Biz bir işe kalkışmadan önce, önümüze büyüklerin duasını koyan bir Milletiz.
Devlet kurarken dahi büyüklerin himmetine sığınmayı unutmamışız?
Bu sebeple;
Osmanlının manevi harcını Osman Bey´den önce şeyh Edebali karmış,
İstanbul´un surlarına Ulubatlıdan önce manen Akşemseddin çıkmıştı.
Ne zaman ki büyükleri rehber ettik büyüdük, kulak asmadık büzüldük.
Korkarım bu virüs belası böyle giderse, her biri bir deniz feneri hükmündeki büyüklerimizi alıp alıp gidecek.
Meseleye bir de bu zaviyeden bakıp, işi daha ciddiye almak lazım.
Aksi halde;
Korana´dan kurtulup, karanlıkta kalmak var...
***
Devlet - Millet kaynaşmasının en güzeli olan "HAYIR" çağrısını bile sabote edenlere bakıyorum da;
Halimiz tıpkı,
Aksi yöne çeken yapışık ikiziyle, koşmaya çalışan sporcu gibi?
Biz,
Sırtımıza bindirilen bu devasa yükle;
Değil yarış kazanmak;
Ayakta durduğumuza şükredelim...
***
Tepkiler yükselince beyimiz açıklama yapmış.
Neymiş Efendim;
Piyasanın üç katına doldurulan yardım kolilerinin, ilk prototipi hazırlanırken yağ ve pirincin olmadığını fark edip, tamamlamışlar.
Şaka gibi?
Sanki Uçan araba yapıyor da; birde "prototip" hazırlatmış.
Övün İstanbul övün.
Dünyanın şahit olduğu en büyük PİAR ve ARGE çalışmaları ve büyük emekler sonunda projelendirilen "yardım kolileri" astarı yüzünden pahalı olsa da, artık seri üretime hazır!
Bu kafaya İstanbul´u teslim ettik ya;
Bu zul herkese yeter...