İnsan Davranışlarına TV Yayınlarının Etkisi

Orhan Arslan

İnsan Davranışlarına TV Yayınlarının Etkisi

29-12-2021

Günümüz dünyasında, medya ve TV yayınları insan hayatının vazgeçilmezleri olmuştur. Bana göre, halkın üzerindeki tesiri de bir hayli yüksektir. Bunu bilen ABD, sinema sektörü kendilerinden kilometrelerce uzaktaki toplumları, bu görsel sinema aracılığı ile etkilemiştir. Yönlendirmiştir. Hatta Devlet destekli yapımlara el atmıştır. Çünkü Cola ce ABD sinema sektörünün girdiği her mekan ABD, kontrolü altına girmiş olarak kabul edilmiştir. Bunu örnek alan Memleketimizin yapımcıları da bazen onların yolunu takip etmektedirler. Eski yıllarda sinema, şimdilerde ise; TV Dizi yapımları önde gelmektedir. Bu yapımlarda iyi, güzel, özenilir, ahlaklı, dürüst, adaletli kavramlarının işlendiği yapımlara hasretiz. Bu sektör ile insanlar hem iyilik yapan bir insana özendirilir. Ya da kötülük ve şiddet esiri olan bir insana dönüştürülür. Bazı yayınlar, bu işte çok başarılılar. İnsanın ruhi dengesini bozacak kadar olumsuz örnekleri ekranlara taşımaktadırlar. Bunun aynı zamanda inancımız açısından bir vebal olduğunu düşünüyorum. Para kazanmak adına, topluma kötülük pompalamak, kötülüğü öne çıkarmanın hangi yönü etiktir. Bunu örnek alan kontrolsüz sosyal medya kullanımı bu alanda en öne geçen bir konuma gelmiştir. Ulusal Medyamızda yayınlanan ve insanlar arasındaki ilişkileri anlatan seyirlik dizilerde: bazen bu ilişkilerin yanlış veya doğru olduğunu gösteren sahneler bulunmaktadır. Örneğin herhangi bir insana iftira atmak, iftira atılan insanın hayatını ne kadar olumsuz yönde etkilemektedir. Yine yalancılık, gerçeği saklamak gibi yanlış hareketlerde, insanların hayatının seyrini değiştirerek kötü bir, çok şeyle karşılaşmasına sebep olur. Yanlış davranış da bulunan insan ise söylediği yalanın veya attığı iftiranın, sakladığı gerçeğin bedelini de ağır ödemektedir.  İnsanların izni olmadan konuşmalarını dinlemek, dinledikleri sözleri başkalarına aktarmak, yanlış davranışlardır. Bu hatayı yapan insanlar; Hayat boyu, bu yanlış davranışla birlikte ve onun vicdan azabı ile, kabusları ile yaşamaktadırlar. Hele insanlar istemedikleri ve müsaade etmedikleri halde, onların özeline girmeye çalışmak, onların haberleri olmadan mahrem bilgilerini paylaşmak, istemedikleri bilgi ve belgelerini elde etmeye çalışmak,  İşlemedikleri bir fiili; o insan işlemiş gibi kamuoyu ile paylaşmak, temel yanlışların en büyüğüdür. İnsanlar arasındaki ilişkilerde onulmaz yaralar açılmasına sebep olmaktadır. Yüce dinimiz bu tür hareketleri kesinlikle yasaklamıştır. Çünkü asıl olan insan hayatıdır. Toplumun düzenidir. O nedenle karşılıklı suçlamalarda bile, şahitliğe önem vermiştir. Şahitlik yapacak insanların vasıflarını belirlemiştir. Yalan şahitliğinin bedelinin cehennem olduğunu vurgulamıştır. İnsanlar arası ilişkileri belirleyen hareketlerde eğer bir yanlışlık, kusur, hata var ise belgelenmesini istemiştir. Çünkü Yüce Yaradan aynı zamanda bizlere küçük kusurların büyük felaketlere sebep olacağını bildirmektedir. İşte toplumun farkında olmadan yaptığı bu kusurlu davranışlar büyük felaketlere yol açmaktadır. Yalancılıkla ortaya atılan bir iftira, farkında olmadan, kulak misafiri olduğumuz ve bizim tarafımızdan bilinmesi istenmeyen bir bilginin toplumda paylaşılması, çekememezlik adına yapılan eylem, insanları küçük düşürmek için yapılan hatalar ve en önemlisi namus ve haya üzerine yapılan yanlış yorumlar ve kötü düşünceler getirilmesine sebep olacak davranışlar. İşte bunların hepsi insanları felaketlere sürükleyen küçük söz ve fiillerdir. Hem, madur olan insan o işleri yapmadığı halde, o işi yapmış gibi çevre tarafından suçlanır. Hem de o yanlış işi toplumla paylaşan hatalı insan, zamanla vicdanen rahatsız olur ve onun sorumluluğu ile ömür boyu birlikte yaşar. Yıllarca vicdan azabı çeker. Bu tür kendi küçük gibi görünen söz ve fiillerden kaçınmalıyız. Büyük felaketlerin oluşmasına engel olabilmek için; bunlara hem fert olarak, hem toplum olarak dikkat etmek zorundayız. Böylece bazı kötü sonuçları engellemiş olabiliriz. Dilimize, davranışımıza, elimize hakim olarak… Sosyal hayatın barış ve huzur içerisinde olması için bunları yapmamız şarttır. Sağlıklı bir toplum için; bu anlatılanlara dikkat etmemiz, gerekir. Bu söylediklerimizin ne kadar önemli olduğunu anlamak için, Ulusal kanallarda yapılan özellikle ev hanımlarının evde olduğu saatlerde gündüz yayın kuşaklarına bakmanız yahut haber kanallarında bu anlattığımız yanlışlıklara bağlı şiddet olaylarını görmeniz yeterlidir. İşte, küçücük dediğimiz yanlışlar nasıl toplumlara en büyük şiddet olayları olarak, ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuzluklara Medyanın katkısı ortadadır. O halde, evlerinize kadar giren bu yanlışlıkları kontrol etmek, sizin elinizedir. Lütfen yanlış örneklerin evinizde reklam edilmesine müsaade etmeyiniz...

1168 OKUNMA