Verilen cezalar, ağır olsa da; şehit yakınlarının, bu cezalardan pek memnun olduğu söylenemez. İdam meselesini her platformda, gündeme taşıyorlar. Acizane tavsiyem; İdam Meselesinin; Halk Oylamasına sunulmasıdır.
Özellikle bazı yargılanan ihanet şebekesinin adamlarının mahkeme salonlarında yaptıkları; Kamu vicdanını yaralamaktadır. Hala, direniş göstergeleri, sunmaya devam ediyorlar. 24 HAZİRAN SEÇİMLERİ SONRASI İSE; İTİRAFÇILARIN, ARTTIĞI GÖZLEMLENMEKTEDİR.
İhanet şebekesinin Ülkemizde yaptıkları sadece; 15 TEMMUZ GECESİ İLE SINIRLI DEĞİLDİR.
GÜN GEÇTİKÇE;
Malum yapılanmanın, Ülkemize neler kaybettirdiği; ayan, beyan ortaya çıkmaktadır. En üzücü tarafı ise; Bir neslin yok edilmesidir. Bugüne kadar yapılan yorumlarda, konunun bu vahim tarafı, göz ardı edilmiştir. Aslında altının çizilmesi gereken, konuların başında gelmektedir.
Malum yapıyı yönlendiren üst akıl; bilerek bu çalışmayı yapmıştır. Yetişen nesilleri; dershaneleri ve okullarını devreye sokarak; kontrol altına alma çabalarını, en üst seviyede tutmuşlardır. Şunu bilmektedirler ki; başarılı olsalar da, başarılı olmasalar da; bir nesli, sonu olmayan yolculuklara çıkaracaklardır. Başarılı da; olmuşlardır.
Şimdilerde, aklıma bazı onlara kanmış aciz insanların, GEÇMİŞTE; yüzümüze karşı; söyledikleri sözler aklımıza geliyor. O aciz insanlar şöyle diyordu; Örneğin, Onların Eğitim alanındaki çalışmalarını büyük bir iştahla anlattıktan sonra;
´´Siz öğretmen misiniz? (Fetönün adamlarını kast ederek); ´´O adamlar, fedakar, cefakar, diyorlardı.´´ Biz ise, onlara; Kardeşim, bu iş sakat bir yol. Bir öğretmenin o kadar geliri olamaz. Eğer adam bu fedakarlıkları kendi bütçesi ile, yapmaya kalkarsa; bir günde batar. İşte, O nedenle; bu adamların başka gayeleri var, aklınızı başınıza alın, diyorduk. Ancak O adamlar, Kimleri inek gibi sağacaklarını iyi bildikleri için; inek gibi sağacakları adamın karşısında, her türlü yalakalığı, yağcılığı yapıyorlardı. Abi, Ağam, Büyüğüm gibi iltifatlarla, adamı çepeçevre sarıyorlardı. Hatta, Bağlı oldukları şahsın, O, kişiye ait övgülerinden, selamlarından söz ediyorlardı.
Başarılı da; oluyorlardı. Şehirler bazında, sağmadıkları, inek kalmadı... Yardım, himmet, zekat, fitre, kurban, paraları da; bu işin kaymağı idi.
EEE, insanoğlu gariptir. Kendisinin karşısında acizlenen insanları görünce; kendisini büyük bir makamda sanmaktadır. Böylece, kendisini O, makama koyan adamlara, her türlü yardımı yapmaya devam eder. Taaa ki; ne zamana kadar? Bu yardımları kesene kadar. Yardımlar kesilince; kimse kapısına uğramaz, selam dahi vermez. Hatta aleyhinde konuşmaya başlarlar. Bu durum aynı zamanda önce varlık durumu iyi olup ta, sonradan varlığını kaybeden insanlar için de; geçerlidir. Ondan sonra kapısını açan olmaz.
Sömürülen vatandaş, kendisinin aldatıldığını anlayana kadar; iş, işten geçmiş olur.
Böylece Bazı varlıklı Müslümanların, iyi niyetini de; kötüye kullandılar...
Burada en önemli görevi; öğretmen kadrosu üzerine almıştır. Gençlerin, çocukların istedikleri yerleri kazandırma girişimlerinden öte; O genç dimağların, kontrol altına alınması ve sürekli denetlenmesi, görevini; öğretmen kadrosu, gerçekleştirmiştir.
