Bir vesile ile İstanbul'da eski bir dostumuz ile karşılaştık. Tanışıklığımız öncesine Bu karşılaşma beni çok duygulandırdı. Aldı bir yerlere götürdü.
Bu vesile ile, duygularımı ifade edeyim istedim;
Ey Dostum! Beni, yıllar öncesine götürdün. O, masum, temiz, her şeyin daha sıcak olduğu, bugünkü teknik imkanların olmadığı, insanlar arasında sımsıcak ilişkilerin var olduğu, dostluğun, komşuluğun, arkadaşlığın, velhasıl insanın değerinin bilindiği yıllara götürdün, o yıllara selam olsun...
Belki o zamanlar da zaman olarak bugünkü gibi kötü olayların yaşandığı anlardı. Amma, bize öyle gelmiyordu. Geleceğe ışıl, ışıl bakan etrafa gülücükler saçan insanları görüyorduk... Gözümüz mü değişti? Çevremiz mi değişti? Anlayamadık...
Hep geriye dönüp baktığımızda; keşke, diyebileceğimiz güzel anılarımızı hatırlayarak teselli bulduk...
Ufukta, hep ümit vardı... Öyle ya ALLAH'IN rahmetinden ümit kesilmezdi...
Gelecekten ümidimiz vardı. HEYECANLI, dipdiri bekliyorduk. Geleceği ve neler getireceğini. Hayaller kuruyorduk. Kafamızda bir şeyler oluşturmaya çalışıyorduk. Kimi zaman; Bilemediğimiz, tahmin edemediğimiz şeylerle karşılaştık.
Sadece nemli gözlerle, kıpırdayan dudaklarla o günleri hatırlamaya çalıştık, kah ağlayarak, kah gülerek...
Hayatın bizi bu kadar yıpratacağını, belimizi bükeceğini, yükünün ağır olduğunu bilemedik... Hep iyi şeyleri, düşledik... Hep iyilikler ve güzellikler, hayal ettik... Çünkü yaşadığımız anlarda iyilikler, güzellikler sunmak için gayret göstermiştik. Dik durmaya çalıştık. Adaletli, güven duyulan, doğru, dürüst insan olmak amacımızdı. İnsanlara insan gibi davranmak gayretimizdi. Ne kadar becerdik
ALLAH bilir.
Arkadaşla sohbet ederken yaşanmışlıklarımız, şöyle gözümüzün önünden geçti. Geriye kalan, acı ve tatlı hatıralar, yüzümüzde anlamsız bir tebessüm bıraktı. İçerisi sayısız anılarla dolu, hafıza...
Anlayacağın arkadaş, hayat bizi esir aldı. Tahmin edemeyeceğimiz kadar, kuşattı. Kıpırdayamıyoruz. Evet, nefes alıyoruz, yaşıyoruz. Ancak, çevremiz kuşatılmış, hareket alanımız daralmış gibi hissediyoruz.
Sadece geleceğe bakmaktan başka, neredeyse; gücümüz kalmamış, bir haldeyiz. Evet, kucaklaştık, ancak, eski tadı, eski neşeyi, eski heyecanı bulamadık. Bir nemli göz, bir buruk sevinç, kazancımız oldu. Yılların, kazancı; bu mu olmalıydı?
Evet bugün kardeşin kardeşi tanımadığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu kadar mı savrulacaktık? Bu kadar...
Yine de tüm candan dostlarımıza, kardeşlerimize, arkadaşlarımıza, insan gibi davranan insanlara selam olsun... Tüm dostlarını bir kenara koyarak; Mal, Mülk, Şöhret, Makam, Mevki, yeni çevreler, peşinde koşanlara ise, sitem olsun...
Yunusun dili ile;
''MALDA YALAN MÜLK DE YALAN,
VAR BİRAZ DA SEN OYALAN...'' Diyelim...
Mazide yaşanmış güzel günlerin, silinmeyen hatıraların sonu böyle mi olmalıydı?
CEVABI, ZOR SORU...
ORHAN ARSLAN
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?