<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Evvela bu iki ifadenin birlikte kullanılmasından duyduğum rahatsızlığı belirtmek isterim.</span></span></strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""> Lakin dünyada hiçbir şeyi yerinde bırakmadığımız gibi, kelime ve kavramların bile anlamlarının ve uygulamada ki, tezahürünün genetiğiyle oynadık. <strong>Gerçekleri öylesine çarpıttık ki, kaos üzerinden istikrar devşirebilecek raddeye geldik. </strong></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Belli bir noktada karar kılma, karar ve sebat üzere bulunma anlamına gelen <strong>istikrarın, İslam medeniyetinde mühim ve hatta müstesna bir yeri vardır.</strong> Dinimiz, insanın gerek dünya ve gerekse ahiret hayatının düzgün, değerli ve <em>“son gülen iyi güler”</em> manasını karşılayacak bir şekilde yürümesi için, kolay yahut zor (olsa bile üstesinden gelinebilecek) kaideler belirlemiştir. Bu kurallardan başarıyla geçebilmek için, anahtar ifadeler sunmuştur. İşte istikrar, bu anahtar ifadelerin yıldızlı olanlarındandır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İslam âlimlerinin genel düşüncelerini tetkik ettiğimizde, kâmil bir müminin en mühim hususunun, Kur’an ve sünnet ile irtibatlarının fasılasız bir şekilde devam etmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu bir istikrardır. <strong>İbadetlerin az dahi olsa devamlı olanı, bununla birlikte sıkıntılara karşı mütemadiyen sabır ve sebat tavsiye edilmiştir. Bu da bir istikrardır.</strong> Zamana, mekâna ve insana göre değil, değerlere göre konuşulması, sükût edilmesi, beklenilmesi yahut eyleme geçilmesi istenmiştir. Bu da bir istikrardır. Gerek gece, gerek gündüz, gerek ibadet ederken ve gerekse rızık peşinde koşarken, bir amaç uğruna hareket edilmesi talep edilmiştir. Dinin <em>kızıl elması</em> diyeceğimiz o talep, <em>Allah rızası</em>dır. İşte bu minvalde hareket edilmesi de bir istikrardır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İstikrar, aynı zamanda Müslümanca yaşamanın en önemli emarelerinden biri olan <em>denge</em> ile de, zaman zaman aynı manada kullanılmaktadır.</span></span></strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""> Nahoş, ya da abesle iştigal söz sarf eden veya harekette bulunanlara yönelik, toplum <em>“muvazeneyi kaybetmiş”</em> şeklinde tespitte bulunur. Haliyle <strong>hayatın her anında zikzak çizerek davranmak yerine, vakarlı, izzetli ve ağırbaşlı olanlar, varlığını istikrar dairesinde sürdürür.</strong> Her lahza, kâinata hikmet nazarıyla bakan ve içine muhasebe akınları düzenlemenin şuuru da, istikrarın nüvesidir. Ancak şairlerin pek fazla kullandığı bir kelime vardır, <em>“oysa/ki”…</em> İstikrar, makul, olumlu ve müspet manalar içerir. Oysaki bazen böyle yürümediği ve kullanılmadığı aşikârdır. Maatteessüf, son zamanlarda sıkça başvurulan istikrar nutuklarının altında gizli kaos tehdidi salgılanmaktadır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Bir kişinin ya da toplumun yanlışa meyletmemesi için hatadan bahsedip, iyilikte sabit olunması, ya da kusurdan dönülüp doğruya yönünü çevirmesi için, her türlü nasihatlerin yapılması olağandır. <strong>Lakin kaos ve kargaşayı gösterip, bununla muhatap olmak istemiyorsanız mevcuda razı olmalısınız şeklinde zımnen bir yönlendirme yapılıyorsa, (ki yapılmaktadır) işte o zaman kazın ayağı değişir.</strong> Kaosa maruz kalmamak için, benim istediğim ve tanımladığım istikrara razı olmalısınız tehdidi, ılımlı diktatörlüktür. Şahsiyetin itilip kakılmasıdır. Deli Dumrul düzenidir. <strong>Maalesef bu manzara, dünyanın her yerinde kendini göstermektedir.</strong> Özellikle iktidarların sıkça başvurduğu bir durumdur. Sadece siyasal iktidar olarak algılamayınız, bir kurum amiri, bir şirket sahibi, bir kulüp/dernek/vakıf başkanı, bir aşiret lideri yahut bir köy muhtarı… </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Nispeti az veya çok olsun, ortada bir güç varsa, bunu kaybetmek istemeyen hemen herkes, kargaşaya atıfta bulunup yerini sağlamlaştırma peşindedir.</span></span></strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""> Bu metodun yürütülmesi sırasında, can alıcı kelime maalesef <em>istikrar</em>dır. Tehdit unsuru ise keşmekeştir. <strong>Herkes bu ikisinden birini tercih etmek zorunda bırakılmaktadır.</strong> Eskilerin ifade ettiği gibi <em>“ölümü gösterip sıtmaya razı etmek”</em> deyiminden mülhem, <strong>fırtına ve kasırga ikilemine mahkûm edilmektedir.</strong> Haliyle insanlar bu durumda, fıtratları ve seciyeleri gereği, ehven-i şer olanı tercih etmektedir. Hâlbuki yiğit ve müdrik olanların <em>“iman varsa imkân da vardır”</em> diyerek yazılan tiyatronun figüranlığından sıyrılması icap eder. Mayası korkak ve dalkavuklukla yoğrulmuşların, bu mecburiyete itiraz edip, yeni bir yol ve istikamet belirlemesi kabil değildir. <strong>İstikrar maskesinin altındaki, kaos çığırtkanlığına boyun eğenlerin, ağır sorumluluğu vardır.</strong> Daha büyük vebal ise, açıkça doğruları ifade edenlere karşı, (sırf sahip oldukları düzenin devam etmesi için) yürütülen fesat ve habis kampanya yapanlar üzerindedir. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Doğrular, daima parlayan inciler gibidir. Teneke ruhluların bunu fark etmemesi onun değerinden zerre-i miskal eksiltmez.</span></span></strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""> Hakkın tedrisatından geçenler, kadere teslim olur. Fakat ferasetten de, ödün vermezler. Doğrular varken, doğruya yakın yolda yürümek veya doğruya yakın sözü alkışlamakla menzile varılması mümkün değildir. <strong>Değirmenini kuran, suyunu hazır etmelidir. Su taşımazsanız ekmek bulamazsınız diyen değirmenciye hamallık etmeye lüzum yoktur. </strong></span></span></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?