O genç beyinleri, çeşitli entrikalarla, bugün mahkeme tutanaklarına geçen; sahtekarlıklarla okullar kazandırmak, DEVLET kadrolarında, onları kadrolaştırma çalışmaları yapmak; öğretmen kadrolarının yapmış olduğu, çalışmalarla ilintilidir. Öğretmen kadrosundaki şahıslar; ilgilendikleri gençler hakkında değerlendirmeler yaparak; kendilerine yararlı bir eleman olup, olmadıklarına karar veriyorlardı. Onların verdikleri kararlara göre; gençler yönlendiriliyor, kadrolaştırılıyordu. O nedenle; Üniversiteye hazırlık mahiyeti taşıyan yatılı kurs, gece, gündüz kontrol altında tutacağınız kamplar, önemliydi. Aynı durumlar; Devlet memuriyeti kadrosunda görev almak isteyen insanlar için de; geçerliydi...
Evet, bu çarkın en önemli dişlisi, öğretmenlerdi. Sonradan açığa çıkan yapılanmalarına baktığınız zaman; İmam olarak vasıflandırılan insanların çoğunun; Öğretmen kökenli insanlar olduğunu görmektesiniz. İnsanları yönlendirmedeki, kontrol etmedeki başarılarına göre; taltif ediliyorlardı. O nedenle; bu alanda çalışan öğretmenlere; her türlü maddi imkanlar destek olarak, veriliyordu...
Bütün bu çalışmalar, Bugün gün yüzüne çıkmaktadır. Acı olan tarafı şunlardır.
EY İhanet Şebekesi! Bir nesli mahvettiniz... Hedeflediğiniz mevziye ulaşmak için; her şeyi mübah saydınız... Kullandığınız gençlerin en az yüzde otuzu; Bu Ülkenin çeşitli alanlarında yararlanacağı süper beyinler idi. Siz onları bilerek, yanlış yönlendirdiniz. Bu alanda, Bu Ülkeye en büyük zararı verdiniz. Süper beyinleri, diskalifiye ettiniz... Diğer geriye kalan kısmına; hırsızlıkla, çalıp, çırpmakla makam elde edileceğini, hiç bir değer yargısı tanımadan yaşanılacağını öğrettiniz. Bir nevi, Onları, dava için; her şey mübahtır. Mantığı ile yetiştirdiniz. Tescilli hırsızlar, sahtekârlar, yetiştirdiniz...
Riyakarlık ve adam kandırma; birinci görevleri, idi.
Hatta kendi insanını öldürecek kadar; canavar ruha sahip insanlar haline getirdiniz. Vatan, Millet, İnanç gibi kavramları, kullanarak; aynı kavramlara düşman olan insan yetiştirdiniz... Kendisinden ve kendi düşüncesinden olmayan insanlara; yaşama hakkı tanımayan, bir nesil ürettiniz. Üniversitelerdeki yapılanmalar, bunun en güzel örneğidir. O kadar karmaşıktır ki; hala çözülmeye devam etmektedirler. Hatta bu aralar ellerindeki mevki ve makamları kullanarak; başka insanları dışlamanın yollarını aramaktadırlar. Üniversiteler, bunun örnekleri ile doludur.
Hala, Üniversitelerin, temizlendiği söylenemez...
Siz, Hür akılları, hür insanları; birer robot haline getirdiniz, birer köle gibi kullandınız...
Son otuz yılın, tüm genç neslinin, geleceğini; ´´Ortaya koyduğunuz akıl almaz manevra ve dalaverelerle, kendi elemanlarımızı yerleştireceğiz çabası ile´´ mahvettiniz, kararttınız... Milyonlarca insanın hakkını yediniz... Milyonlarca insanın ahını aldınız... Tüm bunları utanmadan, sıkılmadan, Dini terennümleri kullanarak, yaptınız. Yurt dışındaki okullarınızda ise; İslam dininin özelliklerinden bir nebze olsun bahsetmediniz... Tamamen size ve bağlı olduğunuz güçlere itaat eden, bir nesil yetiştirme çabası içerisine girdiniz...
Bu neslin ailelerle olan irtibatını kestiniz. Bazılarını ailelerine, düşman ettiniz.
Önünüze engel olarak çıktığına inandığınız, İHL okullarını kapattırdınız. Onların var olan mülklerine el koymanın çabası içerisine girdiniz. Sizin kontrolünüzde olan, öğrencilerin dışında; Müslüman kimliği taşıyan öğrencilerin önünü kapatmak için; başörtüsü yasağını desteklediniz. Kendinize bağlı olan bayanlara ise; başınızı açınız, emrini verdiniz. Çünkü amacınız, sizin gibi düşünmeyen İslami gurupların mensuplarının, Üniversite yollarını tıkamaktı, başardınız... Başörtüsü zulmü ile binlerce insanın geleceği ile oynadınız...
Bugün O, mülkler gerçek sahiplerine, geri verildi...
