Yer: Ankara İstiklal Mahkemesi.
Tarih: 26 Ocak 1926.
Başkan: Kel Ali (Çetinkaya),
Üyeler: Kılıç Ali ve Reşit Galip.
Yargılanan: İskilipli Atıf
Daha önce Giresun´da aynı suçtan yargılanıp beraat etmiştir ama mahkeme yakasını bırakmamıştır. Yine de gayet emin bir şekilde cevaplandırır soruları.
Araya Kel ve Kılıç Ali´ler de girer. Mesele, Şapka Kanunu´ndan 1,5 yıl önce bastırmış olduğu kitabın nerelere gönderildiğidir. Hepsini teker teker açıklar.
- Şahitlerimin dinlenmesini istiyorum, der Atıf Hoca,
- Gerekirse dinleriz.
- Getirin bildiklerini söylesinler, cezama razıyım.
Oralı olmazlar.
Hatta beraat ettiği Giresun davasında sanki hüküm giymiş gibi davranırlar. Gizli bir gayesi olduğunu iddia ederler.
- Her şeyim ortada, hesap veremeyeceğim hiçbir şeyim yok.
Dikkate almazlar.
Bir şeyler çıkarmaya azimlidir mahkeme heyeti.
Nitekim Reşit Galip şöyle çıkışır Atıf Hoca´ya:
- Sen en karanlık günlerde Teali-i İslamcılık yap, Mustafa Sabri´nin yanında yer al, sonra da karşımızda böyle söyle. Sözleriniz hiçbir gerçeğe uygun değildir.
- Bunun belgesini size gösterdim.
- Ne belgesi?
- Mustafa Sabri ile bu beyanname meselesini görüşseydim tekzip etmezdim.
Suçlandığı beyannameyi imzalamadığı gibi Mustafa Sabri´ye açıkça muhalefet ettiğine dair resmî bir tekzip belgesi de sunmuştur mahkemeye. Onu hatırlatır.
Mahkeme, belgeyi dikkate almaz.
Reşit Galip Atıf Hoca´nın tekzip metnini kendisini kurtarmak için yayımladığını söyler.
?Öyle olsaydı onlarla beraber olurdum? cevabını alır.
Reşit Galip bu kez;
?Sus! Bizi çileden çıkarma! Biz budala olmalıyız ki, bu sözlere inanalım. Bol bol atıyorsun. Çıkarın!?
(Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları 1926, İşaret: 1993, s. 109-115.)
...
Hakkında, 3 yıla kadar ceza isnadıyla dava açıldığı ve son savcılık mütalaasında bu ceza istenildiği halde, görülmemiş bir usul hükmüyle idam kararı verilir.
Temyizi olmayan bu karar bir hafta sonra asmak suretiyle infaz edilir...
Ben şahsen, hiçbiri hukukçu olmayan bir heyetin; hukuk cinayeti hükmündeki binlerce idam kararından biriyle katledilen İskilipli Atıf Hoca´nın, mazlum olduğuna inanıyorum ve birlikte haşredilmeye de razıyım.
Bugün bile, ipe çekilen bir mazlumun ardından hala arsızca, utanmazca iftira atan, gevşek ağızlı haysiyet cellatları da, dilerim Mevla´dan; Kel Ali, Kılıç Ali ve Reşit Galip´le birlikte haşrolsunlar da aynı akıbeti paylaşsınlar...