Müslüman Saati

Alper Duran
Alper Duran
Müslüman Saati
19-06-2019

Uzun zamandır Müslümanların son bir asırdır zaman ve saatinin nasıl değiştiğini ve bu değişim sonucunda hayat mefhumunun da ne derece dönüştüğünü anlatmak üzere; bir çalışma yapıyordum. Lakin Ahmet Haşim´in ?Müslüman saati? başlıklı yazısı, anlatmak istediğim her hususu mükemmel bir şekilde kaleme aldığı için bu okuma parçasını aynen paylaşmak istiyorum: İstanbul´u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. ?Saat?ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu hayat üslubuna göre de ?saat?lerimiz ve ?gün?lerimiz vardı. Müslüman gününün başlangıcını, şafağın parıltıları ve nihayetini akşamın ziyaları tayin eder. Madenden sağlam kapaklar altında saklı tutulan eski masum saatlerin yelkovanları yorgun böcek ayakları tarzında, güneşin sema üzerindeki hareketiyle az çok ilgili bir hesaba uyarak, minenin rakamları üzerinde yürürler ve sahiplerini, zamandan aşağı yukarı bir sıhhatle, haberdâr ederlerdi. Zaman sonsuz bahçe ve saatler orada açan, gâh sağa gâh sola meyleden güneşten rengârenk çiçeklerdi. Yabancı saati kuşatmasından evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlığıyla simsiyah olan ve sırtı, çeşitli vakitlerin kırmızı, sarı ve lâcivert ateşleriyle yol yol boyalı, azîm bir canavar halinde, bir gece yarısından diğer bir gece yarısına kadar uzanan yirmi dört saatlik ?gün? tanınmazdı. Ziyada başlayıp ziyada biten, on iki saatlik, kısa, hafif, yaşanması kolay bir günümüz vardı. Müslüman´ın mesut olduğu günler, işte bu günlerdi; şerefli günlerin olaylarını bu saatlerle ölçtüler. 

Gerçi, astronomik hesaplara göre bu ?saat? iptidaî ve hatalı bir saatti, fakat bu saat hatıratın kudsî saatiydi. Güneş saatinin adetlerimiz ve işlerimizde kabulü ve ezanî saatin geri safa düşüp camilere, türbelere ve muvakkithanelere bırakılmış battal bir ?eski saat? haline gelişi, hayata bakış tarzımızın üzerinde korkunç bir tesire sahip olmamış değildir. Giden saatler babalarımızın öldüğü, annelerimizin evlendiği, bizim doğduğumuz, kervanların hareket ettiği ve orduların düşman şehirlerine girdiği saatlerdi. Bunlar, hayatı etrafımızda serbest bırakan geniş ilgisiz dostlardı. Gelen yabancılar ise hayatımızı sonu meçhul bir düstura göre yeniden tanzim ettiler ve ruhlarımız için onu tanınmaz bir hale getirdiler. Yeni ?ölçü? bir zelzele gibi, zaman manzaralarını etrafımızda darmadağın ederek, eski ?gün?ün bütün setlerini harap etti ve geceyi gündüze katarak saadeti az, meşakkati çok, uzun, bulanık renkte bir yeni ?gün? vücuda getirdi.

Devam edecek...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?