Sonradan ortaya çıkan bazı iğrençliklere, göz yumdunuz...
Üniversitelerde; kendi kadro yapılanmanızın dışındaki, tüm çabaların önünü kesme adına, gayret sarf ettiniz. Adamlarınızı öyle bağladınız ki; sizin dışınızda fikir dahi beyan edemez, oldular. Acaba hepsinin birer kaseti mi, var? Sorusu aklımıza geliyor. Öyle ya, siz bu işi iyi biliyorsunuz. Açık aramak, bulmak ve O, açığı yapan şahsı tehdit ederek; kullanmak... Bu sizin için; normal bir olaydı.
Şimdi gelelim, zamanla size para yardımından tutun da; çocuklarını okullarınızda okutarak, hatta sizin fikirlerinizin savunuculuğunu yaparak; Bugün sizden uzaklaştığını iddia eden insanların durumuna, şöyle bir bakmaya.
Evet, işte siz de, aldandınız... Dün, sizinle her türlü yolda yürüyen insanlar; Bugün size kin ve nefret duyuyorlar. Sizin yaptıklarınızı; bir, bir anlatıyorlar. Hatta bazıları günah çıkarırcasına; Size karşı mücadele eden ekiplerin, içerisine giriyorlar, oralara destek veriyorlar. Sizin aleyhinize; sayfa, sayfa açıklamalarda bulunuyorlar. Kendilerini ispatlamak için; AK parti yönetimlerine giriyorlar. Oralara maddi yardımlarda bulunuyorlar. Sonuçta, Neymiş; insanoğlu nankörmüş... Tıpkı, sizin gibi...
Bu hataları yapan varlıklı kardeşlerimiz, şimdi acaba eskilerde yaptıkları bu hataların malum yapılanmayı ne kadar güçlendirdiğini fark ederek; vicdan azabı çekiyorlar mı? Yoksa aynı umursamaz tavırları ile günlerini, gün etmeye devam ediyorlar mı? Merak ediyorum... Benimkisi de; ne yaptıklarını merak etmek... Çünkü önemli buluyorum...
24 Haziran seçim öncesinde, bir kenarda bekleyen, hiç bir faaliyete, seçim çalışmasına katılmayan, kimi sahtekârların, seçimin kazanılması ile orta yere fırlayarak, sevinç çığılıkları attıklarına şahit olduğumuz, gibi; çoğu sahtekârlıklara, O, dönemlerde de; şahit oluyorduk. Çünkü, O, tür adamların, aynı zamanda; bütün meseleleri, kendi yararları idi. Siz kendi yararınız için; O günde, aynı konumda idiniz.., Bugün de; aynı konumdasınız... Varsa, yoksa menfaaat... Kahrolsun sizin gibi, pislikler...
Gelelim Şimdi;
Ey Üst aklın yönlendirmesine inanan ve onların doğru yaptığını sanan insanlar! Başaramadınız, Bir nesli yok ettiniz, Bir Devletin geleceği ile oynadınız. Ülkemde Müslüman kimliği taşıyan insanlara karşı, tepki oluşmasına neden oldunuz... Yapamadığınız zaman sığınma yeri olarak; Ülke dışını seçtiniz... Hem kendinize, hem Ülkeye yazık ettiniz... Ülke düşmanları ile kol, kola oldunuz. Terör örgütlerine destek verdiniz. BATILI devletlerin kucağına oturdunuz, kendi devletinizi şikâyet ettiniz... Yazıklar olsun... Yazıklar olsun... Yazıklar olsun...
Ülkemde Bugün Din adına yapılan tüm çalışmalara ve de; yardımlaşmalara; İnsanımızın tereddütle bakmasına neden oldunuz. İnsanların güvenini sarstınız... Acaba, sorularının artmasına neden oldunuz...
Ne kadar kire batmışsınız, bulaştığınız her yeri kirlettiniz. Temizle, temizle çıkmıyor. Yeni bir temizleyici icat etmek gerektir. bu malum yapının insanlarına da; O, temizleyiciyi tavsiye edelim.... Belki, temizlenirler... Öyle ya, birileri eskiyi unutarak, yeni, yeni pozisyonlar aldıklarına göre; kendilerini temizlenmiş kabul ediyorlardır. Umarım, yeni gittikleri yerleri kirletmezler...
Farkında mısınız? Hatırlatalım... Kirliliğinizi gizleme çalışmalarınız; kirliliğinizin artmasına, bir başka kirlilik eklenmesine, neden oluyor...
Kirinizle, kirliliğinizle, tarihteki yerinizi aldınız... EY! Kirli Vatandaşlar... Tarihe kara bir leke olarak, eklendiniz...