Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-

Alper Duran
Alper Duran
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019

Türk milleti, tarihinin her döneminde haksızlıkların ve yanlışlıkların daima karşısında yer almış ve gerektiğinde bunun için savaşmayı bile göze almış asil ve necip bir millettir. Özellikle akın akın İslamiyet´e girdikten sonra sosyal, kültürel ve cihan hâkimiyeti konusunda kendisini geliştiren Türk milleti, 1071 Malazgirt zaferinden sonra bu anlayışıyla Anadolu´yu kısa sürede fethederek burayı kendisine anayurt haline getirmiştir.


Türkler Anadolu´yu vatan kaldıktan sonra özellikle Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti ile bütün Türk İslam dünyasının takdirini kazanmış, gönüllerin ve hür vicdanın sesi olmuştur. Artık dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun; bütün Türkler ve Müslümanlar, başları sıkıştığı vakit gözlerini Anadolu´ya çevirmişler ve oradan yardım beklemişlerdir. Anadolu ise kardeşlerinin bu çağrılarını hiçbir dönemde geri çevirmeden fedakâr bir şekilde bütün imkânları zorlamak suretiyle yerine getirmiş ve tarihin kendilerine yüklediği sorumluluk vazifesinin bilincinde hareket etmiştir. Asırlar boyu İslam´ın bayraktarlığını ve sancaktarlığını yapan Anadolu insanı, bütün inananları gönül coğrafyasının özeti olan bu topraklarda birleştirmiştir. Çünkü bu topraklar ?ne olursan ol yine gel? anlayışını yüzyıllardır kendisine kültür edinmiştir. Tarihi hakikatler de bizim bu tezimizi kanıtlamaktadır. Ne zaman ki, kardeşlerimiz zalimin zulmüne muhatap olmuşlar, müstekbirlerin kibirileriyle karşılaşmışlar işte o zaman mücadelenin son safhasından sonra Anadolu´ya yönelmişlerdir. Tarihsel süreç içerisinde Anadolu´ya yapılan göçlerle ilgili birkaç hususa değinmek gerekirse durum şöyledir:

Kırım Tatar Göçleri, Osmanlı topraklarına gerçekleşen ilk büyük çaplı Müslüman göç dalgasıdır. 1783 öncesi dönem de Kırım Tatarlarının Osmanlı topraklarına küçük gruplar halinde göçleri bulunmaktaydı. Ancak, dalga boyutundaki ilk büyük göç, 1783 yılında Çarlık Rusya´sının Kırım´ı ele geçirmesiyle gerçekleşmiştir. Bundan sonraki Tatar göçlerinde 1890 yılına kadar Osmanlı ? Rus savaşları belirleyici olmuştur.

Çerkez göçü en az Kırım Tatarlarının göçü kadar dramatik sonuçları olan ve Anadolu´nun demografik yapısını etkileyen kitlesel göç olarak karşımıza çıkmaktadır. Aralıklı olarak Birinci Dünya Savaşına kadar 2,5 milyon civarında Çerkez göç etmek zorunda kalmıştır. Ancak bu göçmenlerin büyük bir kısmı (yaklaşık 1 milyon civarı) göç sırasında hayatını kaybetmiştir.

