Son zamanlarda gün geçmiyor ki; mukaddes bildiğimiz değerlerimize, çeşitli bahanelerle, saldırılmasın? Ya Tarihimize, Ya Dini değerlerimize, Milli değerlerimize, Devlet büyüklerimize veya İnsani değerlerimize, saldırılıyor.
BUNUN EN ÇİRKİN TARAFI, bu eylemlerin HALKIMIZI her alanda anlaması gereken, tüm halka eşit seviyede yakın durması gereken, siyasiler, gazeteciler tarafından yapılıyor olması, gayet düşündürücüdür.
Soruyorum Ülkeyi yönetenlere; Bu Milletin değerlerini korumak kime düşüyor? Her türlü hareket düşünülerek, kanunlar hazırlanırken, kendi değerlerimize sahip çıkılacak, kanunlar neden çıkarılmaz, önündeki engel nedir? Yeri gelince Vatan, Millet, Din, Devlet, Örf, Gelenek, gibi değerleri savunduğunu söyleyen insanlar; bu değerlerin yasa ile korunmasına gelince, neden duyarsız olurlar, anlamış değilim. Yeterli kadar yasal alt yapı var ise; o halde gerekli mercilerin, bu konuda harekete geçmesi gerekir.
Sade bir vatandaş olarak, Dini ve Milli değerlere hakaret edilmesini, alaya alınmasını, kabullenmiyorum. Bu olaya seyirci kalanları da kınıyorum.
Bazı gelişen olaylar bahane edilerek; Bazen, kimileri o kadar ileri gidiyorlar ki; adamlar Dine, Tarihe, Millete hakaret ediyorlar. Milletin ortak değerlerini hedef alıyorlar. Böylece, amaçları, Milletin gözünde; itibarı olan kurum ve kuruluşları, itibarsızlaştırmaktır. O amaçla; siyasi rant, kazanma çabalarıdır. İşin ilginç olanı, Hakaret eden adamlar kimileri tarafından korunmaya çalışılır. Ne adına korunduğu da belli değildir. Neden korunur, bilinmez. Hani bu tür hareketler de bulunan insanlara en azından; dur kardeşim ne yapıyorsun? Bu saldırı yaptığın şeyler, Bu Ülkenin değerleridir, diyecek bir kırmızıçizgimiz yok mu?
Böyle bir eylemi gerçekleştiren insanların amacı nedir? Karşı taraftaki, yani bu değerlere önem veren insanları aşağılamak mı? Kışkırtmak mı? Dışlamak mı? Hedef belli değildir. Asıl tehlikeli olan; bu değerlere sahip çıkan insanların, bu değerlere hakaret eden insanlara karşı açıktan tavır koyma, girişimleridir. Böyle bir hareket, kimileri tarafından anlaşılan o ki; özlemle beklenmektedir. Pandemi sürecinde çeşitli alanlarda fikir söyleme, belirtme hakkını kullanan insanlara yapılan, saldırgan, aşağılayıcı, küçük düşürücü, değerlendirmeler, kamu vicdanını yaralamaktadır. Bu değerlendirmeleri yapan insanlar; karşı tarafın insan haklarına saygı duymamaktadır. Tabii ki; bu yaptığı yanlışı anlayacak insan lazım... En tehlikelisi, karşı tarafın da harekete geçmesini istemeleridir. Böylece, istenen, özlenen kaos ortamı gerçekleşmiş, olacaktır.
Nasıl ki bu ülkenin değerlerine yani; Cumhurbaşkanına, Başbakanına, Genelkurmay Başkanına, Anayasa mahkemesi başkanına, Devleti temsil eden tüm değerlere açıktan hakaret etmek hakkın değilse; Bu Milletin değerlerine de hakaret etmek hakkın değildir. Meşhur olmak istiyorsan, başka şeyler yap. Değerlerimize saldırmaktan vazgeç. Bu sadece bir insan için geçerli değildir. Tüm bu kafadaki insanlar için geçerlidir. Tüm, kurumlar ve kuruluşlar için, geçerlidir. Lütfen saygılı olun ki; saygı bulasınız...
Ülkeyi yönetenlerin her türlü kanun eksiklerini gidermek amacı ile yasalar çıkarırken, lütfen kendi değerlerimizi koruyacak, yasaların da çıkarılması en büyük isteklerimizdendir. Yoksa insanların kendi adaletini kendi anlayış ve yöntemlerine göre; arama isteği, Ülkeyi kaosa götürür. Kimilerinin anlamadığı, bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Basın hürriyeti demek; insanların Manevi değerlerine saldırmak demek değildir. Öyle bir hakkınız, yoktur. Başkalarının haklarına da saygılı olmak, modern toplumların hiçbir zaman vazgeçmedikleri temel doğrulardan biridir.
Taşıdıkları gazetecilik, siyasetçilik, kimliğinin arkasına sığınarak, darbe isteğinden, başörtüsü hazımsızlığına varacak kadar, her türlü eylemi yapacağına inanan bu insanlar birileri dur demelidir.
Bu arada Ülkemizdeki Üniversitelere, yeni Rektör ataması yapılmıyor. Bu hazımsızlığı anlamak mümkün değildir. Geçmişte Kastamonu Üniversitesine atanan Rektörün 2 oy ile atandığını hatırlatalım. Rektörlük cübbesi ile siyasi partinin gurup toplantısına katılanları hatırlatalım. Neden o zaman kimse itiraz etmedi?
Birilerinin birilerinden özür dilemesi gerekiyor ise; Çocuklarının yemin törenine alınmayan başörtülü annelerden özür dilendi mi? Üniversite kapılarından kovulan baş örtülü öğrencilerden özür dilendi mi? Hatta Meclisten kovulan vekilden özür dilendi mi? Baş örtülü olduğu için, Hasta haneye alınmayan bayandan özür dilendi mi? Onu hatırlatalım...
Bu olumsuzluklardan, sataşmalardan, sonra sanırım bazı kişiler hakkında şikayet başvuruları yapılmıştır. Umarım, yapmış oldukları eylemlerin, söyledikleri haddi aşan sözlerin karşılığı olan cezaları alırlar...
Ülkeyi kaosa sürüklemenin kimseye faydası yoktur. Herkes herkesin fikrine saygılı olmak zorundadır. Anayasal bir haktır...
Eğer bu haklara saygı göstermeyi bilmiyorsanız, o zaman kişiliğinizi sorgulayınız...