Türkiye bir yandan depremin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da tarihi bir seçime hazırlanıyor.
Seçimler, şüphesiz demokrasilerin olmazsa olmazı. Ülke olarak çok partili hayata geçişle birlikte millet olarak sandıktan çıkan her kararı benimsedik ve baş tacı yaptık. Bu seçimde kuşkusuz sandıktan kim, hangi sonuç çıkarsa çıksın yine baş tacımız.
Evet, siyasi rekabet ve gerginlik son 20 yılda hiç azalmadı. Aksine giderek daha da artış gösterdi. Hatta öyle ki bu gerginlik dilimize, tavrımıza da yansıdı. Maalesef geldiğimiz nokta çok keskin iki taraf oluştu.
Komşunun komşuya, akrabanın akrabaya hatta kardeşin kardeşe selam vermediği bir noktaya geldik. Dedim ya siyasi nezaket ve olgunluk kaybolunca, siyasiler arasındaki dil ve üslup hal ve hareketlere yansıyınca bugünkü durum bir bakıma kaçınılmaz oldu.
Bu duruma yalan, dolan ve iftira yöntemini siyasi anlayış olarak benimseyenler, Türkiye’nin iç ve dış düşmanlarının yaptıklarını görmezden gelip ses çıkarmayınca ister istemez bunun önünü açmış oldu.
Nasıl mı? Mesela HDP= PKK diyemezsen…
Mesela Suriye’de, Amerika’ya ses çıkaramazsan…
Mesela Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne aklınızı başınıza alın. Bunun bedelini ödersiniz diyemezseniz…
Mesela S400’leri almayın ne yapacaksınız? Gerek yok derseniz…
Mesela çocukları PKK tarafından kaçırılan Diyarbakır annelerini bir kez sahi olsa ziyaret etmekten imtina ederseniz…
Mesela adam akıllı muhalefet yapmayıp, tamamen Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine kurguladığınız siyasetinizi devam ettirilseniz…
Mesela Parlamenter Sisteme geri döneceğiz deyip de; 0,3’lük, 0,5’lik,0,8’lik partilere cebinizden ulufe dağıtır gibi Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ve Bakanlık vermeye kalkarsanız…
Ne mi olur? Karşı tarafta ister istemez size sert dille karşılık verecektir. Çünkü yaptıklarınızın ve söylediklerinizin gerçekte bir karşılığının olmadığını hepimiz biliyoruz.
Her şeye rağmen ben, milletin ferasetine güveniyorum. Millet her zaman en doğru kararı vermiştir. Bu seçimde de en doğru kararı verecektir. Yeter ki, samimiyet olsun. Yeter ki, kibir olmasın. Ve yeter ki, doğru listeler yapılsın…