19. Yüzyılın başlarından itibaren Azerbaycan´dan da çok sayıda göçmen gelmiştir. Özellikle 1877-1878 yılları arasında göçlerin yoğunlaştığı görülmektedir. Ayrıca, sadece Birinci Dünya Savaşı sırasında da yaklaşık 10.000 kişi daha Anadolu´ya göç etmiştir. Bir milyonun üzerindeki diğer bir göç dalgası ise ?Gürcü? göçleridir. İlk olarak 1828 ? 1829 yıllarındaki Osmanlı ? Rus savaşı sonrasında başlayan Gürcü göçleri 1921 yılına kadar devam etmiştir.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna´yı işgal ettikten sonra 1918´e kadar Bosna´dan Türkiye´ye dört büyük göç dalgası olmuştur. İlk büyük göç, 1878 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu´nun Bosna´yı işgalinden hemen sonradır. İkinci göç, 1882 yılında gerçekleşmiştir. Üçüncü göç dalgası  ?Dzabic hareketiyle´ 1900 yılında olmuştur. Dördüncü dalga ise 1908 yılında gerçekleşmiştir. Osmanlı´ya gelen göçler arasında çok sayıda Yahudi de bulunmaktadır. Kırım´dan gelen Yahudiler arasında Kırımçaklar (Türki dilde konuşan Rabbinik Yahudileri) ve Karaylar vardı. Kafkaslardan Dağlı Yahudiler (Tatlar) ve Gürcistan Yahudileri geldiler. Balkan Yahudi göçmenleri büyük ölçüde Sefarad Yahudilerinden oluşmaktaydı. (Sefarad Yahudileri olarak bilinen kuzey akdeniz Yahudileri 15. yüzyılın sonlarında İspanya ve Portekizden kovulmuşlardır.) Ama aralarında Romaniyotlar ve Eskenaziler de bulunuyordu. Göçmenler arasında çareyi Osmanlı topraklarına gitmekte bulan Yemenli, Buharalı ve Hindistanlı Yahudiler de vardı.

Cumhuriyet sonrası Anadolu´ya göçler, Osmanlının son dönemindeki göçler kadar yoğun olmasa da, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.  Anadolu´ya göç eden bu insanların diğer bir ortak özelliği ise, son derece trajik kayıplar, acılar yaşadıktan sonra Anadolu´ya gelmiş olmalarıdır. 1925 yılındaki Türk - Bulgar ikamet sözleşmesi ile 1949 yılına kadar 218.998 kişi Türkiye´ye göç etmiştir. 1946 yılında Bulgaristan Halk Cumhuriyeti´nin ilanından sonra, 1949?1951 döneminde Bulgaristan´dan Türkiye´ye gelen toplam göçmen sayısı 156.063´tür.
1968 - 1979 yılları arasında da ?Türkiye-Bulgaristan Yakın Akraba Göçü Anlaşması? çerçevesinde 116.521 kişi Türkiye´ye göç etmiştir. Bulgaristan´dan son göç hareketi 1989 yılında Türk kökenli Müslüman Bulgar vatandaşlarının, Bulgar hükümeti tarafından Türkiye´ye göçe zorlanmaları ile başlatılmıştır. Romanya´dan 19.865 aileye mensup 79.287 kişi 1923 - 49 yılları arasında iskânlı göçmen olarak Türkiye´ye gelmiştir. Ayrıca 11.280 aileye mensup 43.271 kişide serbest göçmen olarak gelmiş ve daha önce  gelen yakınlarının yerleştiği yerlere yerleşmişlerdir.

1923-1945 yılları arasında Balkanlar´dan 800 bin kişinin göç ettirilmiştir.
1950´de kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti´nin Çin tarafından işgali, Doğu Türkistan´dan Türkiye´ye göçün nedeni olmuştur. 1979´da yaşanan İran İslam Devrimi sonrasında, İran´dan Türkiye´ye bir milyona yakın insan göç etmiştir. Etnik kökenler bakımından çoğunluk Azeri olmak üzere Fars ve Kürt kökenliler yer almaktadır. Irak tan gelen göçlerin büyük bir kısmı 1988 yılında Kuzey Irak´ta yaşanan Halepçe katliamı sonrası gerçekleşmiş, 51.542 kişiyi bulmuştur. 1991 yılındaki Körfez Savaşı sonrasında da 467.489 kişi kaçarak Türkiye´ye gelmiştir. 1992-1998 yılları arasında Bosna´dan 20 bin kişi, 1999 yılında Kosova´da meydana gelen olaylar sonrasında 17.746 kişi, 2001 yılında Makedonya´dan 10.500 kişi ve dahası...

2011 Suriye iç savaşından sonra milyonlarca insanın Türkiye topraklarına sığınması...
(Bu bilgiler Göç İdaresi Sayfasından alınmıştır.)

Devamı yarın?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?